| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 14.02.2014 |
HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum.
Biraz evvel hatibin buradan çıktığında, buraya çıkıp konuştuklarına gerçekten gidip bakmasını tavsiye ederim. Geçmiş dönemlerde bu ülkede yaşayan insanlarla ilgili ne kadar güzel şeyler söylüyordunuz, şimdi söylediklerinizin hiçbirini halkın anlamaması... O söylediklerinizi anlaması mümkün değil. Sadece hamasi nutuklar atıyorsunuz. Gelirken neyle geldiniz? "3Y" ile geldiniz. Yani 2002 yılında "3Y" meşhurdu. Biz belki onu yanlış anladık ama bugünlerde o "Y, Y, Y"nin ne olduğunu yeni anlamaya başladık. Yoksulluk, yolsuzluk, yasakları kaldırmayla ilgili bir talebiniz vardı ve halka bunu anlattınız, halkı ikna ettiniz ve sandıklardan çıkarak geldiniz. Peki, nasıl gelişti? Net gidelim, somut bir şeyler söyleyelim ki bizi dinleyen yurttaşlarımızın kafası karışmasın. 2002'de neyi, nerede aldınız, 2013 sonu itibarıyla ne oldu? Yani, Türkiye'de yaşayan 76 milyon insanın durumunu analiz edebilir isek ancak o teşhise göre tedaviyi sunabiliriz.
Gidelim şöyle başlıklarıyla: Çok yalvardık 2002, 2003, 2004 yıllarında bu Parlamentoda milletvekilliği yapar iken. Abdüllatif Şener bankalardan sorumlu devlet bakanıydı. "Yapmayın, yazık etmeyin bu ülkenin insanlarına. Ülkemde daha kredi kartı kullanımıyla ilgili belirli kültür, gelenek gelişmedi; sokaklarda, çarşıda, pazarda, iş yerlerinde kredi kartı satışlarını yaptırmayın, bunlarla ilgili yedi yıl sonra acısı çıkacak." dediğimizde gülüp geçilmişti. Balayı bitti. Nerede aldınız? Türkiye'de 76 milyon kredi kartı kullanıcısının 5 milyar borcu vardı 2002'de AKP iktidara geldiğinde. Nereye çıkardınız? 82 milyara çıkardınız. Yani 5 milyar borcu olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını -sizin sayenizde- bankaların önünü açarak, hani bugün şikâyet ettiğiniz, "faiz lobileri" dediğiniz kesimin önünü açarak bu ülkenin 76 milyonunu 82 milyar borca soktunuz. Peki, bugün tespitlerde 82 milyarlık borca giren bu vatandaş ödemelerini yapabiliyor mu, bir bakalım.
İcralık kredi kartı borçlusu 2002 yılında yani siz ülkeyi yönetmeye talip olduğunuz dönemde 48 bin kişi varmış. Bugün getirdiğiniz noktada icra dairelerinin kapılarında 3 milyon kredi kartı borçlusunun dosyası var.
Peki, çiftçiler sizin döneminizde ne olmuş? Yani, kredi kartıyla ilgili ülkedeki insanları, izlediğiniz yanlış politikalar sonucunda... Yani bu ülkede 24 milyar, eski paraya göre 24 katrilyon 2013'te bankaların kârı. Hani "faiz lobisi" dediğiniz, aslında ortak çalıştığınız yere, bankaya kredi kartları borcundan dolayı bu ülkenin insanı borçlanmış. Bankaların kârı 24 katrilyona ulaşmış.
Çiftçilerle ilgili ne yapmışsınız? Çiftçilerin, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde 5 milyar borcu varmış, eski parayla 5 katrilyon. Öylesine hızlı, öylesine güzel algı yerleştirmişsiniz ki eskiden 10 dönüm yeri olan çiftçi arkadaşımız Alaşehir'de, Salihli'de, Turgutlu'da, Saruhanlı'da, Manisa'nın verimli topraklarında 10 dönüm karşılığında 10 bin lira Ziraat Bankasından kredi alır iken şimdi özel sektöre yönlendirip 100 bin lira kredi almasını sağlamışsınız. 10 dönüm yerin zaten değeri 100 bin lira. Artık o çiftçinin elinde 10 dönümlük bir yer kalmadı, 100 bin liralık borcu var. 5 milyar borçla aldığınız çiftçinin borcunu 40 milyara çıkarmışsınız. Refaha bakın, güzelliğe bakın; herkes refah içerisinde.(!)
