GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, İZMİR MİLLETVEKİLİ ALAATTİN YÜKSEL VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI TARAFINDAN BUGÜNE KADAR AÇILAN, DEVAM EDEN VE SONUÇLANAN TÜM İHALELERDE YOLSUZLUK YAPILIP YAPILMADIĞININ BELİRLENMESİ VE GERÇEKLERİN TÜM BOYUTLARIYLA ORTAYA ÇIKARILMASI AMACIYLA 11/2/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 12 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:60
Tarih:12.02.2014

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu İzmir Liman İşletmesindeki yolsuzluklar ve Sabah ve ATV'nin satışıyla ilgili havuz oluşturmada olan rüşvet olaylarının araştırılmasıyla ilgili Meclis araştırma önergesinin lehinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın size bir şey okuyacağım. "25 Ocakta ABD'de toplantı yapıldı. 'Biz Refah Partisini iktidardan indirmekle kalmamalıyız, bölmeliyiz.' Amerika'nın planı bu. Evlatlarımızı önce raydan çıkardılar, şimdi uçurumdan yuvarlıyorlar. Erdoğan partiyi kendisi kurmadı, ona bu partiyi kurması emredildi. Erdoğan'a bu projede niye rol verildi? Çünkü onda makam, mevki, mansıp, mal ve Cumhurbaşkanlığı zaafı var. AKP'ye oy vermek cehenneme bilet almak gibidir. AKP'ye oy verdin, yaptığın iş ne? Sırtına birer hortum bağladı, hortumu AKP'ye teslim ettin, o da rantiyeciye verdi." Bunu kim diyor biliyor musunuz değerli milletvekilleri? Bunu, Sayın Başbakanın ve birçoğunuzun "Hocam" dediği, değer verdiği Necmettin Erbakan 2007 yılında ifade ediyor ve 2007 yılında ifade ettiği bu lafların altı yıl sonra gerçek olduğunu, onun tedrisatından geçmiş, onun fikirleriyle bugünlere gelmiş birçok milletvekili eğer görmekten imtina ediyorsa Cenab-ı Allah'ın katında hakikaten sorumluluk içerisine gireceklerdir. Siz niye hırsızlıkları, yolsuzlukları, usulsüzlükleri sonuna kadar savunacaksınız? Eğer sizin boğazınızdan bir şey geçmediyse bugün, yolsuzluğa bulaşan, hırsızlığa bulaşanları cansiperane savunmak için Türkiye Büyük Millet Meclisinde niye kendinizi zorlayacaksınız? Bakın, araştırma önergesinde iddia edilen husus, İzmir'deki olay: Kim var İzmir'deki olayın içerisinde? Bakanın bacanağı var. Şimdi, diğerleri ne yapıyor? Savcı gidiyor onları alıyor ama Bakanın bacanağı bir türlü ifadeye gitmiyor. Binali Yıldırım'a soruyorlar: "Nerede sizin bacanağınız? Niye gelmiyor?" dediğinde "Birkaç gün sonra gelir." diyor. Değerli arkadaşlar, orada birtakım savcılarda ve bu operasyonu yapanlarda değişiklik olduktan sonra geliyor akşam yedide, bir mahkeme başkanının olduğu yere geliyor ve ne yapılıyor? Serbest bırakılıyor. Şimdi, biz, etik kuralı gereğince Bakanın bacanağı, şudur budur, falan filan noktasına girmeyeceğiz ama şunu açık yüreklilikle ifade ediyoruz: Bakın, 17 Aralık operasyonunda, 17 Aralık operasyonu ilk yapıldığında -içinizde İçişleri Bakanlığı yapanlar da var- ayıkamadınız. 17 Aralık operasyonu yapıldığında 4 bakanın çocuğu alındı, Halk Bankasının Genel Müdürü, bir sürü üst düzey kişiler alındı ve bunlar savcılar tarafından yapılan sorgulamalar neticesinde hâkim tarafından tutuklanarak şu anda cezaevindeler. İddiaların hepsini biliyorsunuz, tek tek girmeyeceğim.

