| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 14.02.2014 |
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önerge üzerinde söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, Silifke'nin Atayurt beldesinde Gazi Çiftliği'nde bir aile sobadaki kömürden zehirlenerek ölmüş. Ben hepsine Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Cengiz Dölek, eşi Fatma Dölek ve oğlu İbrahim Dölek Allah'ın rahmetine kavuşmuşlar. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifi ve daha dün gece yarısında Adalet Komisyonunda görüştüğümüz ve kamuoyuna demokratikleşme olarak sunulan kanun teklifinin aslında hangi ihtiyaçtan dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne geldiğini görmemiz gerekiyor.
Şimdi, bu iktidarın daha iki yıl geçmeden, bir yıl geçmeden yasaları değiştirdiğini biliyoruz. Kendi yaptığı yasalardan vazgeçiyor, kendi kurduğu düzenden başka bir düzene geçiyor ama kendi yaptığı Anayasa'yı da iki yıl sonunda -değiştirdiği maddeleri- beğenmemeye başladı. 12 Eylül 2010 Anayasa referandumu sırasında Türkiye'nin dört bir yanına geçerek bu yaptıkları Anayasa'nın ne kadar güzel olduğunu, ileri demokrasinin anayasası olduğunu söylediler. Anayasa'nın 159'uncu maddesiyle de Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunda düzenleme yaptılar ve bunun ileri demokratik bir düzenin, Hâkim ve Savcılar Kurulunun yapısını oluşturduğunu söylediler. Bir de Anayasa Mahkemesinin yapısını şekillendirdiler. O şekillendirdikleri HSYK'nın yapısıyla Yargıtayda ve Danıştayda istediği hâkimleri blok olarak atadılar.
Şimdi, değerli milletvekilleri, o zaman Sayın Başbakan ya da Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin yetkilileri, o HSYK'ya ve o HSYK'nın atadığı hâkim ve savcılara "Benim hâkimim, benim savcım." diyordu. Şimdi, neden bu yasa geldi? Sayın Başbakan 17 Aralık ve 25 Aralık günü Türkiye'yi sarsan yolsuzluk, rüşvet soruşturması nedeniyle kendisinin haksızlığa uğradığını söyleyerek bunu da bu hâkim ve savcıların yaptığını söyledi ve o soruşturmanın önüne geçebilmek için önce, bir an önce o soruşturma başlatan hâkim ve savcıların alınması gerekiyordu ya da başka yerlere gönderilmesi gerekiyordu, etkisiz kılınması gerekiyordu. Bunu önlemek için önce HSYK'da bir zorlama falan oldu, her nedense orada siyasi iktidarın dediği olmadı ve siyasi iktidar, onun cemaate mensup, onların sempatizanları olduğunu düşündü ve bu yasayı getirdi. Bu yasayla hedeflenen amaç oradaki hâkim ve savcıları görevden almaktı hâlbuki. Bunu sağladınız Sayın Bakan -nasıl sağladıysanız- sizi kutluyorum, sağladınız. Şimdi, bu yasanın aslında göreceği bir işlem kalmadı. Şimdi, daha da korkuyor musunuz, onun için daha sağlama mı almak istiyorsunuz? Alamazsınız Sayın Bakan. Bakın, siz geçmişte de çok almaya çalıştınız, olmadı. Şimdi, yukarıda da bir teklif var, demokratikleşme adı altında. Onunla, soruşturma, dinleme, izleme, kontrol altına alınmaya çalışılıyor, onunla da o yapılıyor. Nasıl bir demokratikleşme paketiyse! Bundan vazgeçmek lazım. Arkadaşlar, bundan vazgeçmek lazım. Eğer iktidar bu yolsuzluk, hırsızlık laflarını duymak istemiyorsa yapacağı bir tek şey var: Oraya bırakacak, Başbakanın söylediği gibi, savcıları bırakacak, hâkimleri bırakacak, onlar işine bakacaklar, Başbakan söylüyor; şu adı karışan bakanlarla ilgili fezlekeler de bir an önce buraya gelecek, Adalet ve Kalkınma Partisinin 55 milletvekili onlarla ilgili soruşturma önergesi verecekler; aklanırlar ve siz de bu lafları duymaktan kurtulursunuz. Öyle meydanlara çıkarak "Benim verilmeyecek bir hesabım yoktur." diyerek bunun üstünü örtmek mümkün değildir. Bu yolsuzluk artık böyle laflarla değil, gerçekten gereği gibi yapılırsa örtülür.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)