| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 14.02.2014 |
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan önce geçici maddeyle ilgili düşüncelerimi anlatmıştım Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına. Oylama sırasında karar yeter sayısı yoktu ve dışarıdan 100'den fazla sayın milletvekili geldiler, birbirlerine sordular "Ne veriyoruz, ne veriyoruz, neye oy vereceğiz?" diye ve oylarını istedikleri şekilde kullandılar, bu madde kabul edilmiş oldu. Ne oldu böyle olunca? Bu maddede bulunan, tasfiye edilecek, tırpanlanacak, Teftiş Kurulundaki müfettişler, HSYK'daki tetkik hâkimleri; çaycısından, odacısından kâtibine, müdürüne kadar, Genel Sekreterlikteki görevlilerin hepsinin görevine son verildi. Bundan haberdar mıydınız? Bunların içerisinde hepsi mi darbeci, bunların hepsi mi çete, bunların hepsi mi Haşhaşi? Bunların içinde hiç temiz Allah'ın kulu yok mu? Bir tanesi bile varsa kul hakkı yediniz. Ne için? Biat kültürü için. Ne için? Parti çıkarı için.
Değerli arkadaşlarım, hepimiz öbür dünyaya gideceğiz. Öbür dünyaya gittiğimizde Cenab-ı Zülcelal diyor ki: "Bir tek kul hakkıyla gelmeyin bana."
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Oraya nasıl geldiler onlar?
FARUK BAL (Devamla) - İşte, burada kul hakkıyla gidecek olanlar vebalini çekecektir öbür tarafta, günahını çekecektir öbür tarafta. Bu kadar dünyevi düşünmeyin, biraz insani olun, biraz vicdani olun. Ayıptır, günahtır!
Şimdi, bu kadar vahim bir kanun, demokratik bir ülkede görülmez. 28 Şubatta, ben, HSYK'nın Genel Sekreterliği görevini yapan Personel Genel Müdürüydüm, vallahi de bu kadar değildi 28 Şubat, billahi de bu kadar değildi. Bir Genel Müdür olarak ben, karşılarına çıkıp dikelebiliyordum, bugün sizin uğraştıklarınızın tamamını ben korumuştum, tamamını.
İHSAN ŞENER (Ordu) - Demek ki sizden palazlandılar.
FARUK BAL (Devamla) - Laf atma be kardeşim, laf atma yahu. Laf atmakla ne söylemiş oluyorsun Allah rızası için ya. İşin özüne gel.
BAŞKAN - Sayın Şener, lütfen...
Sayın milletvekilleri, lütfen ama...
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Bakanım, devam edin siz, devam edin.
FARUK BAL (Devamla) - Şimdi, siz, iki satır yazıyla, kul hakkına tecavüz edebilecek şekilde ihtilal döneminde yapılmamış bir gaddarlığı yapıyorsunuz. İhtilal döneminde görülmemiş bir vahşeti uyguluyorsunuz. Bu bir vahşettir. Bu niçin böyledir? Şunun için böyledir: Siz, on bir yıl boyunca haram sofrasında oturanlarla bir arada oldunuz ve Türkiye'de çok önemli bir sermayenin kontrolünü elde etmeye çalıştınız yani on bir yıl boyunca ekonomiyi yandaşlaştırdınız. Siz on bir yıl boyunca buna paralel olarak basını yandaşlaştırdınız. On bir yol boyunca buna paralel olarak devlet organlarını paylaştırdınız. Buna bir hukuk lazımdı, işte o hukuku oluşturmaya çalışırken 17 Aralık ortaya çıktı. 17 Aralıktaki "Kim bana 'Yolsuzluk yaptı.' diyebilir?", "Kim bana 'Hırsızlık yaptı.' diyebilir?", "Kim benim alıp verdiğim rüşvetle meşgul olup beni yargıda hesaba çekebilir?" içgüdüsüyle bu kadar vahşi davranıyorsunuz, bu kadar vahim bir iddiayla yüce Kurulun önüne geliyorsunuz. Ve maalesef gazi olan bu Mecliste, burada kan dökülmesine rağmen sizi doğruya getirebilecek, aklıselime ulaştırabilecek, sizi ahlaki, vicdani ve demokratik değerlere saygılı bir müzakere ortamına çekebilecek sebepleri bulamıyorum ve bunda da inanın biz de hiçbir kusur yok. Muhalefet görevini yerine getiriyor, en azından Milliyetçi Hareket Partisi size doğru yolu göstermeye çalışıyor. Aynen, bu belanın Türkiye'nin başına sarıldığı 2010 tarihli referandum öncesinde, anayasa değişikliğinde bu kürsüde söylenen lafların aynısını, bu defa, yine tekrar ediyorum. Bu sizin başınıza, bir yıl olmazsa iki yıl sonra, iki yıl olmazsa üç yıl sonra daha büyük belalar getirecek çünkü çözülebilecek bir sorunu çözülemeyecek yeni sorunlar hâline getiriyorsunuz. Allah sizi ıslah etsin demiştim, inşallah ıslah eder ama ıslah etmese de Cenab-ı Zülcelal bildiği gibi yapsın. (MHP sıralarından alkışlar)