| Konu: | MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 29.05.2012 |
VAHAP SEÇER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Erdoğan'ı dinlerken başka bir ülkenin tarımından, ziraatından, hayvancılığından mı bahsediyor diye birden gerçekten şaşırdım.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) - Türkiye'den Vahap Bey, Türkiye'den? Siz de alışacaksınız.
VAHAP SEÇER (Devamla) - Aslında kendisi de Komisyonda değerli bir çalışma arkadaşımız, konusuna da vâkıf bir arkadaşımız ama tabii, siyasi jargonla konuşuyor, siyasi üslupla, siyasi mülahazalarla tarımı değerlendiriyor.
Siz de takdir edersiniz ki mevcut istihdamın dörtte 1'ini, tarım sektöründe çalışan yurttaşlarımızı ilgilendiren önemli bir konu tarım ve mutlaka tarımın sorunları olacaktır. Devasa bir sektör, büyük bir sektör, dinamik bir sektör; güncel birtakım alınan kararlarla değişebilen, iklimle değişebilen. Yani ziraat üzerinde, tarım üzerinde birçok faktör var ki gidişatını, uygulanan politikaların doğru ya da yanlışlığını tespiti açısından etkileyen çok önemli, dinamik bir sektörü konuşuyoruz.
Tabii, tarım sektörünün, hayvancılığın sorunları var mıdır? Vardır. Neden kaynaklanıyor? Elbette ki Türkiye gibi tarımda, hayvancılıkta önemli kaynaklara, potansiyele sahip bir ülkede bu sorunlar yaşanıyorsa uygulanan politikalara bakacaksınız düz mantıkla düşündüğünüz zaman. Yani 28 milyon hektar tarım toprağınız olacak, 8,5 milyon hektar sulanabilir alanınız olacak, muazzam bir iklime sahip olacaksınız, biyoçeşitliliğe sahip olacaksınız, insan gücüne sahip olacaksınız, Tanrı'nın bu anlamda verdiği her şeye sahip olacaksınız ama sektörde ardı ardına krizler yaşayacaksınız ya da bu sektörde iştigal eden, üretim yapan çiftçiler sürekli feryat figan edecek.
Şimdi Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği önergenin başlığına baktım: "Tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunlar ve bu sorunların üreticiler üzerindeki, çiftçiler üzerindeki olumsuz etkileri." Şimdi, olumsuz etkilerini tartışmaya gerek var mı? Sizlerin bölgesinde var mı, yok mu, bilemiyorum, benim bölgemde var. Çiftçi borcunu ödeyemiyor, intihar ediyor, yaşamına son veriyor. Çiftçi borcunu ödeyemiyor ya da üretimden ailesini geçindirecek geliri elde edemiyor, doğduğu yeri terk ediyor, köyünü terk ediyor, toprağını terk ediyor, büyük şehre gidiyor; aç, sefil, işsiz, güçsüz. Tabii, ekonomik anlamda da kâğıt üzerinde büyüme sağladınız, ona bir lafım yok ama Allah aşkına söyler misiniz, sizin ortaya koyduğunuz ekonomik model üretime dayalı bir ekonomik model mi? Yani "On yıl önce, on yıl sonra..." Rakamlar TÜİK rakamları, sizlerin rakamları. İşsizlik oranı yüzde 8 seviyelerinde; 2002 sonunda İktidara geldiniz, 2012'deyiz bugün çift haneli işsizlik oranı. Bunu ben söylemiyorum, sizin sevk ve idarenizde olan kurumlar söylüyor, TÜİK söylüyor. Şunu anlatmaya çalışıyorum: Bir tarafta "Tarım sektöründe başarılıyız." diyorsunuz, sizler söylüyorsunuz, rakamlara takla attırıyorsunuz. Efendim, 1,8 milyar liraymış da tarımsal destekleme, şimdi ulaşılan nokta 7,1 milyar liraymış! Allah aşkına yapmayın! Yani o günden bugüne üreticinin girdi fiyatlarını da ortaya koyun. O gün temel girdilerin fiyatları neydi; bugün, on yıl sonra, gübre fiyatı nedir, akaryakıt fiyatı nedir, zirai ilaç fiyatı nedir, elektrik fiyatı nedir?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Yem fiyatları nedir?
VAHAP SEÇER (Devamla) - Bunları da ortaya koyun.
Şimdi "Tarım sektöründe kriz yok. Hayvancılık sektöründe kriz yok."
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - İthalatını niye yapıyorsunuz?
