GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:64
Tarih:19.02.2014

HARUN KARACA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi hakkında grubum adına aleyhte söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, şahsımla ilgili dün, kimlerin sözcüsü olduğunu bildiğimiz bir gazetede çıkan konuyla ilgili birkaç tane hususu buradan paylaşmak istiyorum. Zira o haberi okuduğumda "Acaba neresi doğru?" diye şöyle bir kurcaladım, bir doğru yönüne rast geldim, o da benim milletvekili olarak oradaki haber içeriğinde yazılı olan şeye...

Şimdi, burada, ben tabii, daha önce de bu konuyla ilgili mahkeme kararlarıyla konuşmuştum. İsterdim ki bu mahkeme kararlarına bir zahmet bu gazeteci arkadaşların bakıp da ona göre yazmalarını arzu ederdim. Kaldı ki burada mahkeme kararlarının tamamen orijinalleri de var. 1999 yılında başlayan ve 2003 yılının Ocak ayında biten bir mahkemenin, sanki sanık, tutuklu varmış gibi tekrar pişirilip bugün gündeme getirilmesini doğrusu abesle iştigal olarak görüyorum. Zira bu dosyaların tamamında yaklaşık 300 kişinin üzerinde yargılama yapılmış, bu yargılamaların sonunda tamamı beraat etmiştir. Bunu yüce heyetinize ve bizleri televizyon başında ekranlarından izleyen aziz milletimize buradan ifade etmek istiyorum.

Demokrasi...

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Hangi dava Sayın Milletvekili? Hangi dava bu?

HARUN KARACA (Devamla) - İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili davadan bahsediyorum 1999 yılında...

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Ha, Rahşan affıyla ilgili olan.

BAŞKAN - Sayın Karaca, lütfen konuyla ilgili, Genel Kurula hitap edin.

HARUN KARACA (Devamla) - Yani sizin sorularınıza ben cevap veririm. İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki 1999 yılındaki açılmış olan davayla ilgili konudan bahsediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) - İçlerinde sen de vardın. Her bir olayın içinde sen de varsın.

HARUN KARACA (Devamla) - Ben size cevap vermeyeceğim çünkü sizi muhatap almak istemiyorum.

Demokrasi en temel meşruiyettir.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Mahkemeleri al muhatap.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Suçsuzluğun kim tarafından biliniyor?

HARUN KARACA (Devamla) - Sabrederseniz söylerim.

Meşru siyasetin görevi iktidarıyla, muhalefetiyle, bütün sivil mekanizmalarıyla bu alanı genişletmektir. Partimizin kuruluşundan bugüne, öncelikle, hedefi demokrasi ve özgürlük alanlarını genişleterek toplumun tüm kesimlerine yaymak olmuştur. Demokrasi düşüncesinden özgürlük bahanesiyle hareket eden, topluma ve ülkeye telafisi olmayan bedeller ödeten bir Gezi Parkı vakası yaşadık. Çevre hassasiyetleriyle hareket eden samimi insanlarımızın duyarlılıklarının arkasına saklanan kötü niyetli insanların sebep olduğu olaylara tüm toplum şahit olmuştur.

CHP'nin, ulusal bir meselede insanları hukuka ve demokrasiye isyana nasıl çağırdığına da hep beraber şahit olduk. Bu mu sizin katılımcı demokrasiniz? Şunu ifade etmek isterim ki, Gezi Parkı'yla siyaseti rehin almak isteyenlere izin vermedik, izin de vermeyeceğiz çünkü Türkiye bugünlere kolay gelmemiştir; büyük acılar çekerek, kan ve gözyaşı akıtarak gelmiştir. Hopa'da eşkıya olarak, Gezi'de çapulcu olarak bugünlere gelmedik. Özellikle "çapulcu" ve "eşkıya"nın anlamını buradan söylememe gerek yok. "Düzeni bozanlar" demektir. Velhasıl biz birlikte Türkiye'yiz. Bu topraklar hepimizin, bu toprakları korumak ve kollamak hepimizin yegâne görevidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Kıbrıs günü, Kıbrıs. Onu anlatın siz ya. Ne anlatıyorsunuz? Kıbrıs günü.

HARUN KARACA (Devamla) - Önergenize bakarsanız... Önergeniz önümde. Önergenize bakarsanız ne anlattığımı anlarsınız.

Halkımız çok iyi biliyor ki, bu, üç beş ağaç meselesi değil. Bunu halkımız anlar iken birtakım sorumluluk sahibi olan kişilerin hâlâ anlayamamış olmasına şaşırıyorum doğrusu.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - "Üç beş ağaç meselesidir." diyen kim?

