| Konu: | BDP GRUBUNUN, BİNGÖL MİLLETVEKİLİ İDRİS BALUKEN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN YOK OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA BULUNAN DİLLERİN TESPİTİ VE KAYIT ALTINA ALINARAK KORUNMASININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 21/2/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN BİLGİSİNE SUNULMAK ÜZERE BEKLEYEN DİĞER ÖNERGELERİN ÖNÜNE ALINARAK 21 ŞUBAT 2014 CUMA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 21.02.2014 |
ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
"Olağanlaşmayı, normal süreci, tarihsel gelişimi, akışı biz yaptık." demek huyu geçmiş siyasetçilerde de çok vardı. Türkiye 12 Eylül faşist diktatörlüğünün ve onun sonrasında gelen cunta Anayasası'nın tahribatını yıllar içinde kademe kademe aşıyor, aşmaya da devam edecek. Yani bir darbe olmuş, Türkiye'de anayasa rafa kaldırılmış, Kürtlerle ilgili de, Türkiye'nin bütün toplum kesimleriyle ilgili de, ezilen kesimlerle ilgili de kimi insanlık dışı, hukuk dışı kararlar, kanunlar yürürlüğe konulmuş; sonrasında da demokratikleşmeye geçiş süreci içinde, birçok konu belli bir noktaya gelmiş ama o zaman işi başa almak lazım. Yani, mağara devrine kadar gidip bu topraklarda hüküm süren herkesin döneminde yapılan değişiklikleri onlara mal etmek lazım. Yani şunu demek istiyorum: Tarihsel süreç ve akış içerisinde toplumlar değişirler, dönüşürler ve yenileşir. Bu süreç içerisinde Türkiye'de demokrasinin gelişmesi hepimizin, herkesin dileğidir.
Sayın milletvekilleri, boş koltuklara konuşmak hiç sevmediğim bir iştir, onun için de kısa keseceğim.
Barış ve Demokrasi Partisinin Türkiye'de kaybolan dillerin araştırılması, tespit edilmesi, kayıt altına alınması ve korunmasını sağlamak amacıyla verdiği Meclis araştırması önergesi bizce de makuldür, doğrudur, olması gerekendir. Zira dil, insanlık ailesinin en büyük zenginlik kaynağıdır. Bugün, gerçekten, dünyada, önergenin başlığında da olduğu gibi, ben tam rakamı bilmiyorum ama iddia, 2.500 dil kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu, normal olan, normal düşünen, sağlıklı düşünen hiçbir insanın "Olsun canım." diyebileceği bir mesele de değildir. Hiç şüphesiz bütün diller, dünyadaki bütün diller korunmalı, yaşatılmalı, gelecek kuşaklara da kullanılabilecek nitelikte aktarılmalıdır. Bunda Cumhuriyet Halk Partisi olarak hiçbir tereddüt duymuyoruz ama bu coğrafyada, bu topraklarda yaşanan sorunları cumhuriyete mal etmek -sayın milletvekilimizin biraz önce yaptığı gibi- çok insaflı bir yaklaşım olmaz.
Türkiye'de tebaadan millete geçişin çok kolay olmadığı bir gerçektir ve hepimiz, tarihe baktığımız zaman keşke yaşanmasaydı dediğimiz yüzlerce olay biliriz. Biz de biliriz, bizden önceki kuşaklar da bilir, ondan önceki kuşaklar da bilir. Bizden sonraki kuşaklar da yani yirmi yıl, otuz yıl sonraki kuşaklar da örneğin, şu Gezi olaylarıyla ilgili, Hükümetin tutumuyla ilgili olarak, kaybedilen canlarla ilgili olarak "Keşke olmasaydı." diyecekler, sizin çocuklarınız da diyecek. Toplum böyle bir şeydir, insanlık böyle bir şeydir. Bu bakımdan, olaylara bu çerçevede de bakmak lazım.
Gerekçede kırılgan dilleri, tehlikede bulunan dilleri, ciddi tehlikede bulunan dilleri, son derece tehlike altında bulunan dilleri, kaybolmuş dillerin hepsini yazmışlar -bizim Gürcüceyi oraya koymamışlar ama- sonra da Türkiye'de Kürtçe, Arapça, Gürcüce, Lazca, Adigece, Boşnakça gibi dillerde de eğitim öğretimin yapılmadığını söylemişler.
Gene, Barış ve Demokrasi Partisinin bu Parlamentoda sanıyorum bir altı yedi ay ya da bir yıl önce benzer mahiyette bir grup önerisi olduğunda orada "Newroz" kelimesinin bir dilekçede "çift v" ile yazıldığı için valilik tarafından kabul edilmediğini sayın milletvekilimiz söylemişti. Ben de keşke gitseydin, hükûmet konağındaki tuvaletin önünden "WC" tabelasını götürüp valinin kafasına atsaydın demiştim.
Şimdi, arkadaşımız da "w", "q..."
Neydi diğeri Recep?
RECEP ÖZEL (Isparta) - "X..."
ENGİN ALTAY (Devamla) - "X" harflerinin önümüzdeki hafta gelecek teklifle şeye alınacağını söyledi. Türkiye'de, Başbakanlık dâhil "www.basbakanlik.gov.tr" diye kullanılan bir şeyi şimdi "Biz bunu yapıyoruz." diye getirmenizin hiçbir anlamı yoktur. Elbette, bu topraklarda şu veya bu noktada kullanılan, var olan, geçmişte var olmuş, hatta önergedeki kaybolmuş Kapadokya Yunancası dâhil -yani tümüyle kaybolmuş Kapadokya Yunancası dâhil- bütün dillerin canlandırılması, kullanılması, geliştirilmesi insan olmanın temel gereğidir. Olaya bakış açımız da budur, bunu böyle düşünüyoruz.
Bu Parlamentoda çok değişik konularda kurulmuş, çalışmış araştırma komisyonları var. Bu komisyonlar genel olarak çok verimli sonuçlar elde edemediler ama hiç değilse yaşanan sorunun kamuoyu gündeminde sıcak tutulması, canlı tutulması sağlandı, buna bir katkısı olur diye de düşünüyorum. Bu çerçevede, Türkiye'de kırılgan, tehlikede olan, ciddi tehlikede olan, son derece tehlikede olan ve kaybolan dillerle ilgili bu Parlamentonun bir araştırma komisyonu kurması hakikaten gereklidir; bu coğrafyada bizden sonra yaşayacak kuşaklara bırakacağımız çok güzel bir miras olur.
Bu anlamda, Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun önerisinin lehinde oy kullanacağımızı belirtiyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (CHP, AK PARTİ ve BDP sıralarından alkışlar)