| Konu: | Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 20.02.2014 |
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar partisi, Başbakan ya da Adalet Bakanı uzun tutukluluk süresini beş yıla indirdik diye övünüyor. Bir kere, şunu söylemek lazım: O zaman, tutukluluk süresini on yıl olarak kim yaptı? Bu Parlamentoda Adalet ve Kalkınma Partisi yaptı.
Bakın, elimdeki önerge 22'nci Dönem Üçüncü Yasama Yılına ait bir önerge. "Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu Tasarısının kabul edilen önergeyle değiştirilen 252 nci maddesine aşağıdaki ikinci fıkranın eklenmesi arz ve teklif olunur." diyor. "250 nci maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde öngörülen suçlar bakımından, Kanunda öngörülen tutuklama süresi iki kat olarak uygulanır." Kimlerin imzası var burada? Bekir Bozdağ'ın imzası var, Yozgat Milletvekili ve Hakkı Köylü'nün imzası var. Demek ki değerli milletvekilleri, tutuklama süresini on yıla çıkaran iktidar Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıymış. Beş yıla kim düşürdü? Beş yıla da düşmedi, Anayasa Mahkemesi on yıllık süreyi iptal etti.
Şimdi burada diyorsunuz ki: "Biz özel yetkili mahkemeleri kaldırıyoruz." Özel yetkili mahkemeleri kim kurdu? Siz kurdunuz, siz. 4 Aralık 2004 günü, bu Parlamentoda, Hükûmet tasarısında, gelen bilim kurulunun hazırladığı tasarıda 250, 251 ve 252'nci maddeler olmamasına rağmen, burada verilen önergeyle ve Adalet ve Kalkınma Partisinin oylarıyla 250, 251 ve 252'nci maddeler Ceza Muhakemesi Kanunu içerisine sokularak, soruşturmada ve kovuşturmada özel yetkiye sahip mahkemeleri siz ihdas ettiniz. Ve kamuoyunun "üçüncü yargı paketi" olarak bildiği paket bu Parlamentoda görüşülürken, sözüm ona, AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal ve arkadaşları tarafından verilen önergeyle bu özel yetkili mahkemelerin; 250, 251 ve 252'ye göre faaliyet gösteren özel yetkili mahkemelerin kullandığı soruşturma ve kovuşturma yetkisinin elinden alındığı, böylelikle muhakeme sistemimizden çıkarıldığı söylenildi. Şimdi getirdiğiniz bu kanunun 1'inci maddesinde diyorsunuz ki: "6352 sayılı Yasa'nın geçici 2'nci maddesiyle yürürlüğü sürdürülen özel yetkili mahkemeler kaldırılmıştır." Hani bu özel yetkili mahkemeler üçüncü yargı paketinde 6352 sayılı Yasa'yla kaldırılmıştı? O tarihte bu kürsüden söyledim değerli arkadaşlarım, aslında kaldırılmadı. Bu taraftaki sütun Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250, 251 ve 252'nci maddeleri, burası da Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesi; buradaki hükümler alındı, buraya taşındı. Siz o tarihte kaldırmadınız, nakliyecilik yaptınız ama şimdi kaldırıyorsunuz. Bu zaten sizin getirdiğiniz teklifte de bellidir değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bu paketi demokratikleşme paketi olarak sundunuz. Gerçekten siz demokratikleşme iddianızda samimiyseniz... Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100'üncü maddesinde tutuklama nedenleri sayılmıştır. Orada bir tutuklama nedeni vardır ki kamuoyunda katalog suçlar olarak tanımladığımız Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100'üncü maddesinin (3)'üncü fıkrasındaki suçları işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma açılan kişiler otomatik olarak tutuklanmaktadır çünkü uygulamada, savcılar iki kişiyi bir araya getirerek bir örgüt yaratmakta ve bu durumu da o Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100'üncü maddesinin (3)'üncü fıkrasındaki katalog suçlar içerisine sokmakta ve bu kişileri tutuklamaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, tutuklama nedenleri olarak sanığın kaçma ya da delilleri karartma tehlikesinin objektif olarak kararlarda belirtilmesini göstermiştir, suçun vasıf ve mahiyetinin tutuklama nedeni olamayacağını belirterek Türkiye'yi bu konuda çeşitli defalar tazminata mahkûm etmiştir. 100'üncü maddenin (3)'üncü fıkrasındaki suçların işlenmiş olması tutuklama nedeni olamaz. Suçun vasıf ve mahiyeti yani niteliği, yargılama sonunda verilecek ceza miktarının azlığı ya da çokluğuna ilişkin bir durumdur. Tutuklama ise ana dava sürecinden bambaşka ve koşulları olduğunda uygulanabilecek bir koruma tedbiridir. Durum böyle olunca, eğer gerçekten demokratikleştirilmek isteniliyorsa, gerçekten bu yasa teklifiyle 17 Aralık soruşturmasının kapatılması amaç edinilmiyorsa, özgürlükler amaç ediniliyorsa 100'üncü maddenin (3)'üncü fıkrasındaki otomatik tutuklama maddesinin kaldırılması gerekir.
Biz geçmişte söyledik, özel yetkili mahkemeler kaldırılsın dedik, itiraz ettiniz, bugün getirdiniz. Şimdi de söylüyoruz, 100'üncü maddenin (3)'üncü fıkrası kaldırılmalı, yarın çok geç olur. Bu pakette, ancak bu sağlanabilirse özel yetkili mahkemelerin kaldırılması bir anlam ifade eder.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)