GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:62
Tarih:14.02.2014

MHP GRUBU ADINA FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini paylaşmak üzere huzurunuzdayım. Yüce heyeti bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Geldiğimiz noktada yargının hâli perperişan ve yargı kan revan içerisinde. Bunun birinci sebebi, birinci müsebbibi Adalet ve Kalkınma Partisinin ta kendisi. 2010 yılında "Yargıyı kastlardan kurtaracağız, demokrasiyi getireceğiz, hâkimler kendi yönetim organlarını kendileri seçecek, ideolojik karar veren HSYK'dan kurtulacağız." söylemi ile bir Anayasa değişikliği yapıldı. Bu Anayasa değişikliği içerisinde 2 tane tehlikeli madde vardı, bu 2 tehlikeli maddenin 2'si de yargıyla ilgiliydi. Anayasa değişikliğinin içerisindeki diğer maddeler, aldatma ve kandırma konusunda ustalaşmış olan Adalet ve Kalkınma Partisinin toplumun bazı kesimlerine pozitif ayrımcılık yapılacağı vaadi, kandırmacası ile bu iki zehirli madde hap hâline getirilmiş, millete yutturulmuştur. Nasıl yutturulmuştur? Milletimizin kadına saygısı suistimal edilerek, kadına saygı suistimal edilerek yutturulmuştur. Milletimizin çocuğa sevgisi suistimal edilerek yutturulmuştur. Milletimizin, şehide ve şehit yakınlarına olan şefkat duygusu suistimal edilmiştir; engelliye olan merhamet duygusu suistimal edilmiştir. Yetmemiştir, Türk milletinin darbeye, muhtıraya karşı nefreti, 12 Eylüle karşı nefreti, Ülkücü Mustafa'nın darağacına giderken yazmış olduğu mektubun bir cümlesi, gözyaşlarıyla Başbakan tarafından okunarak suistimal edilmiştir. Neticede aldatma ve kandırma sonucu gelinen bu noktada bugünkü HSYK'nın ortaya çıkmasının sebebi Adalet ve Kalkınma Partisinin kendisi olmuştur. O zaman Milliyetçi Hareket Partisinin ikazlarına, uyarılarına kulak tıkayanlar bugün oluşmuş olan yapıdan en çok şikâyet edenlerdir. Niçin şikâyet ediliyor? Mesele burada. 16 Aralıkta niçin şikâyet yoktu, geçen ay niçin şikâyet yoktu, geçen yıl niçin şikâyet yoktu, ondan önceki yıl niçin şikâyet yoktu? Şikâyet ediliyor çünkü yargının operasyonları neticesinde zülfüyâre dokunan noktalara ulaşılmıştır. 17 Aralıkta milletin gözünün önüne fotoğraflarla, görüntülerle, tape kayıtlarıyla serilmiştir. Bir kirlilik vardır; bu kirlilik, Adalet ve Kalkınma Partisinin on iki yıllık iktidarı boyunca oluşturmuş olduğu haram sofrasından nemalanan iş adamlarının, haram sofrasını kuranların ve onlara kamu kaynaklarını peşkeş çekenlerin ortaya çıkarmış olduğu yolsuzluktur. Bu yolsuzluk çarkını döndürmek üzere Bakanlar Kurulunda görev almış kişilerin çocuklarının yatak odalarında çıkan kasalar içerisinde 1 tane değil, 2 tane değil, 3 tane değil, 7 tane kasa içerisinde çıkan milyon dolarla ortaya çıkmıştır. Ayakkabı kutularının içerisindeki milyon dolarlar saçılmıştır. Bir bakanın kol saatinin 700 milyar lira olması o bakanın şahsiyetine ve o bakanın siyasi kariyerine ne katacaktır ki 700 milyarlık bir kol saatine o şahsiyetini, o haysiyetini bir kenara bırakabilmiş hâle gelmiştir.

İşte, bunlar ortaya çıkıp Adalet ve Kalkınma Partisinde ve Hükûmette büyük bir korku ve telaş ortaya çıkmıştır. Bu korku ve telaş yanlışlar yaptırmıştır, hatalar yaptırmıştır. Bunlardan bir tanesi, İstanbul emniyetinden başlamak üzere 17 ayrı ilde 7 bine yakın emniyet müdürünün, emniyet müdür yardımcısının, şube müdürlerinin görev yerleri değiştirilmiştir. Niçin 17 tane? Çünkü, İstanbul dışında 16 yerde de bu pisliklerin, soygunun, hırsızlığın, yolsuzluğun izlerinin olduğunu, bilgilerinin olduğunu ya İçişleri Bakanı biliyordu veya sonradan soruşturma dosyalarından öğrenildi...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bekir de biliyor, Bekir; örtbas ediliyor.

