GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:62
Tarih:14.02.2014

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine huzurunuzdayım, tekrar yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Anlaşılan söz söylemenin bir anlamı olmuyor bu Mecliste. Çünkü, vicdanlar, akıl Cenab-ı Allah'ın bahşettiği şekilde değil başka türlü çalışıyor ama şu söyleyeceklerim belki sizin aklınızı başınıza toplamanıza imkân sağlayabilir: Şimdi, Anayasa Mahkemesi Türkiye'nin başına çok eski yıllardan beri bela olmuştur. 1960 darbesinden sonra oluşturulan 61 Anayasası ve ondan sonra oluşmuş olan Danıştay, Türkiye'de farklı odakları oluşturmak suretiyle millî iradenin gün ola ki 60 ihtilalinin arzu etmediği bir iktidar iş başına gelirse bu iki kurum, bu iki organ o iktidarı gemlesin, engellesin. Tabii ki ihtilal sert bir davranıştır, o sert davranışın ürünü olan bu iki yargı kurumu da Türkiye'yi ciddi sorunları yaşatabilecek bir hâle getirmiştir. Sonu 12 Mart darbesi veya muhtırası olmuştur ve arkasından da 12 Eylül darbesi gelmiştir. 12 Eylül darbesinin yaratmış olduğu Anayasa Mahkemesi de aynen bir önceki Anayasa Mahkemesi gibi Türkiye'ye ciddi sorunlar yaratmıştır. Sizin jargonunuz da ideolojik karar vermiştir, bu doğrudur, bizim jargonumuz da Anayasa Mahkemesi sıfatını bir kenara bırakarak yasama organını kontrol eden bir güç hâline gelmiştir -denetleyen değil, dikkat buyurun, kontrol eden- bu amaçla "367" gibi ucube bir karar verebilmiştir o Anayasa Mahkemesi. Bu sebeple "yorum kararı" diyerek, millî ve manevi değerleri ortadan kaldıran, türbanla ilgili yorum kararında millî vicdanı rahatsız eden bir karar verebilmiştir bu Anayasa Mahkemesi. Dahası, sizin hakkınızda, o dönemde -dikkat buyurun, iyi dinleyin bunu- Adalet ve Kalkınma Partisi aleyhine iptal kararı açıldığında, kapatma kararı davası açıldığında, o Anayasa Mahkemesi bugünkü Adalet ve Kalkınma Partisini kapatma kararı vermiş ve bunu para cezasına çevirmiştir Türkçe anlamıyla. Buna da Milliyetçi Hareket Partisi olarak ilk karşı çıkan biz olduk çünkü hukukun üstünlüğünde böyle bir karara gerek yoktu. Şimdi siz buradan aldınız, "ileri demokrasi" dediniz, Anayasa Mahkemesinin üzerindeki ceketi çıkardınız, şapkayı çıkardınız, yerine "AKP anayasa mahkemesi" anlamına gelecek bir mahkeme kurdunuz.

Bakın, o anayasa mahkemesi ne kararı verdi? O anayasa mahkemesi, eski Anayasa Mahkemesi kadar vahim, eski Anayasa Mahkemesi kadar siyasal, eski Anayasa Mahkemesi kadar ideolojik nitelikte karar verdi; ne kadar vahim. Anayasa Mahkemesi, yürürlükten kalkmış bir anayasa ile yeni yürürlüğe girmiş bir anayasanın maddelerini aynı anda, aynı kararla uygulayacak kadar vahşi bir karar vermiştir. Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin, Anayasa Mahkemesi, önündeki davada, eski, değiştirilmiş anayasa itibarı ile Cumhurbaşkanının görevinin yedi yıl olmasına rağmen ya "Yedi yıldır." diyecekti, ona göre karar verecekti veya bu madde değiştirildiği için "Dört artı dört yıldır." diyecek, buna göre karar verecekti. Fakat, öyle bir karar verdi ki "Cumhurbaşkanının görev süresi hem yedi yıldır hem de artı dört yıldır." İşte "yargının siyasallaşması" dediğimiz olay, bu kadar vahim, bu kadar garip sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. Dolasıyla, bu kanunun içerisinde getirilmiş olan, kanun teklifi içerisinde bulunan Anayasa Mahkemesiyle ilgili hüküm de Anayasa Mahkemesinin bu vahim durumunu yüce Mecliste bir kez daha tartışma imkânı sağlamıştır. Ben şimdiye kadar aklıselimin hakim olmadığı, şimdiye kadar Cenab-ı Allah'ın bahşettiği akıl, vicdan ve izanın parmaklara yansımadığını, Sayın İyimaya'nın ifadesiyle akılla donatılmayan parmakların demokrasiyi yok eden canavarlara dönüştüğünü bir kez daha sizlere hatırlatıyor, hepinize tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)