| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 14.02.2014 |
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu görüştüğümüz kanun teklifi ve hemen bunun arkasından gelecek olan, demokratikleşme olarak sunulan ama içeriğinde demokratikleşmenin d'si olmayan bir kanun teklifi aslında -deminden de söyledim- 17 Aralık sürecinden sonra başlatılan soruşturmaların önünü kesmek, onların izini ortadan kaldırmak yani yargının yolunu sapıtmak için getirilen etki-tepki yasalardır. Konjonktürel olarak gelmiştir. Bunu geçmişte de çok gördük. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının temel özelliklerinden birisi, bu Hükûmetin başının yani Başbakanın hukuk devleti anlayışından tamamen kopmuş olmasıdır. Ve Sayın Başbakan konjonktürel ihtiyaçlarını karşılamak için Meclisi zorlayarak, Meclisi hukuk dışına da iterek, yasa yapma tekniklerini bir kenara ittirerek o konjontürel ihtiyaçlarını karşılayabilecek yasaları bu Meclisten çıkartıyor. Deminden Sayın Bakan dedi ki: "Biz hukuk dışına hiç çıkmadık." Aslında, Sayın Bakan, siz, hukuk dışına çıkartıyorsunuz, o hukuk dışına çıkarttığınız insanlara arkasından yasa yapıyorsunuz. Bizim bir belediye başkanı adayımız var, geçen gün onunla beraber bir toplantıya katıldım. "Ben yaparım arkadaş." diyor. "Ben yaparım, ben yasa masa dinlemem. Ben yaparım, yasa arkadan gelsin." diyor. Sizinki de o hesap. Yapıyorsunuz, yasa arkadan geliyor. Siz, bu ülkede, bu ülkenin Adalet Bakanı olarak şunu bana söyleyebilir misiniz: Hangi hukuk devletinde yargının verdiği kararları uygulamayan kolluk gücü vardır? Böyle bir şey olabilir mi? Siz, orada soruşturma süresini geciktirmek için -bu işleri yapana kadar- dediniz ki kolluk kuvvetlerine: "Aman yargının emrini yerine getirmeyin." Aslında biz bunu Hakan Fidan olayında da gördük. Hakan Fidan'ı dört beş gün sakladınız, burada kanun çıktı. İfade vermeye gitmedi Hakan Fidan. Şimdi, eğer bu devleti yönetenler hukuk kurallarıyla bağlı değilse o ülke hukuk devleti değildir. Sadece, hukuk devleti gariban vatandaşa tahakküm kuran devlet değildir. Bu ülkenin, bu Parlamentonun koyduğu kurallara öncelikle bu devleti yönetenler oymak zorundadır. Sayın Başbakan "Yasama organı da biziz, yürütme de biziz." diyor. Ve Sayın Başbakan diyor ki: "Bu kuvvetler ayrılığı bizim önümüzde engeldir." Arkadaşlar, belki hukukçu olmayan arkadaşlarımız kuvvetler ayrılığının etkisini, önemini çok önemli saymayabilirler. Kuvvetler ayrılığı aslında hukuk devletinin üstüne oturduğu sistemdir. Hukuk devletiyse bizim demokrasinin özüdür. Eğer siz demokrasinin özü olan hukuk devletini, hukuk devletinin temeli olan kuvvetler ayrılığını kırarsanız ve yasama, yürütmeyi yargıyı tahakküm altına almak için kullanırsanız orada demokrasiyi mahvedersiniz. Bu konjonktürel düzenlemeler bir gün olur size vurur. Bakın, kendi anayasanızı yaptınız ama şimdi Başbakan diyor ki: "Bu doğru değilmiş, yanılmışız. Bunlara bağımsızlık da fazlaymış." Ama "Yargı bağımsız." diyordu. Elbette ki yargı Türkiye'de hep sorunlu olmuştur ama sorunları da çözmeye hiçbir siyasi iktidar yanaşmamıştır.
Değerli milletvekilleri, bir de takıldığım bir mesele var, onu paylaşmak istiyorum: Sayın Başbakan diyor ki: "Herkes için..." Mesela savcıyı diyor, "Savcı, sen kimlere hizmet ediyorsun, çık açıkla. Açıklamazsan ben açıklayacağım." diyor. Ama açıklamıyor. Başbakan açıklamalıdır. Savcının kime hizmet ettiğini, o insanların kimler olduğunu, o paralel yapının ne yaptığını, kimlere hizmet ettiğini bu devleti yöneten Başbakan -elindeki bilgileri- halka açıklamalıdır. Biz de bilelim kimlere hizmet ettiğini.
Değerli arkadaşlarım, soyut suçlamalarla, genel suçlamalarla ülkeyi yönetmek mümkün değildir. Demokrasi içerisinde kalmak herkesin görevidir. Hukuk herkes için geçerlidir. Benim iki senedir söylediğim bu kürsüde bu laf: Hukuk ayaklar altına alınmıştır, hukuk çiğnenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Bunu çiğnemeye hiç kimsenin hakkı yoktur, yetkisi de yoktur.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)