| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 14.02.2014 |
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir defa daha huzurunuzdayım. Yüce heyeti tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bundan önceki maddede yaptığım konuşmada benzer mi benzemez mi bilmem ama Yugoslavya'daki hâkimlerle ilgili durumu Türkiye'ye örnek olsun diye değil, örnek alınmasın diye anlatmıştım.
Şimdi başka örneklerden bahsedeceğim size. Bu kanun teklifiyle şöyle garip bir iş yapılıyor: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 20 tane seçilmiş üyesi dışındaki hâkim sınıfından tüm çalışanları, Teftiş Kurulu Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları, müfettişlerin tamamı, tetkik hâkimlerinin tamamı ve idari personel olarak görev yapan insanların tamamı, memurların tamamı, Genel Sekreter, Genel Sekreter yardımcılarının tamamının bu kanun yürürlüğe girdiği anda görevi sona erdiriliyor. Bu, Yugoslavya'da yapılmış olan tasfiyeden daha fazla bir ağır hükümdür.
İki; bundan önceki bölümde görüştüğümüz Türkiye Adalet Akademisinin Başkanı, Genel Kurul üyeleri, Eğitim Dairesi ve bütün organları, çalışanları, çaycısına kadar tamamının görevine son veriliyor. Bu ikisinin yerine, değerli milletvekilleri, Adalet Bakanının tek başına, doğrudan yetkili olduğu, iradesini ortaya koyarak tasarruf ile yapabileceği bir yapı getiriyor veya Adalet Bakanı yeniden teşekkül edecek HSYK ve Adalet Akademisinde en etkili güç hâline getiriliyor.
Değerli arkadaşlarım, Yugoslavya örneğinde bu da yok ama bir yerde var, Suriye'de var. Değerli arkadaşlarım, Suriye'yle benzeşen durumu da şuradan kaynaklanıyor: Suriye bir istihbarat devletidir, istihbarat devletlerinin temel özelliği istihbarat bilgisi toplayan birimlere operasyon görevi verilmez. İstihbarat görevi yapan organlar eğer operasyon yapıyor ise o takdirde o devlet bir demokratik devlet olmaz, istihbarat devleti olur.
Şimdi, Türkiye'de de, istihbarat örgütüne bilgi toplama dışında, bilgiyi değerlendirme dışında, bilgiyi farklı birimlerden alınacak bilgilerle birlikte, istihbaratla birlikte karşılaştırma dışında operasyon yetkisi verilmiştir. Bu operasyon KCK ile örtüştürülerek yapılmıştır. Bu operasyon Suriye'ye ilişkin politikalarda yapılmıştır. Bu operasyon o kadar ileri gitmiştir ki devletin maruz kaldığı ülke ve millet bütünlüğü itibarıyla tehdit altında bulunduğu PKK uluslararası destekli terör örgütüne karşı oturup masada pazarlık yapma yetkisine kadar ulaştırılmıştır. İşte, bu, istihbarat devletidir. İstihbarat devletinin ne hâle geldiğini hepimiz gördük. İstihbarat devletinde hukuk olmaz. İstihbaratı yapılan tek adama yönelik kamu hizmeti sunulmaya çalışılır. Bunun adı da zorbalıktır, diktalıktır.
Değerli arkadaşlarım, bu ikisini birbiriyle örtüştürdüğümüz takdirde Türkiye'nin önünde çok ciddi bir sorun vardır. Bu sorunun çıbanbaşı adalettir. Çıbanbaşı adaleti eğer biz demokratik değerlere uygun bir şekilde toplumsal mutabakatı sağlamak üzere, siyasi mutabakat ile çözemez isek Türkiye'nin geleceğinde çok karanlık günler olacaktır. Bu karanlık günlerin vebali de sizlerin sorumluluğu üzerinde olacaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)