| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 14.02.2014 |
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 45'inci maddesinde verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergede şunu diyoruz: Bu kanunun yayımından elli yıl sonra yürürlüğe girer.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Ömrün yetmez, ömrün.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Çok bonkör, çok!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Yani size bir imkân tanıyoruz, bakın, gelin şu önergeyi kabul edin.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) - Hedef koymuşlar, en sonunda iktidara gelecekler.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - İktidar olup olmamaya millet karar verir, sen karar veremezsin de. Şunu söylüyorum: Belki bu önerge sizi kurtarabilir.
Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, siz ne kadar inkâr ederseniz edin... Bağırmadan konuşmak istiyorum, onun için laf atmayın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, bu kanun teklifi, kanun tasarısı Türkiye'de 17 Aralıkta yapılan büyük rüşvet operasyonuyla ortaya çıktı, bunu kabul edin. Bu büyük operasyonun içerisinde kim vardı? Bakanlar vardı, bakanların çocukları vardı, iş adamları vardı; bunlar iddialar ve onun üzerine bugün 2 bakanın oğlu içeride yani bu... Girmeyeceğim tekrar, rahatsız oluyorsunuz biliyorum ama yani "Üç beş kuruş var baba." "Üç beş kuruş" dediği yerde 1 trilyonun olduğu eğer sizi rahatsız etmiyorsa -seçmen bölgeleriniz var- işte, Türkiye'nin her tarafında orada binlerce, milyonlarca fakirin fukaranın, garip gurebanın olduğu yerde babayla oğlun arasındaki bu üç beş kuruşun trilyonlarla bahsedilmesi sizi rahatsız etmiyorsa, 2 bakanın çocuğun cezaevinde olması sizi rahatsız etmiyorsa diyeceğim bir şey yok. Ama, esas vahim olan 25 Aralık operasyonu. Bakın, 25 Aralık operasyonunun içerisinde, iddiaların arasında Başbakan var, Başbakanın çocukları var, Başbakanın yakınları var. Yine, bakanlar var, iş adamları var, şunlar var, bunlar var. Orada ne oluyor biliyor musunuz? Savcının talimatına rağmen adli kolluk görevini yapan görevliler görevlerini ifa edemiyor.
Şimdi, "Bir savcı çıkıyor, bildiri okudu." deniyor. Hukuk devleti yok olmuş. Açık söylüyorum, 17 Aralıktan itibaren bu ülkede bir darbe var. Bu darbenin adını ben bilmiyorum ama bunu tarih koyacak yani 1980 ihtilali dendi, 28 Şubata postmodern dendi ama 17 Aralıktan sonraki gelişmelere ne darbesi denmesini emin olun tarih yazacak. Bunları yine Allah bize ömür verirse sizinle görüşeceğiz. Yani burada yargı yok ediliyor. Hani, siz hep diyordunuz ya "Hukukun üstünlüğü, üstünlerin hukukunu yok ettik, hukukun üstünlüğünü getiriyoruz." Ya, bırakın hukukun üstünlüğünü, şu anda Bekir Bozdağ'ın hukukunu getirdiniz, AKP'nin hukukunu getirdiniz, yandaşların hukukunu getirdiniz. Bu hukuk onu götürüyor.
Bakın, Başbakan dün ne söylemişse bugün tersini ifade ediyor. Siz buradan bize kızıyorsunuz, bu iddiaları söyledik diye de. Şimdi, bu iddiaları ortaya getiren savcılara ne diyor? "Hain" diyor, "Bunlar dış ülkelerin ajanı." diyor. Dedi mi, demedi mi bunu Başbakan?
Şimdi ben size soruyorum: Ya, o zaman sen Başbakansın, bu adama "hain" diyorsan, "ajan" diyorsan gereğini yaparsın. Suçluluğunu ispat etmiş misin, açılan dava var mı? E, şimdi bunlar yok. Ondan sonra bir gruba "hain", "Haşhaşi" bilmem ne diyorsunuz. Suçluluğu ispatlanmış mı? İspatlanmamış. Bunu niye söylüyorum? Siz bizi eleştiriyorsunuz ya, biz, ortada bariz "tape"ler var yani devletin resmî kayıtlarıyla olan "tape"leri dile getirmemize rağmen burada masumiyet karinesinden bahsediyorsunuz ama Başbakan televizyonları açtığı andan itibaren önüne ne gelirse konuşuyor, herkesi suçluyor. Yani böyle bir ortamda demokrasiden, adliyeden, yargıdan bahsetmek mümkün mü değerli arkadaşlar? Gelinen nokta, Türkiye'de demokrasi açısından gerçekten çok sıkıntılı bir konu.
Ben sizin yerinizde olsam "Ya, bu iddialarla ilgili ne var ne yok?" diye bir araştırırım. Ben sorumluluk gereği, ormancı olduğum için, biraz önce Ali Rıza Bey "Hukukçu olarak bunu kabul etmiyorum." dedi, ben de ormancı olarak kabul etmiyorum. Ama Paşaköy'le ilgili bir iddia var. Ben üşenmedim, İstanbul'a gittim yani acaba bu... 25 Aralıkta Başbakan çıktı dedi ki: "Ya, bize operasyon yapılıyor, dış güçlerin etkisi var." O iddialardan küçük bir tanesi de Paşaköy. Ben atladım, sorumlu milletvekilliği gereği, üç gün, o bölgede bütün her şey gizlenmiş, saklanmasına rağmen bütün bilgi ve belgelere ulaştım. Oradaki iddiaların tamamına yakını doğru ve gerçek. Burada da dile getirdim. O zaman, bu şunu gösteriyor, yani siz ne derseniz deyin, arkasında başka hesaplar olabilir ama sizin millete anlatacağınız şu: Hırsızlık var mı, yok mu? Rüşvet var mı, yok mu?
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Yok...
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Haram yenmiş mi yenmemiş mi? Eğer yemişseniz unutmayın, unutmayın değerli milletvekilleri, Allah'ın adaletinden kurtuluş yok. Bekir Bozdağ'ın, Recep Tayyip Erdoğan'ın adaletiyle kurtulabilirsiniz ama Allah'ın adaletinden kurtuluş yok. (MHP sıralarından alkışlar)