| Konu: | MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 29.05.2012 |
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP Grubunun tarım ve hayvancılıkla uğraşan üreticilerin yaşadığı sorunların araştırılması için verdiği önerge üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına usulen aleyhte söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Öncelikle -biliyorsunuz- Türk Hava Yollarında grevde olan işçiler işten çıkarma adına tehdit edilmektedirler. Hükûmetin bu tutumunu nefretle kınıyor, bir an önce AKP'nin bu tutumundan vazgeçmesini -istiyorsa- emeğe saygılı olmasını talep ediyorum.
Yine -geçen hafta gündem dışı konuşmamda da değinmiştim- maalesef, AKP'nin siyasal soykırım adına operasyonları Urfa'mızda devam etmektedir. Yine, iki gündür, 29 kişi gözaltındadır, aralarında 3 tane belediye başkan yardımcısı, belediye meclis üyesi, BDP belediye meclis üyeleri ve partimizin yöneticileri? Lütfen, o kirli ellerinizi temiz siyasetimizin üzerinden çekin diyoruz. Yeter artık "?"(x) diyorum.
Biliyorsunuz, hiç kuşku yok ki, insanın en temel hakkı ve ihtiyacı beslenme hakkıdır. İnsan hayatının devamı için vazgeçilmez olan bu hak sağlıklı beslenme kriterleri çerçevesinde kullanılması hâlinde sağlıklı bir hayatı, dolayısıyla da sağlıklı nesilleri beraberinde getirecektir. Sağlıklı beslenme kriterlerinin başında ise yeterli ve dengeli beslenme gelmektedir. Hayvansal ürünlerinin üretimi yeterli ve dengeli beslenme için vazgeçilmez olmasının yanı sıra çok önemli bir ekonomik faaliyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Hayvancılık ve hayvan üretimi özellikle kırsal alandaki açık ve gizli işsizliği azaltmak bakımından ayrı bir öneme sahiptir. Bu yönüyle insan göçünü ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sosyal sorunları azaltmak ve önlemek gibi çok önemli sosyoekonomik fonksiyonu da bulunmaktadır. Sektör olarak et, süt, tekstil, deri, kozmetik ve ilaç sanayi dallarına ham madde sağlayarak dengeli kalkınmaya katkıda bulunulduğu gibi, ihracat yoluyla döviz gelirlerini de artırmaktadır. Bunun yanı sıra, insan gıdası olarak tüketilemeyen bitkileri ve bitkisel artıkların değerlendirilmesi nedeniyle insan hayatında ve ülke ekonomisinde önemli bir değere sahiptir.
Ülkemiz hayvancılığının da giderek gerilediği TÜİK verilerinden anlaşılacağı gibi, son yıllarda hızla artan et fiyatları da bunu kanıtlamaktadır. Kırmızı etin kilosuna AB tüketicisi 4-5 dolar, ABD tüketicisi 2-3 dolar öderken ülkemiz tüketicisi 16-17 dolar ödemektedir.
Günümüzde ülkelerin gelişmişlik düzeyinin belirlenmesinde kullanılan önemli kriterlerden birisi de kişi başına tüketilen hayvansal ürün miktarlarıdır. Avrupa ülkelerinde kişi başına kırmızı et tüketimi
Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren hayvancılığımızda sürekli denilebilecek bir gelişme sağlanmışken 24 Ocak 1980 Kararları'yla hayvan üretimi ve hayvansal ürünlerin üretimine verilen teşviklerin kaldırılmasıyla hayvancılığımıza büyük bir darbe vurulmuştur. Hayvancılığımıza indirilen ikinci büyük darbe Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu ve Yem Sanayi gibi tarımsal kuruluşların özelleştirilmesi olmuştur.
Hayvancılığın gerilemesinde rol oynayan bir diğer önemli etken de meraların hızla yok edilmesidir. 1940 yılında 44 milyon hektar çayır, mera alanları günümüzde 12 milyon hektara kadar düşmüştür. Mevcut mera alanlarının yarıya yakını Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde olmasına karşın, güvenlik gerekçeleriyle uygulanan yasaklar bölge ve ülke hayvancılığına büyük ölçüde zarar vermektedir. Başlıca geçim kaynağının hayvancılık olduğu bu bölgelerde yoğun göç hareketleri yaşanmakta ve insanlar doğup büyüdüğü topraklardan koparak büyük kentlerin varoşlarına savrulmaktadırlar.
Hayvancılığımızın gerilemesindeki en önemli etkenlerden birisi de maliyeti yüzde 70-80 oranında belirleyen yem fiyatlarıdır. Yem fiyatları bir yıl içinde yüzde 50-60 civarında artış göstermiştir. Yem fiyatlarındaki bu artış önlenemediği takdirde sektörde çıkışın önü alınamaz duruma gelinmiştir ve Türkiye de ne olduğu belli olmayan kaçak et cenneti hâline getirilmiştir âdeta. 1983-1990 yılları arasında Türkiye'den Orta Doğu ülkelerine yıllık ortalama 2 ile 2,7 milyon baş hayvan, canlı küçükbaş hayvan ihracatı resmen yapılmaktaydı. On beş yıl önce elimizde olan bu yakın pazar bugün Avustralya, AB ülkeleri ve ABD'nin eline geçmiştir. 1980 yılında 44,5 milyon olan nüfusumuz bugün 72,5 milyondur. Buna karşılık TÜİK verilerine göre, yine aynı dönemde büyükbaş hayvan varlığı 16,9 milyondan 10,9 milyona, küçükbaş hayvan varlığı ise 67,6 milyondan 29,5 milyona gerilemiştir.
Uygulanmış ve uygulanmakta olan politikalar hayvancılığımızı bitirme noktasına getirmiş, nitekim son yıllarda görülen hayvan sayısındaki düşüş ve et fiyatlarındaki yükseliş bu soruna bir an önce çözüm üretilmesinin gerekli olduğu açıklanmıştır.
Bu verilerle, önerge lehine söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Hatip grubumuza hitaben ağır sözler söylemiştir, "siyasi soykırım" ve "kirli ellerinizle" diye hitap etmiştir, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika, lütfen?
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Yapılmıyor mu, yapılmıyor mu? Haftada 20-25 kişi alacaksınız "siyasi soykırım" diye adlandırmayacağız! (AK PARTİ sıralarından gürültüler, "Otur yerine" sesleri)
(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.