GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:65
Tarih:20.02.2014

CHP GRUBU ADINA TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, birinci bölüm üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.

Şimdi, görüştüğümüz kanunun ismi -önce ismiyle bir başlamak istiyorum- "Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi." Değerli arkadaşlar, bu isim kesinlikle yetersiz. Bu kanunun içine mutlaka, bence, şu ilaveyi de yapmamız lazım yani kanunun içeriğine baktığımızda, 21 maddeyi bütünlük içerisinde değerlendirdiğimizde bu kaçınılmaz. Bu kanunun içerisine, başlığına daha doğrusu, buna ilave olarak bir yerine şunu ilave etmemiz gerekiyor: "Rıza Sarraf liderliğindeki ve bazı bakanların ve onların yakınlarının da içinde bulunduğu kişilerin oluşturduğu suç örgütünün, resmî belgede sahtecilik, kaçakçılık, rüşvet alıp vermek ve benzeri suçlara ilişkin işlediği iddia edilen suçların delillerinin yok edilmesi, ortadan kaldırılması, bunlarla ilgili soruşturmaların da sonlandırılmasına ilişkin kanun teklifi"ni de bu kanunun içerisine, bence başlığına ilave etmemiz lazım.

Şimdi, az önce Sayın Bakanı burada dinledik yirmi dakika. Anlattıklarıyla gerçeklerin ne kadar ilgisi var; değerli arkadaşlar, ben de sürem yettiğince bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tabii, bunu AKP yıllardır başarıyla yapıyor, öncelikle onu söyleyeyim yani bir algı yaratıyor, o algı üzerinden, işte kamuoyunda... Yargı paketlerinin sayısını biz unuttuk; 5, belki bu 6'ncı oluyor zannediyorum. Bu paketlerin içeriğinde işte birkaç maddeyi öne çıkarıyor ama işin içine girdiğinizde kendine yönelik, düşündüğü, tasarladığı -hele hele bu son dönemde bunlar çok fazla oldu- o maddeleri de kanunun içerisine yerleştiriyor.

Terörle ilgili olarak, daha doğrusu özel yetkili mahkemelerle ilgili olarak Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesindeki bu mahkemelerin kaldırılması, değerli arkadaşlar, tabii ki bugüne kadar her birimizin söylediği, bununla ilgili yasa teklifleri verdiğimiz husustu. Tutukluğun da Türkiye'de bugün gelmiş olduğu nokta, insanlara acı veren hukuk normları dışında, dünyanın hiçbir modern ülkesinde, hukuk devletinde olmayan bir düzenlemesi vardı. Onun da aşağı inmesi mutlaka her birimizin talebiydi. Bununla ilgili zaten yıllardır kanun tekliflerimiz var. Ama, değerli arkadaşlar, bu teklif 21 madde -22'ydi 1 tanesi komisyonda çıktı- bunlar 2 tanesi. Onun dışındaki maddeler niçin bu teklife konmuş? Aslında tasarı, tabii "teklif" derken, böyle bir modayı da hayata geçirdiniz. Şimdi, MİT Kanunu'yla ilgili olarak da bakıyorum değişiklik var, orayı da bir AKP'li milletvekili arkadaşımız imzalamış, Meclis Başkanlığına vermiş. Aslında, bu gelen maddeleri Bakanlıktaki bürokratlar bir talimatla, Sayın Başbakanın veya işte, ilgililerin talimatıyla hazırlıyorlar; hangi kanun maddelerinde hangi değişikler yapılacak ince bir şekilde değerlendiriliyor, daha sonra buraya geldiğinde bazı arkadaşların imzasıyla da Meclise geliyor. İşin özü, tasarı.

Bakın, bu tasarının içerisinde öyle maddeler var ki bunları demokratikleşme, Türkiye'nin daha fazla özgürleşmesi, işte, iyileştirilmesiyle nasıl değerlendirebiliriz hep beraber kısa da olsa inceleyelim.

İletişimin tespitiyle ilgili 135'inci maddeyi; bu mallara, taşınır ve taşınmaz mallara el koymaya yönelik, tedbire yönelik 128'inci maddeyi, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun; İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27 ve 28'inci maddelerini; hatta, komisyonda çekilen tutuklamaya yönelik 100'üncü maddeye bir ilave vardı, onları sizlerle konuşmak lazım, paylaşmak lazım arkadaşlar.

