| Konu: | Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 20.02.2014 |
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 560 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 12'nci maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
12'nci madde, dinleme ve teknik takiplerle ilgilidir. Burada, dinlemelerin yapılması için 3 üyenin oy birliği kararı getiriliyor. Bu da dinlemelerin artık çok zor hâle geldiğiyle ilgili bir madde.
Değerli milletvekilleri, ben sizinle, Merkez Yürütme Kurulu üyemiz Yücel Bulut'un yaşanan süreçle ilgili tespitlerini paylaşmak istiyorum:
"Anlaşılan o ki 17 Aralık operasyonları sonrasında iktidar esaslı bir karar verdi. Artık hiçbir savcı yandaşların yağmasını sorgulayamayacak ve hiçbir polis böyle bir operasyonda görev alamayacak. Zira Başbakanın yeni Türkiye'sinde polisin sadece AKP'nin menfaatlerini korumak ve kollamakla görevli olması öngörülmüştü.
Başbakan, polisin zeki, çevik ve muhalefetin kapısına sabah beşte dayananını severdi. Polis, muhalif 'tweet'ler attı diye lise talebelerini evlerinden topladığında güzeldi. Polis, muhalif belediyelere baskınlar yapmalı ve görevden el çektirilmelerini sağlamalıydı. Sütçüden önce zile basmalı, 40-50 kişi eve dalmalı, nerede bir muhalif ses varsa gırtlağına basmalıydı. Raydan çıkıp iktidarın kapısına dayanan bir polis teşkilatı derhâl hizaya çekilmeli ve AKP'nin resmî ideolojisine uygun olarak sil baştan örgütlenmeliydi. Derhâl harekete geçildi ve cumhuriyet tarihinde emsali görülmemiş bir tasfiye başladı. Daha düne kadar askerî vesayet zincirlerini kırdıkları gerekçesiyle taltif edilenler, yeni nesil darbeci ilan edilerek görevden el çektirildiler. Aradan bir savcı çıkıp da bir daha böyle bir çılgınlık yapmasın diye de HSYK Yasası'nın değiştirildiğini hep beraber gördük. Ama nafile, Başbakan ve çevresindekiler anlamamakta ısrarcı olsalar da, kafalarına göre kurguladıkları devlet erkleri ve polis teşkilatı sonsuza kadar muktedir olmalarını temin edemeyecek. Çünkü, demokratik denetim yollarının tıkandığı, basının Pravda'laştığı, muhalefetin sindirildiği ve yargının tarafsız hakem rolünü yitirdiği toplumlar sarsılmaz bir iktidarın değil travmaya sürüklenmiş toplumların habercisidir. Çoğu kez bu toplumsal travma, şiddeti ve demokrasi dışı yöntemleri benimsemiş etkili bir muhalefete dönüşür ve toplumsal kaosun temel besin kaynağı hâline gelir.
Bu hep böyle olmuştur. Zorbalıkla düzen kuran iktidarlar kaosla da yıkılırlar. Önümüzde duran onlarca hikâye hep aynı sonla bitmiştir. Öyle ki İran Şahı Rıza Pehlevi de, iktidarının teminatı olarak gördüğü polis teşkilatını dilediği gibi dizayn etmiştir. SAVAK ismini verdiği siyasi polis teşkilatını örgütlemiş ve kurduğu yapı sayesinde her muhalif hareketin anında sindirileceğini düşünmüştür. Öyle ki SAVAK, Orta Doğu'nun en büyük işkence merkezlerine sahip hâle gelmiş, binlerce muhalif bu işkence merkezlerinde sorgulanmış, yüzlercesi bu sorgularda hayatını kaybetmiş ama hikâyenin sonu değişmemiştir. Bilakis, hükûmetteki yolsuzlukların sorgulanamaz oluşu ve SAVAK isimli polis örgütünün yarattığı korku iklimi doğrudan Şahı hedef alan etkili bir muhalefeti beslemiştir. Sonrası malum; SAVAK, yıkılmaz denilen Şahın iktidarını kurtaramamış, İran Şahı, sarayının kapısına kadar dayanan ayaklanmalar karşısında ülkesini terk etmiştir.
Aynı yanılgıya düşen, elbette, sadece İran Şahı Pehlevi değildir. Romanya'yı günden güne artan otoritesiyle kafese kapatan ve demir yumrukla yönetmeye kalkan Çavuşesku da aynı yanılgıya düşmüştür. Sarsılmaz ve yıkılmaz bir iktidara giden yolun her şeyi kendi lehine denetleyecek ve asla kendinden hesap sormayacak bir polis teşkilatının varlığından geçtiğini düşünmüştür. Polis örgütünü, ülkenin bir başından bir başına yeniden örgütlemiştir. 22 milyon nüfuslu Romanya'da, 1985 yılında, gizli polis teşkilatının on binlerce personeli ve yarım milyon muhbiri vardı. Çavuşesku rejimi altındaki sonu gelmez tutuklamalar ve binlerce insanın ölümünden sorumlu, dünyanın en acımasız gizli polis güçlerinden biri olmuştur. İç muhalefeti tamamen sindirdiğini düşünen Çavuşesku hiç beklemediği bir anda iktidarını kaybetmiştir. Çok güvendiği polis teşkilatının Macar azınlığa mensup bir din adamını gözaltına almak istemesiyle başlayan toplumsal kaos..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Yani, bunlardan örnek alın diye söylüyorum.
İyi geceler. (MHP sıralarından alkışlar)