GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:62
Tarih:14.02.2014

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddeden önce görüştüğümüz madde üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi bir önerge verdi. Bu önergeyle, milimetrik bir şekilde, HSYK içerisindeki 1. Dairenin kurtarılmış bir bölge hâline getirilebilmesi, 2. Dairenin kurtarılmış bir bölge hâline getirilebilmesi ve 3. Daireye de bu dairelerden beğenilmeyen üyelerin gönderilmesine ilişkin madde düzeltildi, eski hâline iade edildi. İşte temel sorun da burada. Parlamenter demokrasinin en kötü uygulamasının yapıldığı, Adalet ve Kalkınma Partisi çoğunluğunun ortaya koyduğu temel sorun burada ve parlamenter demokrasinin muhalefet anlayışının yaratmış olduğu temel demokratik sorun da burada.

Değerli milletvekilleri, üç tane muhalefet şekli vardır, üç tane muhalefet şekli. Bir: Parlamenter demokraside iktidar çoğunluğunu yaratan partinin kendi içerisinde, kendi bakanlarının, kendi hükümetlerinin durumları hakkında, gidişatları hakkında parti içerisinde, grup toplantılarında yapacakları muhalefettir. Bu muhalefet şekli Adalet ve Kalkınma Partisinde işlememektedir çünkü biat kültürü vardır. İşte bu biat kültürü ve parti içi muhalefetin işlemiyor olması Türkiye'yi bu noktaya getirmiştir.

İkinci muhalefet şekliyse, diğer partilerin, Mecliste bulunan diğer siyasi partilerin uyarılarına kulak tıkama işidir. Adalet ve Kalkınma Partisinin biraz önceki önerisiyle değiştirilen maddenin gerek Adalet Komisyonunda gerek müzakere olmamasına rağmen Anayasa Komisyonunda muhalefet tarafından, en azından Milliyetçi Hareket Partisi tarafından eleştirisi yapılmıştır. Muhalefetin uyarısına ve uyarıcı nitelikteki görüşlerine Adalet ve Kalkınma Partisi kulaklarını tıkamıştır, Türkiye'yi bu hâle getirmiştir.

Peki bu önerge niye verilmiştir, niye değiştirilmiştir?

OKTAY VURAL (İzmir) - AB talimat verdi!

FARUK BAL (Devamla) - Niye olduğunu anlamamız için üçüncü muhalefetin nereden geldiğine bakmamız lazım. Üçüncü muhalefet ise yurt dışındaki birtakım kurum, kuruluşların yapmış olduğu uyarılardır. Bu kanun teklifi Meclis gündemine geldikten sonra Sayın Başbakan apar topar Avrupa Birliğine gitti. Avrupa Birliğinde, yüzüne karşı, yargının siyasallaştırıldığı, Türkiye'de basın özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı, yargıya güvenin ortadan kalktığı açık ve net bir şekilde anlatıldı ve bir başka şey daha, bizzat, ben şahsım olarak bizzat duydum, gördüm, şahit oldum o seyahate iştirak eden sayın milletvekilleriyle birlikte. Türkiye'nin Avrupa'da çıkarlarına ve politikalarına en çok müzahir olan ülkelerden birisi İtalya'dır. İtalya Cumhurbaşkanı, görüştükleri konu bir ekonomik ve sosyal konu olmasına rağmen, Sayın Gül'ün yüzüne karşı, Türkiye'de yargı bağımsızlığının gidişatı hakkında endişeleri olduğunu açık ve net bir şekilde ifade etmiştir.

İşte, Türkiye'de kendi partisi içerisinde muhalefet etkisiz, diğer siyasi partilerin uyarılarına karşı kulakları tıkalı olan Adalet ve Kalkınma Partisinin dışarıdan aldığı uyarılara uymasının sonucu olarak yargının geldiği hâl bu vaziyettedir.

Aziz milletvekilleri, hepimiz bu ülkede bir gemi içerisindeyiz. Her şeyden feragat edebiliriz, her yokluğa dayanabiliriz ama kâinatın üzerinde oturmuş olduğu adalet duygusundan hiç kimsenin feragat etmesi ve adaletsizliğe tahammül etmesi mümkün değildir. Bu soruna bir çözüm bulunması lazım. Bu soruna çözüm Adalet ve Kalkınma Partisinin Anayasa'ya, evrensel demokrasiye, evrensel değerlere ve parlamenter demokrasinin özüne ve sözüne aykırı olan bu teklif değildir. Çare, uzlaşma ortamı içerisinde yargıyı tarafsız, bağımsız ve hâkim teminatına kavuşturacak bir şekilde bulunması gerekiyor diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)