Şimdi, iletişimin tespiti: Bir suç işleniyor iddiasıyla daha olayın başında, soruşturma aşamasında bir ihbar yapılıyor. Savcılık şu anki mevcut düzenlemeye göre ilgili hâkime baş vuruyor. O hâkim delillere göre, işte, suç işlediği iddia edilen kişiler hakkında iletişimin tespiti yani onların telefonlarının dinlenmesine karar veriyor. Artı, teknik takip, gizli soruşturmacı da var yani 139, 140'ıncı maddeler de bu kanun teklifinde var. Onlar da aynı şekilde uygulanan düzenlemeler.

Mallara el koyma: Yani, bir suç işleniyor, bir suç örgütü var, bunlar haksız çıkar sağlıyorlar, kazanç sağlıyorlar ve elde ettikleri gelirlerle de mal varlığı sağlamışlar. Tedbiren, soruşturmanın içerisinde tedbir olarak bu mal varlıklarına el koymaya yönelik de yine mevcut düzenlemeye göre savcı, ilgili hâkime başvuruyor, o hâkim de bir tedbir kararı veriyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, ne yapmışsınız biliyor musunuz? Bunlarla ilgili olarak Sayın Bakan kalktı bir şeyler söyledi, dedi ki: "Ya, bunlarla ilgili bir hâkim karar veriyordu. İnsanlar ileriki süreçte mağdur oluyorlar, haklarını arayamıyorlar. Şimdi, bunu bir heyete bağladık." "Heyet" dediği ağır ceza mahkemesi. Yani, ağır ceza mahkemesinin başka işi yok, oradaki o diğer hâkimler, tek hâkimler, bu işleri bugüne kadar yapan hâkimler sanki yetersiz, heyetin oy birliğiyle daha bir güvence içerisinde bu kararların alınmasını sağladı. İşin özünün bu olmadığını, her birimiz, sizler de, bizler de, bu işi biraz takip eden vatandaşlarımız da görüyor. Oradaki niyet belli; her ağır ceza mahkemesinin bünyesine bir tane, arkadaşlar, güvendiğiniz, tanıdığınız, bildiğiniz bir hâkimi monte etmek, o kişi vasıtasıyla dinlenilmesi istenmeyen kişilerin telefonlarının dinlenmemesinin, mal varlıklarına tedbir konulmamasını düşündüğünüz, istediğiniz, arzu ettiğiniz kişilerin mal varlıklarına tedbir konulmamasının sağlanması. Bunun başka bir izahı yok.

Şimdi, ayrıca, bu düzenleme içerisinde belki gözlerden kaçan bir paragraftan bahsediliyor. İşte, Türk Ceza Kanunu'nun 220'nci maddesindeki suç işlemek için örgüt kurma... Sayın Bakan dedi ki: "Savcılar, birçok soruşturmayı, birçok suçu gelişigüzel başka türlerde olmasına rağmen alıyorlar, bunun içerisine atıyorlar ve insanları mağdur ediyorlar, bu suçu soruşturma kapsamı içerisine alarak suç işlemek için örgüt kurma kapsamında insanların telefonlarını dinliyorlar, teknik takip yapıyorlar, mal varlıklarına el koyuyorlar ve biz bunu çıkarıyoruz." dedi.

Bakın, arkadaşlar, bu da aslında, kimse kimseyi kandırmasın, şu anda cezaevinde yatan, bir kısmı tahliye olan... Şunu da soracaksınız: "Şu klasör niye geldi?" Bununla ilgili de birazdan bir şeyler söyleyeceğim. Ama, şu Sayın Bakanın geldikten sonra kırk beş gün beklediği fezlekeler var ya, o fezlekelerde adı geçen sayın bakanlarınız var ya, o bakanlarla ilgili buradaki iddialar var. Yani, o fezlekenin ön yazısı bu, İstanbul'dan fezlekeyi buraya o delilleriyle, klasörleriyle gönderen savcının ön yazısı, orada bakanlarla ilgili olan iddialar var klasör klasör. Şimdi, hâkimler, savcılar değiştirildi. O soruşturmayı yürüten savcı geldikten sonra dedi ki: "Ben sıfırdan başlayacağım." Yani iddianameyi yazan kimse, "Ben tekrar yazacağım." dedi.