VAHAP SEÇER (Devamla) - Yahu kardeşim, Türkiye tarihinde ilk defa, sizin döneminizde, Kurban Bayramı'nda kurbanlık koyunu sizin Hükûmetiniz ithal etmedi mi! Üç buçuk yıldır, bu ülkede hayvancılık sektöründe sorun yaşanıyor. Türkiye'de kaç baş hayvan var, bugünkü Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bunların tespitini yapamamış. Hayvancılık krizinin ilk çıktığı 2009 yılında gittiler, nüfus sayımı yapar gibi, ahırlarda hayvan saydılar. Sayımı da doğru yapamadılar. Yani bugün ortaya konulan rakamlar doğru değil. Demek ki sizin üretiminiz 74 milyonu besleyemiyor. Siz politikalarınızda sınıfta kalmışsınız. İşte, süt üretiminde sıkıntı yaşandı, hemen "Aman Sayın Başbakan Tarım Bakanına kızmasın, Tarım Bakanını görevden almasın." rakamlarla oynadı, Sayın Başbakana raporunu sundu, Sayın Başbakan dedi ki: "Ya, yapma Sayın Eker, yani sen bana matematiği unutturdun." Bunu Sayın Başbakan söyledi, Sayın Bakana söyledi. Şimdi, Sayın Başbakanı yanıltıyorsunuz sanki tarım sektöründe hiçbir sorun yokmuş gibi, elbette ki sorun var.
Gittiniz, 5 milyar liradan fazla, Ziraat Bankası kaynaklarından sıfır faizli kredi verdiniz. Bunun dönüşümü var mı? Daha geçtiğimiz günlerde? Ölü hayvanlara destekleme alıyorlar, denetim de yok. Paraları dağıtıyorsunuz, halkın, yurttaşların vergilerinden topladığınız paraları dağıtıyorsunuz kendi paranız gibi, "Sıfır faizli kredi verdik." diyorsunuz, diğer taraftan, milyarlarca lira vurguna göz yumuyorsunuz, görmüyorsunuz çünkü işinizi iyi yapmıyorsunuz.
Bugün, tarım sektörünü sevk ve idare edenler işin ehli insanlar değil. Gidin alanlara, tarım sektörünün, üretimin önemli olduğu bölgelere gidin, sahada bir tane tarım konusunda uzman insan göremezsiniz. Bu işler masa başında olmaz. Bakanınız çalışmıyor, bürokratlarınız çalışmıyor, çalıştıramıyorsunuz, sorunlara vâkıf değilsiniz.
"Destekleme verdik." Destekleme vermekle olmuyor. Bugün yaptığınız plansız, programsız destekleme yarınlarda başka sorunlara neden oluyor. İşte, meyvecilik sektörü can çekişiyor, ihracatta sıkıntı var, ihracat teşviki yetersiz, meyveler Akdeniz Bölgesi'nde dalında kalmış. Niçin kalmış? Yanlış politikalar. Bundan on yıl önce? Evet, destekleme verdiniz, fidan desteği "Tesis yapın." tesis desteği, şu desteği, bu desteği; yapıldı tesisler, üretim arttı. Peki, bu ürünleri nereye pazarlayacaksınız? Bilinçsiz, istikrarsız, sürdürülebilirliği olmayan, ne orta vade ne kısa vade ne uzun vade, hiçbir proje yok. "Gün bugün, sorun var. Palyatif, geçici çözdük gitti." o da çözebilirseniz. Şimdi, bu sektör böyle yönetilmiyor demek ki. Bugün hâlâ hayvancılık sektörü kriz yaşıyorsa, bugün hâlâ bitkisel üretim sektörü, meyvecilik sektörü ya da narenciye sektörü sorun yaşıyorsa, üretici bas bas bağırıyorsa, herhâlde yalan söylemiyor. "Ben para kazanamıyorum." diyen üretici yalan söylemiyor. İşte gidin, icra dairelerinde icra dosyalarına bakın, 2002 yılında bunun adedi neydi, bugün, 2012 yılında kaç katına çıkmış? Gidin traktör galerilerine, ikinci el traktörlerle dolu. Şimdi, üretici para kazanıyor ise bu traktörleri niye satıyor? Borcunu ödemek için satıyor, evine haciz gelmesin diye satıyor.
Şimdi siz, kafanızı kuma gömerek "Bu sektörde sorun yok." diyerek bugün için günü kurtarabilirsiniz ama bu sıkıntı yarın yine karşınıza gelecek, geçtiğimiz seçim gelmedi, gelecek seçimde gelecek. Seçim önceleri kesenin ağzını açıyorsunuz, önemli bir seçmen kitlesi çiftçi, birkaç milyar lirayla işi kurtarıyorsunuz ama sorunları öteliyorsunuz. Çiftçinin kimyasını bozdunuz, çiftçinin psikolojisini bozdunuz yani tarım sektöründe yaşanan sorunların çiftçiye olan etkisi, tek cümleyle, çiftçinin kimyasını bozdunuz.
Onun için, bu sektörde sorunlar vardır, doğru bir tespittir. Milliyetçi Hareket Partisinin ortaya koyduğu önerge doğru bir tespittir, doğru bir önergedir. Dolayısıyla, bu önergenin lehinde oy kullanacağımızı belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Seçer.