Peki, borçlu çiftçi sayısı ne kadarmış? Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 yılında Türkiye'de iktidara geldiğinde 1,5 milyon çiftçimiz borçluymuş. 1,5 milyon çiftçi borçla, borçlu olmasıyla üretim yapıyormuş. Nereye getirmişsiniz sayıyı? Rekorlarınız haddinden fazla ama halkı borçlandırmada. 1,5 milyon borcu olan çiftçi Türkiye'de 13 milyon kişiye çıkmış. Değerli arkadaşlarım, 1,5 milyon borcu olan çiftçi sayısı 13 milyona çıkmış.
Peki, esnaf ve sanatkârın durumu nedir? Esnaf ve sanatkâr dünden daha fazla kazanan, dünden daha fazla yatırım yapan duruma mı gelmiş? Onu da nereden görmek gerekli? Ticaretin argümanı olan, ticaretin enstrümanı olan çeklere, senetlere bakmak gerekli. 2002 yılında iktidara geldiğinizde ülkenin esnaf ve sanatkârının, ticaret yapan ticaret erbabının 743 bin adet çeki karşılıksız çıkıyormuş. E, hani on bir yılda Türkiye'yi istenilen noktalardan çok ileriye götürmüştük? Ne olması gerekliydi? Gerçekten, esnaf, sanatkâr, KOBİ, sanayici, Türkiye'de işi iyi gidiyor ise ödenmeyen çek sayılarının geriye düşmesi lazımdı. 743 bin adet karşılıksız çeki nereye çıkarmışsınız? 2 milyon adede çıkarmışsınız. Protestolu senet sayısı 500 binmiş aldığınızda, bugün 1 milyona çıkarmışsınız.
Ülkeyi refaha, ülkenin ekonomisini iyi yönetip, insanlarımızın ekonomik koşullarını daha iyi noktaya taşıdıysanız niçin insanların icra dairelerindeki 8 milyon dosyası 21 milyona çıkmıştır? 2002'de 8 milyon dosyası olan bir ülkenin insanını aldınız, yönetmeye başladınız, 8 milyonluk dosyayı 21 milyona çıkardınız. Peki, gelişen ülke, gelişen Türkiye bu mudur?
Hanehalkı borcu... Nasıl hesaplayalım? 2002 yılında bir hanenin bin lira geliri var ise 50 liralık borcu vardı; bin lira bir aileye giriyordu, karşılığında 50 liralık borcu vardı. Gelişen, ekonomisi ilerleyen bir Türkiye'de ne olması gerekli? Haneye giriş, girecek olan paranın yükselmesi gerekli ama borcun da aşağı inmesi gerekliydi. Ne yaptık Türkiye'de? Bin lira giren ailenin 50 lira borcu var iken bin lira giren ailenin borcunu 550 liraya çıkardınız.
Değerli arkadaşlarım, biraz evvel Sayın Milletvekilim dedi ki: "Geçmiş dönemde 5 bin dolar borçla doğuyordu herkes." Bunu böyle söylemek durumundasınız, yanlış bilgi vermek durumundasınız, doğru bilgiler işinize gelmez çünkü gerçek yüzünüzü çıkarır. Ben size doğru bilgiyi vereyim: 2002 yılında -TÜİK'ten alınan rakamlardır Metin Bey- kişi başına, yani Türkiye'de doğan her çocuğun 2.200 dolar borcu vardı. İleri demokrasi, ekonomide çağ atlama; 2013 yılı sonu itibarıyla Türkiye'de doğan her çocuğun 4.200 dolar borcu var. Getirdiğiniz nokta bu.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Millî gelirden aldığı payı da söyle.
HASAN ÖREN (Devamla) - Getirdiğiniz nokta bu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Her çocuğun ne kadar geliri var?
HASAN ÖREN (Devamla) - Peki, gelirine bakalım, borcuna bakalım. 2002 yılında Türkiye'de yaşayan bütün insanların bütün bankalara, kredi kartı borcundan tutun ev kredi taksitlerine kadar 47 milyar yani 47 katrilyon borcu vardı. Geldiğimiz nokta nedir biliyor musun Mustafa Bey? Hani o sıfırları atıp "Katrilyon, trilyonları attık." diye övünüyordunuz ya şimdi tüketicilerin ve Türkiye'deki insanların toplam borcu 1 trilyon. Bu ne demektir?
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Millî hasılayı da söyle.
HASAN ÖREN (Devamla) - Kentilyon demektir, eski paraya göre kentilyon demektir. E, bu mu sizin Türkiye'de dağıttığınız, bu mu sizin Türkiye'deki yurttaşların yaşamını kolaylaştırdığınız ekonomik model?
Peki, bu paralar nereye gitti? Bu paralar 17 Aralıkta açıklanan o soyguna gitti.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Hadi canım!
HASAN ÖREN (Devamla) - Onun da muhakkak ki günü gelecek hesabını vereceksiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)