FARUK BAL (Devamla) - ...ya İçişleri Bakanı biliyordu ya sonradan fezleke dosyalarının içinden öğrenilmiştir. O zaman Adli Kolluk Yönetmeliği değiştirilerek bunun üstü kapatılmak, üstüne bir çul serilmek istenmiştir; başarılamamıştır. Devamında yolsuzluğu soruşturmakla görevli hâkim ve savcılar önce soruşturmadan el çektirilmiş, dosyaları elinden alınmış, yetmemiş, Sayın Adalet Bakanının HSYK'yı bir saatlik ziyaretinden sonra, bu soruşturmalarda görevli olan hâkimlerden, savcılardan 20'si görevden alınmış ilk kararnameyle, arkasından 90 küsur hâkim, savcıyı kapsayan 2'nci bir kararname çıkmış ve devam etmiş, 3'üncü bir kararnameyle de 100 küsur hâkim, savcı yerinden edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, emniyet müdürlüğünde yapılan karşı operasyonla, yolsuzlukları ortaya çıkaran polislerin tasfiyesiyle, bu operasyonları yöneten savcıların ve hâkimlerin görevlerinden alınmasıyla bu işin bitmeyeceği belli. O zaman ne yapmak lazım? O zaman, işte bu kanunu getirerek HSYK'nın kapısına kilidi vurmak yani bağımsız, tarafsız yargının kapısına kilit vurmak, onun yerine Adalet ve Kalkınma Partisinin emrine amade bir HSYK kurmak gerekmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisinin korku ve telaşla gelmiş olduğu nokta budur.

Değerli arkadaşlarım, bu değişikliklerden sonra ne olacağını bir önceki olaylardan görüyoruz. Bildiğiniz üzere, asrın merhamet soygunculuğu olarak bilinen Deniz Feneri davasında benzer işler yapıldı. Bu soruşturmayı ortaya çıkaran ve bihakkın hukukun gereğini yerine getiren savcılar işten el çektirildi, yetmedi, merhamet soyguncusu olan kişilerle ilgili davalar yumuşamaya, sulandırılmaya alındı ama onun yerine bu soruşturmayı ortaya çıkaran 3 tane savcı yargılandı, davaları görüldü, Allah'a şükür beraat ettiler, AKP yargısının veya AKP'nin yargıya olan baskısına, müdahalesine rağmen beraat ettiler ama asrın merhamet soygunculuğunu yapanların davaları hâlâ devam etmekte. Asrın merhamet soyguncuları da AKP'nin ilişkili kuruluşlarında haysiyetleriyle, şerefleriyle, kendisine yakışan şekilde arzı endam etmektedirler.

Bu size yakışmıyor değerli arkadaşlarım. Sizler, tek kişiliklerinizi kastediyorum. Elbette ki bir milletvekili olarak belirli bir partinin mensubu olacağız ama hepinizin bir adalet duygusu var, hepinizin hak, hukuk anlayışı var. Haksızlığı korumak zorunda değilsiniz, yolsuzluğu savunmak zorunda değilsiniz. Hakkın gereği neyse onun yerine getirilebileceği yer işte burasıdır.

Dolayısıyla bundan sonra ayakkabı kutularında çıkan paralarla ilgili, yatak odalarında çıkan paralarla ilgili, bakan kollarında gezen saatlerle ilgili ve daha niceleriyle ilgili davalar ne olacaktır? Emniyetin bu alanla ilgili soruşturmacılarını tasfiye ettiniz, yerine mutemet adamlarını gönderdiniz. Savcıları tasfiye ettiniz, yerine mutemet savcıları gönderdiniz. Hâkimleri tasfiye ettiniz, mutemet hâkimleri gönderdiniz. Bu kanunla da onlara yeterli, gerekli güvenceleri sağlıyorsunuz, HSYK'yı elinize alıyorsunuz, disiplin soruşturması, kovuşturması işlerine bakanın en etkili güç olduğu bir sistemi getiriyorsunuz. Ondan sonra ne olacak? Ondan sonra bu davalar da aynen Deniz Feneri davası gibi olacak.

İşte, bugün son dakika haberleriyle ortaya çıktığı veçhile 4,5 milyon doları ayakkabı kutusunda saklayan Halkbank Genel Müdürü tahliye edildi. Onunla birlikte -rakam İnternet sayfalarında geziyor, 7-8 diyen var- 7-8 tane yolsuzluğa bulaşmış olan kişi daha tahliye edildi. Haftaya bakan çocukları da tahliye edilir. Haftaya İzmir'deki "Ankara böyle istiyor. Soruşturma yapmayacaksınız. Savcıya 'Yapıyoruz efendim.' deyip yapmayacaksınız. Ekipleri çıkarmayacaksınız, gözaltına almayacaksınız." diyenlerin haklarındaki soruşturmalar da buna benzeyecektir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)