| Konu: | Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 20.02.2014 |
ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hükûmetin içinde bulunduğu panik hâli, maalesef, tabii, biliyorum, sizleri de çok üzüyor ve apar topar, çok alelacele kimi önemli yasalarda önemli ve biraz önce de örneğinde görüldüğü gibi, Anayasa'ya aykırı kanunları peş peşe çıkarıyoruz. Saat 04.10 yani -kaç oluyor, on dört saat mi oluyor- on dört saattir çalışıyoruz. Getirdiğiniz kanun teklifiyle, zaten aslında kalkmış olan özel yetkili mahkemeleri üçüncü defa kaldırdık. İlaveten Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesini kaldırarak da bir başka ayıba son verdik.
Şimdi, biraz önce, sanıyorum, MHP milletvekili bahsetti, aslında bu kanunun görüşmeleri boyunca dikkat ettim bir şeye hiç değinmedi Hükûmet ya da teklif sahipleri, tarihte yanılabilirim ama Aralığın 28 ya da 29'uydu, Sayın Başbakan yurt dışına gidecekti, havaalanında bir açıklama yaptı ve dedi ki: "Yeniden yargılamaya ister yasa değişikliğiyle ister Anayasa değişikliğiyle biz hazırız ve varız." ve medya bu konuyu günlerce gündemde tuttu ve biz de o zaman "Bu konu, Türkiye'nin haftalarını alacak bir konu değil, eğer Sayın Başbakan samimiyse, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iki gününü alır, buyurun, bunu getirip bu hukuk ayıbına da son verelim." dedik. Özel yetkili mahkemeleri kaldırmak, onların sonuçlarını ortadan kaldırmadıktan sonra bence hiçbir şey ifade etmez. Uzun tutukluluk meselesinde Anayasa Mahkemesinin kararı zaten orta yerde dururken, şimdi, bu "Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesini de değiştirdik." diye çok böbürlenecek bir iş yapılmış sayılmaz. Ama getirdiğiniz teklifin -biraz önce bir arkadaşım da söyledi- yüzde 30'u makul, mantıklı, olması gereken şeyler iken diğer yüzde 30'u da 17 Aralık soruşturmasının sonuçlarını, 17 Aralık soruşturmasının istikametini değiştirmeye ve dönüştürmeye yönelik.
Sayın milletvekilleri, ben, sizin ruh hâlinizi biliyorum, anlarım, çok da normaldir. Yani ben, birçok milletvekilimizin, iktidar partisi milletvekilimizin bu 17 Aralık muhabbeti başladığında "Keşke" diye başladığının bilincindeyim. Burada konuşan bütün arkadaşlarımız, bazen işte, "Çalıyorsunuz, hırsız mırsız." derken -kendi partim adına da söyleyebilirim, MHP adına da söyleyebilirim- sizleri kastetmiyorlar. Onlar fezlekelerde, tapelerde ve soruşturmalarda adı geçen, adı geçmek bir yana çok somut bulgularla, delillerle zan altında kalmış, bir kısmı cezaevinde, bir kısmı bir şekilde salıverilmiş -tabii ki masumiyet karinesi var ama- bizce de, bizim vicdanımızda da suçlu olduklarıyla ilgili kuvvetli delil ve şüphe duyduğumuz kimi Hükûmet üyelerini ve aile efradını kastetti muhalefet. Sayın milletvekilim, burada çok ağır sözler de söylendi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Biz öyle demedik ama.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Biraz önce, Lütfü Türkkan, bütün muhalefet milletvekilleri, bugün, bir hukuk dersi verdi. Size değildi o ders. O, kamuoyuna ve ilgililere, hırsızlara, kimse o hırsızlar... Bir taneniz de genellikle "Olmaz böyle şey kardeşim, ne münasebet." demediniz, demediniz arkadaşlar, diyemezsiniz de zaten. O kasalar, o paralar orta yerdeyken, o tapeler, o fezlekeler... Demeyin de zaten.
Ne çabuk bitti Başkanım?
Mesela şunu dediniz, eyvallah: "Çalanların Allah belalarını versin." Oradan bir Sayın Bakan da dedi, sanıyorum Maliye Bakanıydı, siz de söylediniz, evet.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Daha başında söylüyordu, o zaman bilmiyordu ya.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Çalanların Allah belasını versin, biz de buna katılıyoruz zaten ama yargı da versin, millî iradeden çıkmak çalmayı gerektirmez. "Çalmadan "çaldı" diyenlerin de Allah belasını versin." dediniz. Eyvallah, Allah belasını versin. Kim ki benim partimden çalmayan insanlara "Çaldı." diyorsa teessüf ediyorum ama o zaman ben de derim ki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) - Çalanı bilerek savunanın, sahiplenenin de Allah belasını versin, demeyeceğim, sizi gene de seviyorum. Demeyeceğim ama bu Parlamentoda iki aydır yapılan o. İki aydır Parlamento işi gücü bıraktı, 17 Aralığın pisliğini temizlemeye çalışıyor. Arkadaşlar, Parlamento çamaşır makinesi değildir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)