GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:65
Tarih:20.02.2014

ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aslında, maddenin şu anki hâli -Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 134'üncü maddesinde bir değişiklik yapıyor bu düzenleme- bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, başka surette delil elde etme imkânı bulunmaması hâlinde bilgisayarların aranabileceğini ya da bilgisayardaki verilerin elde edilebileceğini hüküm altına almış ama bu yasa teklifinde, bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması hâlinde düzenlenmişti. Tabii, burada suçun işlendiğine ilişkin somut delil varsa, kuvvetli şüphe varsa, o zaman başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması hâli havada kalıyordu, madde çelişik bir hâlde bulunuyordu ama yapılan değişiklik önergesiyle "suç işlendiğine ilişkin" ibaresi kaldırılmış ve bu anlamda da madde bir açıdan daha anlamlı hâle gelmiş. Bu şekilde de sorunun, bu konudaki karşı çıkışımızın giderildiğini düşünüyorum.

Tabii, aslında, değerli arkadaşlarım, kuşkusuz, bu düzenlemede savunma hakkına yönelik olumlu düzenlemeler elbette ki var. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına biz de olumlu bakıyoruz, keza insanların fütursuzca dinlenmesinin önlenmesi de anlamlıdır. Lakin, yıllardan bu yana 4-5 tane yasayı bir araya getirdiğimizde bir şey anlam kazanıyor, o da şudur: Belli kanunlar var, HSYK var, arkasından İnternet düzenlemesi var, arkasından bu yasa var; samimiyet sorunu yaşıyoruz aslında. Aslında bu yasanın belli bir şeye, bir amaca hizmet ettiğini düşünüyoruz. Ben, geçtiğimiz haftalarda, HSYK düzenlemesine ilişkin komisyonda yaptığım konuşmada şunları söyledim: "Bu yasa yürürlüğe girerse şu 5 şey olacak:

1) Hâkim ve savcıların yerleri değişecektir.

2) Bu yasanın yürürlüğe girmesinden sonra, bir ay içerisinde bakan çocukları tahliye edilecektir." demiştim. Henüz yasa yürürlüğe girmeden Halk Bankası Genel Müdürü ve arkadaşları tahliye edildi.

"3) Bilal Erdoğan sessiz sedasız adliyeye gidip ifade verecektir." demiştim. Evet, bu da oldu.

"4) İnternet düzenlemesiyle İnternet'teki birtakım tapelerin ya da CD'lerin yayınının önüne geçilecek." demiştim.

5'inci şeyi daha sonra okursunuz, onun üzerinde duramayacağım çünkü gelecekle ilgili bir konudur, ekonomiyle ilgili bir konudur.

Aslında bunların, biz, şahsa mahsus düzenlemeler olduğundan kuşku duyuyoruz. Ne yazık ki iktidar partisi dönemsel olarak şahsa mahsus yasalar çıkarmıştır. Çok ilginç bir şey anlatacağım size: Herkes, kişiye özel düzenlemelerin MİT Müsteşarıyla başladığını düşünür ama kişisel düzenleme, Fethullah Gülen düzenlemesidir aslında. 2003 yılında 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 1'inci maddesi "cebir ve şiddet kullanmasa dahi" şeklinde bir ibareyle başlarken cebir ve şiddet şart koşulmuştur. Zira, o zaman Fethullah Gülen'in Ankara 2 no.lu DGM'de davası vardır ve bu düzenlemeyle beraat ettirilmiştir bugün çetebaşı yapılan kişi.

Değerli milletvekilleri, aslında bir şeyi daha okuyacağım sizlere sözlerimin sonunda; bir kişinin beyanı: "Bu paralel devlet yapılanması, kontrgerilla, gladyo, derin devlet, açık devlet, ne olarak tanımlarsanız tanımlayın, görünen devletin yanında, onun içine sızmış, onunla paralel hareket eden ikili bir devlet yapısıdır. Bu paralel devletin ana gövdesi dışarıdadır. Uluslararası güçlere dayanmaktadır. Burada devletin tasfiye edilmesi, etkili konumdan çıkarılması Hükûmetin tutumuna bağlıdır. Bu hâliyle Hükûmet ve Sayın Başbakan bunun farkına varmazsa, etrafını saran paralel devlet zihniyeti anlayışıyla hareket etmeye devam ederse her geçen gün çözüm zora girer." diyor; 19 Eylül 2013'te Abdullah Öcalan bunu söylüyor.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)