Bakın, ne olacak, ben size söyleyeyim: Bu, suç işlemek için örgüt kurma suçunu yani Türk Ceza Kanunu'nun 220'nci maddesindeki suçu dinleme kapsamı dışına alarak şu anda, az önce bahsettiğim o isim ve onunla beraber ismi geçen kişilerin iddia edildiği suçlar alınacak ve bu kapsama taşınacak. Taşınacak arkadaşlar, hep beraber göreceğiz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Katalogda var.

TURGUT DİBEK (Devamla) - Katalogdan dışarı çıkarıyoruz suç işlemek için örgüt kurmayı, dışarı çıkarıyoruz.

Diğer suçları falan... Bakın, o savcı şunu yapacak: Onların hepsini alacak, bu, katalogdan çıkarılan suçun içerisine atacak. Şimdi, bu, katalogdan çıkardığımız suçla ilgili yapılan dinlemeler, toplanan teknik deliller, takipler, resimler, o 3 kişilik ağır ceza mahkemesi heyetine bağladığınız bundan sonraki o kayıtların tamamı değerli arkadaşlar, dosyadan çıkacak. Ee, ne olacak? O savcı diyecek ki: "Ya, diğer delillerle ilgili olarak çok fazla bir şey yok." Birkaç gün sonra... Çok fazla bir şey olmaz yani Cumhurbaşkanı ne kadar inceletir bilmiyorum ama seçimlere kadar bu Rıza Sarraf ve diğer tutuklu olan kişiler tahliye olacak.

Ben komisyonda da söyledim, dedim ki Rıza Sarraf, kesinlikle sizlere şunu demiş: "Her şeyi beraber yaptık, ben içeride tek başına yatamam, konuşurum. Gerekeni yapın." Zaten bu tasarı veya bu teklif başka şekilde buraya gelmez; bunu buradan söyleyeyim.

Dün gece, konuşmaları içerisinde, Sayın Elitaş burada bir kitapçık çıkardı, dedi ki: "Biz on iki yıldır iktidardayız." ve bir cilt, kalın bir ciltten burada bahsetti ve hepimize gösterdi, o ciltte "Bizim icraatlarımız var." dedi, on iki yılın sonunda yaptığınız icraatları bizlere o kitapçıkla gösterdi. Ben de buradan bakın, bir şeyler göstereyim: Bu sadece bir yolsuzluk dosyasının değerli arkadaşlar, fezlekesinin klasörü. Hangi yolsuzluk dosyası? Sabah-ATV yolsuzluğu fezlekesi, 241 sayfa. Şimdi, bunun kitabı da basılmış. Şimdi, Sayın Elitaş'a buradan tabii, şunu belirtmek istiyorum: Az önce bahsettiğim o fezlekeler yani Sayın Bakanın iade ettiği fezlekelerdeki klasörleri ben getirip buraya dizsem benim boyum kadar klasörler burada yer alır. Şimdi, icraatlarınız, tabii ki -on iki yılın sonunda, Türkiye'de, herhâlde yatmadınız, uyumadınız- mutlaka bir şeyler yapmışsınızdır ama bence çıkıp icraatlarınızdan bahsederken bunları da düşünmeniz gerekir. Bakın, şu dosyayı -kaç milletvekili var bilmiyorum- 320 civarı milletvekili arkadaşımıza çoğaltıp dağıtmak istiyoruz. Her birinize çıkaralım, dağıtalım ve sizler bu dosyayı, içindeki o tapeleri, konuşmaları bir güzel okuyun, okuyun değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURGUT DİBEK (Devamla) - Evet, sürem yetmedi.

Şunu söyleyeyim son olarak: Evet, Türkiye'de AKP iktidarı bir şeyler yapıyor, mutlaka yapıyor, yapmıştır ama değerli arkadaşlar yani "Yüzlerce klasörlük dosya içerisinde, bugün onlar buraya gelip de okunursa onları dinlemeye yüreğiniz yetmez." dediğimiz o yolsuzluk dosyalarını da kimse görmezden gelmesin diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)