GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:65
Tarih:20.02.2014

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 560 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce bu kanun teklifiyle ilgili Hükûmet adına Sayın Bakan konuşunca böyle, demokrasilerde ihtiyaçlar ortaya çıktıkça birtakım düzenlemeler getirildiğini ifade etti. Şimdi, siz demokrasileri kendinize göre yontuyorsunuz; eğer sizin lehinize ise demokrasiden bahsediyorsunuz, değilse gözünüz görmüyor. Şimdi, biraz önce haber aldım. Sayın Bakan, bakın, bizim Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız bir yıldır sahada çalışıyor. Bugün oraya Ömer Çelik gidiyor -Bakan- Bakan gidiyor ya, bizim Yumurtalık'ta adayımızın tabelaları indiriliyor. Şimdi yazık değil mi, günah değil mi? Bu talimatı bir kaymakam nasıl verir? Yani adil seçimlere nasıl gireceğiz?

TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Vali var orada, vali.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Geleceğim.

Şimdi, bitişiğinde Karataş Kaymakamı sanki AKP'nin ilçe başkanı, muhtarlara talimat veriyor: "AKP adayının konvoyuna katılacaksınız." Yani Sayın Bakan, eğer demokrasiden bahsediyorsanız, eğer bugün uyguladığınız birtakım şeylerin sizi yarın rahatsız etmemesini istiyorsanız demokrasiyi hakkıyla tesis edin. Kendi lehinize olan yerlerde demokrat, başkalarına geldiği zaman hukuku, demokrasiyi ayaklar altına alırsanız o zaman samimiyetiniz sorgulanır.

Şimdi, gerçi neyi anlatıyoruz? Adana Valisi beş yerde valilik yapmış. Aydın'da yaptığı ortada, afişleri kaldırdığı ortada. "Bugün Adana'da -elli defa söyledik, defalar kere dile getirdik, size dahi söyledim- bir milletvekilini vali yardımcısıyla soruşturmaya tutan bir vali var." dedim, size yazı yazdım. Bir cevap verdiniz mi, bir inceleme yaptınız mı? Yapmazsınız çünkü başkalarının canı yandığında, başkalarına dokunulduğu zaman bir şeye gerek yok ama kendinize geldiğiniz zaman demokrat kesiliyorsunuz. Sizin demokratlığınız anca bu. Onun için, ne yaptıysanız yarın aynısıyla karşılaşıyorsunuz ve karşılaşmaya devam edeceksiniz.

Değerli arkadaşlar, bakın, bir yolsuzluk ve rüşvet olayı çıktığı zaman Avrupa'da ne oluyor? Avrupa'da ilgili bakan istifa ediyor. Japonya'da ne oluyor? Harakiri yapıyor, intihar ediyor ama Türkiye'de, eğer bir de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidardaysa, ülkede bir yolsuzluk operasyonu olduğu zaman neler olduğunu ben size anlatacağım. Şimdi, 17 Aralıkta ve 25 Aralıkta asrın yolsuzluğu oldu. Bu yolsuzluğun içerisinde, Başbakandan oğluna, bakanlara, bakanların çocuklarından yandaş iş adamlarına kadar birtakım insanlar bu iddialarla karşı karşıya. Şimdi burada yapılması gereken nedir? Bir hukuk devletinde, demokrasinin hâkim olduğu yerde yapılması gereken şudur: Eğer sizin boğazınızdan hiçbir şey geçmediyse, kendinize inanıyorsanız ve güveniyorsanız yargının önünü açarsınız, soruşturmanın önündeki bütün engelleri açarsınız, hak, hukuk, adalet yerini bulur ama Türkiye'de Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarında bunun tam tersi oldu. Bu yolsuzluk operasyonunun üzeri kapatılmak için, engellenmek için önce bu operasyonu yapan polisler, emniyet müdürleri, emniyet amirleri bir gece operasyonuyla görevden alındı. Bu soruşturmayı yürüten savcılar aynı şekilde görevden alındılar, yetmedi. Çünkü Hükûmet şunu çok iyi biliyor: Nerede ne eksiklikler olabileceğini, nerede neler çıkabileceğini. Oturuyorlar masaya yatırıyorlar. Türkiye çapında bir operasyona başladılar. Bu milletin affetmeyeceği, bu Anadolu insanının, fakir fukaranın, garip gurebanın, sessiz yığınların affetmeyeceğini gördüğü için, önce bu işi bir yapıya yıkmaları gerekiyordu. Bir yapıya yıktılar. Ondan sonra Türkiye'nin neresinde yolsuzlukla ilgili kendilerine yönelik bir operasyon olabileceğini düşündüğü bütün yerlerde bütün emniyet değiştirildi. Şu anda sayıyı bile hatırlamak mümkün değil, 7-8 bini geçti.

Sayın Bakan diyor ki: "Fişleme yok." Bal gibi, fişleme var. Siz var deseniz de var, yok deseniz de var. Bunu tarih yazacak. Bugün bütün kayıtlar elinizde, devletin imkânları elinizde ama bu fişlemeler olmasa bu kadar polisi bir anda değiştiremezsiniz. Yarın, işte, yargıda, Cumhurbaşkanı HSYK'yı onayladığında yine göreceğiz, fişlemelerle bir sürü savcıyı değiştireceksiniz, bir sürü memuru, bürokratı değiştiriyorsunuz.

Bitmedi, daha neler yaptınız? İşte, İnternet'e sansür getirdiniz. Yolsuzlukları tıkayacak, kapayacak bütün oluşumların önünü açıyorsunuz.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)