HARUN KARACA (Devamla) - Bize "çevre düşmanı" diyenler, Başbakanımız canını dişine takıp ağaçları ve çevreyi korumak isterken Koç Üniversitesinin yerinin bir gecede Sarıyer Belediyesinden alınarak nasıl Bahçeköy Belediyesine dönüştürülmesine, birçok ağacın kesilmesine üzüntüyle şahit olurken hiç sesleri çıkmadı. Burada özellikle Gezi Parkı olaylarıyla ilgili perde arkasından, size, 27 Mayıs 1960 ihtilaliyle ilgili bir gazete kupürü göstereceğim. Bu dikkatinizi çekecektir.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Elli dört yıl önce.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Geç bunları.

HARUN KARACA (Devamla) - Zira, zira...

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Bugüne gel, bugüne!

HARUN KARACA (Devamla) - Zira Gezi Parkı olaylarının sponsoruyla 27 Mayıs 1960...

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Çok geride kalmışsınız.

HARUN KARACA (Devamla) - Niye sabretmiyorsun?

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Doğruları söyle de sabredelim. İlla ki bunları mı dinleyeceğiz?

HARUN KARACA (Devamla) - 27 Mayıs 1960 olaylarıyla ilgili, ihtilaliyle ilgili, darbesiyle ilgili, şöyle bir bakın.

Ben, bakın, okudum önergenizi. Önergenize bakarsanız bu söylediklerimin hepsinin önergeyle ilgisi olduğunu görürsünüz.

27 Mayıs 1960 ihtilalinde şöyle bir başlık atmış. Diyor ki: "Kahraman Türk ordusu bütün memlekette dün gece sabaha karşı idareyi ele aldı." Doğru. Burada ilgimi çeken bir haber oldu. Bunu özellikle sizlere okumak istiyorum. "Halkın ihtiyaçlarını Migros ve askerler temin edecek." Gezi Parkı'nda da görüyoruz, burada da görüyoruz ne yazık ki.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ne oldu Gezi Parkı'nda?

HARUN KARACA (Devamla) - "Halkın ihtiyaçlarını Migros ve askerler karşılayacak." diyor. Siz bunu herhâlde çözebilecek zekâdasınız.

Aradan yaklaşık elli beş yıl geçmesine rağmen hâlâ bu zihniyetin zindeliğini koruduğunu görüyoruz. Ne kadar manidar değil mi?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Bu seçim Kiler market yapar canım, Migros yapmasın.

HARUN KARACA (Devamla) - Değerli milletvekilleri, açları, yoksulları, kimsesizleri, yetimleri derisinin rengine, dilinin ahengine bakmadan merhametle kucaklayan, sırf Allah rızası için kimsesizlerin sesi olan bir Başbakanımız var.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Ya, çok şükür! Hangi kimsesizlerin?

HARUN KARACA (Devamla) - Ülkemizde ve dünyada milletimizin yaşam standartlarını yükseltmek için çırpınan Başbakanımızı, azınlık iktidarı heveslileri tanımasa da, bilmese de tüm mazlumlar tanıyor ve biliyor.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Allah'a çok şükür!

HARUN KARACA (Devamla) - Sayın Başbakanımız 76 milyon insanımızı ayırt etmeksizin bu millet için gecesini gündüzüne katarak çalışmaktadır ve bizler de Başbakanımızın arkasındayız.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Hep arkasında ol, kimse bir şey demiyor.

HARUN KARACA (Devamla) - Biliyoruz ki imame koparsa tespih dağılır.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Korkunuz o zaten. Tespihin dağılacağı korkusu var.

HARUN KARACA (Devamla) - Bu millet dualarla güç verdiği imamesinin kopmasına asla ama asla müsaade etmeyecektir. Kutlu yürüyüşe devam.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Tespih dağılacak diye korkuyorsunuz.

HARUN KARACA (Devamla) - Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; iç ve dış siyasette, medyada ve sermayede Türkiye'yi yeniden dizayn etmek isteyen derin güçlerin, yeni Türkiye'nin yükselişine engel olmak istediğini hepimiz görüyoruz. Çok şükür necip Türk milleti, aydın geçinen insanlara inat oluşturulan bu gerilim ve endişeyi hiçbir zaman umursamadı ve umursamayacaktır.

O günlerde, hatırlarsınız, Gezi Parkı olayları başladığında sosyal medyada pek çok yalan haber üretildi. Bu yalan haberlere inanan binlerce insan sokaklara döküldü, provokasyonlar birbirleriyle yarışır hâle geldi.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Kabataş haberi de yalan değil mi? "Camide içki içtiler." yalan mı?