Akabinde, 25 Aralıkta "asrın yolsuzluğu" dediğimiz, 17 Aralıktan daha büyük yolsuzluk... İşin içerisinde kim var değerli arkadaşlar? Başbakan var, Başbakanın oğlu var, Başbakanın damadı var, Başbakanın kızı var, bakanlar var, birçok ileri gelenler var. Şimdi, bu iddialarla ilgili bir operasyon yapılıyor. Bu operasyon yapılır yapılmaz savcının talimatına rağmen, kolluk kuvveti görevini yapan emniyetçiler görev yapmıyor. Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinde veya bir hukuk devletinde savcının verdiği talimatı bir kolluk kuvvetinin, kolluk kuvveti görevini yapan polisin yerine getirememesi gibi bir şey olabilir mi? Ama bunu yaptınız.

Bakın, şunu ifade ediyorum: Şimdi, hangi gerekçeye sığındınız bunu yapmak için? Dediniz ki: "Millî devlete darbe var, paralel yapı var. Paralel yapının arkasında Amerika'sı, İngiltere'si neyse, dış güçleri var, bizi yıkmaya çalışıyorlar -sözde- asrın liderini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar." Ben size buradan söylüyorum, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli de dedi: Bir buçuk aydır, iki aydır bas bas bağırıyoruz buradan, diyoruz ki: Gelin...

GÜLAY DALYAN (İstanbul) - Duyuyoruz, bağırma.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bağıracağım, vatandaşın hakkını yiyenlerden hesap sorana kadar bağıracağım, bağırmaya da devam edeceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bağır, millet isyan ediyor, vicdanlar isyan ediyor.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, biz diyoruz ki: Gelin Allah rızası için, Allah rızası için gelin.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Hırsızlar bağırmayacak, sen bağıracaksın, hırsızlar susacak.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Sayın Başbakan, sayın bakanlar, Allah rızası için gelin, bu işin arkasında kim varsa bu kürsüden açıklayın. Amerika mı var, İngiltere mi var, Fransa mı var? Ama ben çok iyi biliyorum, bir zamanlar AKP'liler ne diyordu biliyor musunuz oturduğumuz bir toplantıda: Bizim beyefendinin, patronun arkasında Amerika da var, biz şöyle güçlüyüz, askeriyeyi hallettik, yargıyı hallettik, 2023 yılına kadar bizim iktidarımızı kimse engelleyemez." diyorlardı. Bu konuşmalara şahit olan birçoğunuz vardır. Şimdi, buradan soruyorum: Gelin bunu açıklayın. Eğer gizli bir şey varsa, gizli bir şey varsa dedik ki: Bunun gizliliği varsa milleti ilgilendiren, devleti ilgilendiren gizliliği varsa gelin Mecliste kapalı oturum yapalım. Bize bir açıklayın ya Allah rızası için! Biz, sizden daha fazla Milliyetçi Hareket Partisi olarak millî devletin yanında durmazsak namerdiz. Açık söylüyorum: Bizim için devletin ebet müddetliği kaçınılmazdır ama gelin, açıklayın bunu değerli milletvekilleri, gelin açıklayın.

ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) - Mahkeme devam ediyor, neyi açıklayacağız ya?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ama Allah rızası için ben size bir şey soracağım: Başbakan hırsızlığa bulaşmışsa, bakan hırsızlığa bulaşmışsa -iddia- bakanların çocukları bulaşmışsa veya birtakım bürokratlar bulaşmışsa, iş adamları bulaşmışsa yani burada bu işlerle hiç alakası olmayan milletvekillerinin, boğazından haram lokma geçmeyen milletvekillerinin; rüşveti almanın da, vermenin de, aracılık etmenin de lanetlendiği ve cehennemlik olduğu bir ortamda size oy veren insanları bile medya manipülasyonlarıyla, algı yöntemiyle "Hırsızlık, yolsuzluk yok da millî devlete operasyon var, Hükûmetimizi yıkıyorlar." diye size o anasının ak sütü gibi oylarını veren o insanlara bile yanlış yaparsınız, yazık edersiniz, günaha girersiniz.

