| Konu: | BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 25.02.2014 |
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 561 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 19'uncu maddesinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
19'uncu maddede, on on beş yıl arasında hizmeti bulunan ve 55 yaşını doldurmamış köy korucularının maaşlarında düzenleme getiriliyor. Bunu olumlu buluyoruz ve destekliyoruz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, biraz önce Hükûmet adına Sayın Bakanı izlerken burada demokrasiden, özgürlüklerden bahseden bir konuşma dinledik. Yani getirdikleri kanunları, demokrasinin gereği olarak özgürlükleri genişleten birtakım çalışmalar olarak ifade etti. Keşke dedikleri gibi olsa ama ne yazık ki demokrasiyi ve özgürlükleri kısıtlayan maddelerle karşı karşıyayız, uygulamalarla karşı karşıyayız, kanunlarla karşı karşıyayız.
Şimdi, 2002 yılında iktidara geldiğinizde hâkimiyeti ele alabilmek adına Avrupa Birliğine ve geniş özgürlük alanlarına sarılarak birtakım çalışmaların içerisine girdiniz ama kademe kademe ülkede kurum ve kuruluşları ele geçirdikçe demokrasiden ve özgürlüklerden uzaklaşmaya başladınız. Şimdi bunu görmediğiniz müddetçe, uyarı mekanizmasını yapmadığınız müddetçe bugünkü yaşadıklarınız kaçınılmaz.
Bakın, denetimleri ortadan kaldırdınız, Sayıştayın denetimini ortadan kaldırdınız, Meclisin denetimini ortadan kaldırdınız, Kamu İhale Kurumunda (KİK) 50-60'ın üzerinde değişiklik yaparak kontrol mekanizmasını, birtakım ihaleleri kapsam dışına bıraktınız. Denetim mekanizmasının dışına çıktıkça kendinizi sorgulamaz hâle getirdiniz.
Şu anda ülkeyi yöneten Başbakan öyle bir noktaya geldi ki kendisinden başka hiçbir sözün ve iradenin geçerli olmadığını görecek bir noktaya geldi. Bunun uyarı görevini kim yapacak? İşte birtakım insanların yapması lazım. Bunlardan bir tanesi kim? Milletvekilleri ama bunu yapmaktan bile kaçınır hâle geldiniz. Böyle olunca da birtakım aksaklıklar, birtakım yanlışlıkların ortaya çıkması kaçınılmaz hâle geldi. Sadece bir örnek vereyim, bakın, partinizden istifa eden milletvekilleri var, neredeyse -haberlerden izliyoruz- adamları uçağın kapısından dışarıya atacaksınız. Kütahya'da Başbakan diyor ki: "Bunlar demokrasi düşmanıdır, millet iradesine ihanet etmiştir." E, peki, siz CHP'den milletvekili alırken çok demokrat oluyorsunuz da sizin partinizden istifa ettiği zaman adamları uçaktan atacak noktaya niye geliyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar) Geçen gün havaalanında bir belediye başkanıyla karşılaştım, bizim partimizden AK PARTİ'ye geçmiş. Sıkılıyor, "Ya işte üzerime gelmeyin, zaten mahcubuz." E, peki, niye geçtin kardeşim? "Ya, benim bir projemin onayı vardı, bizim partiye geçerseniz anca o şekilde yaparız diyerek geçmek zorunda kaldım." dedi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Şimdi, bunlardan bahsederken demokrat olacaksınız ama başka bir noktaya geldiği zaman demokrasiden kaçacaksınız. Bunlar oldu mu, olmadı mı? CHP'den milletvekilini alırken demokratsınız, sizden başka bir partiye geçtiği zaman "Millet iradesine darbe." diyorsunuz. Bugün de geldiğiniz noktaya bakın, iyi hesaplayın.
Şimdi, kendinizi sorgulamazsanız, kendinizi eleştirmezseniz, yanlışları görmezseniz bugün bu noktaya gelirsiniz. Bugün geldiğiniz nokta iyi bir nokta değil, istediğiniz kadar görmemeye çalışın. Şimdi, ben size soruyorum: Allah'ınızı severseniz, hırsızlığa, yolsuzluğa bulaşmayan yüzde 60, 70, 80 milletvekili var, tasvip etmeyen de milletvekili var. Hiç aklınıza gelmiyor mu "Ya, bu milletin malı çalınıyor mu? Bu kamunun malı tarumar ediliyor mu? Bizim acaba bakanlarımız, Başbakanımız harama bulaştı mı?" Eğer bulaştıysa sizin de boğazınızdan haram lokma geçmediyse başkasının haramını niye savunur hâle geliyorsunuz? Niye bunu sorgulamıyorsunuz veya sorgulama gereğini niye hissetmiyorsunuz? Hemen, birden pat pat pat, hepiniz birden patırdıyorsunuz. Ama sorgulayın, artık görün bunu. Devlet olarak dünya tarihinde görülmemiş, dünya kurulduğundan beri devlet eliyle, hükûmet eliyle devletin bu kadar soyulduğu bir dönem bin yıldır yaşanmamış.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Marcoslar vardı, Marcoslar, hatırlar mısın? Ayakkabı koleksiyonu yapıyordu, bunlar da kutu koleksiyonu yapıyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bırakın, asrın yolsuzluğunu, ne asrın yolsuzluğu! Bin yıldır, iki bin yıldır böyle bir soygun görülmemiş. Bu soygunu sorgulamayacak mısınız? Bu haramı sorgulamayacak mısınız? Günah değil mi? Yazık değil mi? Haram varsa ortada niye buna ortak olasınız? Niye çıkarmıyorsunuz? Hepimiz maaş alıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Milletin beş kuruşunu birisi haksız yere yiyorsa ona soru sormak bizim hakkımız değil mi? Burada oturmak için mi maaş alıyoruz biz? (MHP sıralarından alkışlar)