HARUN KARACA (Devamla) - Düşünebiliyor musunuz, müftü eşi olduğunu söyleyen provokatör bir kadına da şahit olduk. Daha sonra o kadının Cumhuriyet Halk Partisinin bir eski ilçe başkanının hanımı olduğunu buradan üzülerek söylemek istiyorum.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Bari bunları konuşmayın.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Camide içki içtiler yalanına ne diyeceksin?

HARUN KARACA (Devamla) - Ve şunu bilmenin gururunu yaşıyoruz ki, Başbakanımız milletten aldığı güçle hareket ediyor. Çok şükür ki bu ülkenin reflekslerini, ana damarını ve hissiyatını çok iyi biliyor ve buna karşılık da necip milletimiz "Dik dur, eğilme! Bu millet seninle!" teveccühüyle sadece ülkemizin değil, tüm dünyadaki mazlumların ortak sesi oluyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) - 630 milyon doların hesabını ver.

HARUN KARACA (Devamla) - Türkiye'nin başarısından rahatsız olan kesimler, Türkiye'nin ideal devlet olma yolundaki kararlılığını çekemeyenler, hukuk dışı gösteri ve eylemlerle millî irademizi itibarsızlaştırmaya çalışmışlardır. Ancak demokrasi inancı tam olan, gücünü millî iradeden alan Hükûmetimiz ve partimiz sayesinde bu ve buna benzer oyunlar bozulmuştur.

Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; asıl size hatırlatmak istediğim Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nun belediye başkanlığına aday olduğu dönemde birkaç seçim vaadini buradan paylaşmak istiyorum: Bir tanesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesine aday olduğu zaman, hatırlayacaksınız, "İstanbul Büyükşehir Belediyesinde otobüs ücretlerini 1 TL yapacağım." dedi. İkincisi, "80 kilometre metro yapacağım." dedi. Üçüncüsü, "Her yoksula 600 lira asgari ücretten maaş vereceğim ve her evde bir tane sigortalı olacak." dedi.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Evet, doğru.

HARUN KARACA (Devamla) - Doğru, doğru, çok doğru...

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Hâlâ vaadimiz. İnşallah, iktidara gelince yapacağız.

HARUN KARACA (Devamla) - Ben de merak ettim. İzmir Büyükşehir Belediyesinde kaç yoksula maaş bağladığını soruyorum buradan.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - İzmir'i demedik biz, İstanbul'u dedik.

HARUN KARACA (Devamla) - İzmir metrosu ne oldu?

Bakın, bir şair, sosyal medyada bir arkadaş şöyle güzel bir yazı yazmış, hoşuma gitti, diyor ki: "Aşk: İzmir metrosu gibi olmalıdır, hiç bitmemelidir." (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani sayenizde aşkın yeni bir tarifi yapıldı.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Ankara metrosuna gelin, Ankara metrosuna. Ankara metrosu ne durumda?

HARUN KARACA (Devamla) - Artı, İzmir -otobüs fiyatlarına baktım- İstanbul'dan daha küçük. Herhâlde Kılıçdaroğlu sözünü tutmuş ve İzmir Büyükşehir Belediyesine talimat verip fiyatları ucuzlatmıştır.

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Kıbrıs'a gel, Kıbrıs'a. Kıbrıs'ı konuşuyoruz.

HARUN KARACA (Devamla) - Türkiye'nin en pahalı otobüs fiyatı 2 lira, Türkiye'nin en pahalı otobüs fiyatı İzmir'de. Yoksullara maaş yok. Ondan sonra, geçiyorum bunları. Kıbrıs'la ilgili...

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Onlar da inanmıyorlar zaten.

HARUN KARACA (Devamla) - İnanmıyorlar...

Ben şunu söylüyorum, bakın. Mevlânâ çok güzel bir söz söylemiş:

"Suskunluğum asaletimdendir,

Her lafa verilecek bir cevabım var,

Lakin bir lafa bakarım laf mı diye,

Bir de söyleyenlere bakarım adam mı diye." diye sözlerimi tamamlıyorum.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Aynen... Aynaya dön ve kendine bak.

HARUN KARACA (Devamla) - Kıbrıs konusunda hiçbir endişeniz olmasın. Bizim tıynetimiz milletimizin tıynetidir, bundan endişeniz olmasın. Yedi defa seçimle geldik, bundan sonra da inşallah gelmeye devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)