Sayın Başbakan "Abdestimden şüphem yok ki namazım sorgulansın." diyorsun. Bunu demekle olmaz, abdestinden şüphesi olmayan şunu diyecektir: "On iki yıldır ben bu ülkeyi yönetiyorum. On iki yıldır bu ülkenin Başbakanıyım. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir Başbakana, hiçbir hükûmete nasip olmayacak şekilde bu millet bana yetki verdi. Ben, on iki yıldır yönettiğim bu ülkenin savcısına, polisine güvenmeyeceğim de kime güveneceğim?" deseydi Allah'ınızı severseniz bugün bu yaşananlar yaşanır mıydı? Ben size soruyorum: Bugün harama bulaşmayan, boğazından haram lokma geçmeyen kime Türk savcısı kumpas kurabilir, kime Türk polisi kumpas kurabilir? Bugün Başbakana kumpas kuracak bir savcı olabilir mi değerli arkadaşlar? Bir polis Başbakana kumpas kurabilir mi? Yani bu mümkün değildir. Çıkarsınız, harama bulaşmamışsanız, bu milletin önünde... Bakın şurada tapeler var tapeler, 274 sayfa, 274 sayfa tape var. Bu tapelerde -girmeyeceğim tek tek ama- o kadar iğrenç konuşmalar var ki, o kadar milletin malına el uzatılmış ki, o kadar haram var ki Allah aşkına, biri gelip de bunu bize niye açıklamıyor?

"Millî devlete darbe", "paralel yapı", "paralel devlet." Kimdir bu paralel devlet? On iki yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz. Şimdi çıkıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Paralel yapıyla MHP, CHP, bilmem kim iş birliği yapıyor." Bu ülkede bir paralel yapı varsa o paralel yapıyı siz oluşturdunuz, o paralel yapıyı ortaya çıkarmak da sizin göreviniz ama siz "paralel devlet", "paralel yapı" diyerek koskoca bir camiayı zan altında bırakacaksınız, gereğini yapmayacaksınız, alnı secdeye değen insanlara hırsız muamelesi, hain muamelesi yapacaksınız, kendiniz bu işten sıyrılacaksınız. Devletsiniz, içinizde bakanlık yapanlar var, eğer paralel yapı varsa, ihanet eden varsa bu savcı da olsa, polis de olsa tutarsınız kolundan gereğini yaparsınız. MİT elinizde, Emniyet elinizde, devletin bütün birimleri elinizde değerli arkadaşlar, devletin bütün birimleri sizin elinizde ama... Çünkü veremeyecek hesabınız var.

Bakın, değerli arkadaşlar, siz iktidar olurken arkanızda ne ATV vardı ne Sabah vardı ne A Haber vardı ne bugün... Başbakan bakkal açıyor, Allah'ınızı severseniz, 50 kanal canlı veriyor. Siz hükûmet olduğunuzda bu kanalların hangisi vardı? Ama siz ne yaptınız? Millete gittiniz ve iktidar oldunuz ama bugün, içinden çıktığınız millete yabancılaştınız çünkü siz harama bulaştınız, haramzadelerle beraber oldunuz, o fakiri fukarayı, garip gurebayı, Anadolu'nun yiğit insanını unuttunuz. Siz harama bulaştınız ama şunu unutmayın: Bu şekilde giderseniz, harama bulaşarak giderseniz 28 Şubat sürecini yaşayanlar da bütün güçleri eline almışlardı "Bin yıl sürecek." diyorlardı. Sizin de akıbetiniz onlardan farklı olmayacak, onlar gibi olacaksınız, unutmayın. Aynı şekilde gideceksiniz çünkü siz milletten korkuyorsunuz. (MHP sıralarından alkışlar)