| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 14.02.2014 |
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Beni iyi tanır ama unutmuş herhâlde Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 35'inci maddesinde verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bir hadisle başlamak istiyorum: Peygamber Efendimiz bir gün sahabeyle sohbet ederken diyor ki: "Zalimlere, zulmedenlere yardımcı olun." Sahabe diyor ki: "Ya Rasulallah, nasıl olacak bu iş?" Diyor ki: "Onları bulundukları göreve veya yetkili yerlere, makamlara getirmeyin ki daha fazla zulmetmesine müsaade etmeyin ve daha fazla günaha girmesin." Şimdi, ne derseniz fark etmez, yani biz görevimizi yapacağız. Ne görevini yapacağız? Biz bu kanunun birtakım hırsızlıkların ve yolsuzlukların üzerini kapatmak için getirildiğine inanıyoruz ve bununla ilgili de İç Tüzük'ün bize verdiği bütün hakları kullanacağız. Niye kullanacağız? Çünkü o Toroslar'da, Toroslar'ın eteğindeki fakir fukaranın hakkına sahip çıktığımız için kullanacağız. O, size anasının ak sütü gibi oy vermiş Ayşe teyzenin bile hakkını korumak için bu süreyi kullanacağız. O, kızını evlendirmek, oğlunun istikbalini sağlamak için anasının ak sütü gibi helal kazancının birileri tarafından peşkeş çekilmesini önlemek için bu süreyi kullanacağız. Biz buna böyle inanıyoruz.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) - Kullan, kullan.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Kullanacağız, hiç rahatsız olmayın.
Şimdi, şunu söylüyorum, hepiniz biliyorsunuz, rüşvet alan da, veren de lanetlenmiştir, aracılık eden de lanetlenmiştir ve cehennemliktir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, eğer -gerçekten fakir fukaranın- şu iddiaların yüzde 1'i bile doğruysa ve biz buna destek veriyorsak Allah hepimizi esirgesin, onu söyleyeyim.
Şimdi, sayın milletvekilleri, bu hırsızlık ve yolsuzlukla ilgili birtakım iddialar gündeme gelince, "millî iradeye küresel darbe" dedi. Şimdi, Beşir Atalay burada. Ya, Allah aşkına çıksın açıklasın. Bu, Sayın Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay Bey veya diğer bakanlar veya Hükûmet, kim açıklarsa açıklasın. Bu küresel irade, küresel darbe yapan dış güç kimdir? Bu dış gücün maşası kimdir?
OKTAY VURAL (İzmir) - Bakanlar!
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) - Bilmiyor musun, yazıklar olsun sana!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Mehmet Bey, o lafı yakıştıramadım. O lafı geriye al. Seninle hukukumuz var. Kimse terbiye sınırını aşmasın. Sabahın köründe "yazıklar olsun" ifadesini doğru bulmuyorum.
Evet, şimdi, biraz önce Mustafa Elitaş diyordu Grup Başkan Vekiliniz, "maşasınız" diyordu. Kim on iki yıldır maşalık yapıyordu? Sayın Başbakan Yardımcısı mı yapıyordu?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - "Tuzluk" dediler, "tuzluk" dediler size be!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bakanlar mı yapıyordu, milletvekilleri mi yapıyordu? Kimdi bu maşa on iki yıldır? O cemaatle kol kola giderken, o askerleri içeriye tıkarken, "Askerî vesayeti kaldırdık." derken, bu beyanatları verirken o maşa kimdi? Kimdi o paralel devletin maşaları? O cemaatin maşaları kimlerdi?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tuzluk, tuzluk!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - O Türkçe olimpiyatlarına katılıp da "Siz yaşatmak için varsınız." diyenler ben miydim, siz miydiniz? Hepiniz sıralara giriyordunuz, beni konuşturmayın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) - Hâlen sıradasınız, sırada.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tuzluk onlar tuzluk!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi burada şunu istiyorum: Bakın, doğruyu söyleyeceksiniz. Kimse millî irade, gelin. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak millî devlete yapılacak her iradenin karışışında duracağız. Ama bu milleti kandıramazsınız, kandıramayacaksınız.
HACI FİLİZ (Çankırı) - Aynen, biz de öyle.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - "Hırsızlıkları, yolsuzlukları savunacağız." diye, "Hırsızlık, yolsuzlukların üstünü kapatacağız." diye "Efendim, millî iradeye darbe var." diye bu milleti kandıramayacaksınız, kandıramazsınız.
Şimdi, nasıl izah edeceksiniz? Adaletten, doğruluktan bahsediyorsunuz. Bir taneniz bana izah etsin ya. Bir Başbakan Fas'tan kalkıyor, bir televizyonu arıyor. Milliyetçi Hareket Partisini sağduyuya davet ediyor Genel Başkanımız. Hepiniz biliyorsunuz Gezi Parkı'ndan. Ona tahammül edemeyen bir Başbakan Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanının konuşmasına tahammül edemeyen, bir Genel Başkanın, Başbakanın Türkiye'de geldiği durumu, demokrasiyi hiç düşünmüyor musunuz? Bu demokrasiyle nereye gidebileceğimizi düşünüyorsunuz? Böyle bir mantık var mı değerli arkadaşlar? Yani, bunları görmeyeceğiz...
Şimdi ben size söylüyorum, bakın, 28 Şubat sürecini şöyle bir hafızanızda canlandırınız Allah'ınızı severseniz ya. Mumla arattırıyorsunuz o 28 Şubatı. 28 Şubatta generallerin veya aktörlerin medya andıçları vardı, bugün de Başbakanın medyası var. Tek basmasıyla aynı anda, aynı yerden bütün gazeteler manşetler atıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bunlar hoşunuza gidebilir ama bunlar da bitecek, hiç şüpheniz olmasın. Allah'ın adaletinden kurtuluş yok, bunu unutmayacağız.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Amin.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Buna "amin" diyorsanız mesele yok.
OKTAY VURAL (İzmir) - Karar yeter sayısı...
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Allah'ın adaletinden kurtuluş yok.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bekir Bozdağ'ın adaletiyle birileri kurtulabilir veya Hükûmetin adaletiyle birileri kurtulabilir ama Allah'ın adaletinden kurtuluş yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ondan hiç şüphe yok, kimsenin şüphesi yok.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Zulmedenler bunun bedelini ödeyecek.