GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, 11/2/2014 TARİH VE 3342 SAYIYLA MANİSA MİLLETVEKİLİ ERKAN AKÇAY VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN TÜRK BASININDAKİ SANSÜR VE OTOSANSÜRÜN NEDENLERİNİN ARAŞTIRILARAK BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SAĞLANMASI, YASAL DÜZENLEMELER DE DÂHİL OLMAK ÜZERE ALINACAK ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 12 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:60
Tarih:12.02.2014

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk basınındaki sansür ve otosansürün nedenlerinin araştırılarak basın özgürlüğünün sağlanması amacıyla yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere, alınacak önlemlerin tespiti için Meclis araştırması açılmasına yönelik verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, medya, çağdaş demokratik ülkelerde demokrasinin çok önemli bir aracıdır, kamuoyunun sesini gündeme taşıma ve siyasal iktidarı denetlemek işlevlerini yerine getirmektedir. Tekelleşen ve ticarileşen patronaj yapısı, medya-siyaset-ihale ilişkisi ve gazeteci kimliğinde yaşanan bozulmalar medya işlevlerini ziyadesiyle dejenere etmiştir. Medya doğru, gerçek ve objektif haber ilkelerinden çok uzaklaşmıştır.

Gazetecilik mesleğinde sansür, yayın içeriklerine müdahale, manipülasyon veya yayını durdurma olarak kendini göstermektedir. Diğer bir boyutta ise, meslekten kovulma, tasfiye edilme, kanal kapatma, yasal baskılar, hatta tutuklanmayla karşılaşılmaktadır. Otosansür, sansürün içselleştirilmiş hâlidir. Endişe ve korku kaynaklı otosansür, gazeteciler için sansürden daha tehlikeli ve vahim bir hâle gelmiştir.

AKP'nin baskıları nedeniyle günümüzde medya, iktidarın söylemi doğrultusunda gündemi yönlendirmekte, iktidarların söylemini yeniden üretirken hangi kaynakların kullanılacağına, haber başlıklarının seçimine, ne söyleneceğine ve nasıl söyleneceğine karar vermektedir. Gezi olaylarında milyonlar sokaklara çıkmışken haber kanallarının bu olayları görmezden gelmesi, Başbakan Sayın Erdoğan'ın gazetecilere Gezi Parkı eylemleriyle ilgili "Demokratik taleplere canımız feda." sözlerinin 7 gazetede aynı günde manşette yer alması ülkemizdeki medyanın durumunu gözler önüne sermektedir.

AKP döneminde sansürün artması sonucu Türkiye, basın özgürlüğü sıralamasında her geçen gün geriye gitmiştir. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün basın özgürlüğü sıralamasında 2002'de 99'uncu sıradayken, bugün 179 ülke arasında 154'üncü sıradadır.

Anadolu Ajansı ve TRT Hükûmetin borazanı hâline gelmiş, muhalefet partilerine sansür uygulamıştır. Türk Hava Yolları uçaklarında muhalefet gazetelerinin dağıtımı yasaklanmıştır. Meclis Televizyonunun yayın saati kısıtlanarak haber özgürlüğü engellenmiş, Meclis TV muhalefet partilerinin grup toplantılarına sansür uygulamıştır. Gezi olayları ve 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra televizyon ve gazete yayınlarını kontrol etmek amacıyla AKP Genel Başkan Yardımcısının Başkanlığında bir komisyon kurulduğu iddia edilmektedir. Gazetecilerin emniyete girişi yasaklanmıştır. Anayasa'nın 28'inci maddesinde "Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır." denilmesine rağmen, Sayın Başbakan gazete ve televizyon sahiplerini bizzat arayarak sansür uygulamaktadır, âdeta kendi eliyle bir sansür memuru gibi hareket etmektedir. Medya, bugün itibarıyla bizzat Sayın Başbakanın tasallutu altındadır.

Sayın Başbakanın talimatıyla Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım... ATV televizyonu ve Sabah gazetesinin yeni sahibine devredilmesiyle iş adamlarına salma salınmış, para toplanmış ve havuz oluşturulmuştur. Muhalif gazete ve televizyonların sahiplerine sürekli denetimler yapılmış, yüklü cezalar yazılmıştır. AKP Hükûmeti rüşvet, yolsuzluk ve antidemokratik uygulamalarını örtbas etmek için, televizyon ve gazetelere yayın yasağı getirmekte, İnternet üzerinden sosyal medyaya sansür uygulamaktadır.

Değerli milletvekilleri, şimdi, sizlerle Türk basın tarihine kara bir leke olarak geçen sansür konuşmalarını üzülerek paylaşmak istiyorum. Bu konuşmalar Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca dinlenen konuşmalardır, hepsinde tarih ve "tape"ler mevcuttur. Bu sansür olayının kahramanlarını artık hepiniz biliyorsunuz. Sahne Habertürk gazetesi ve radyosu, başaktör Sayın Başbakan, yardımcı oyuncular...

(Hatip tarafından cep telefonundan bir ses kaydı dinletildi)

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Duyulmuyor, duyulmuyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Mikrofona yaklaştır...

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Vallaha, şimdi bunları...

OKTAY VURAL (İzmir) - Mikrofona yaklaş...

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Genelde duyuluyor, duymayan vatandaşlarımız da duyuyor.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Sesini biraz daha açsın, ses duyulmuyor.

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Sesi bu kadar, daha sonra dinletirim.

BAŞKAN - Sayın Akçay, konuşmanıza devam eder misiniz lütfen.

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Sayın Başkan, bu, konuşmamızın bir parçasıdır.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Biraz yüksek. Teyp getirin!

BAŞKAN - Böyle bir uygulama yok yalnız biliyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim teknoloji...

BAŞKAN - Teknoloji ama hiçbir şey duyulmuyor.

OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, duyuluyor merak etmeyin.

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Şimdi burada...

BAŞKAN - Sayın Akçay, siz konuşmanıza devam edin, lütfen. Atıfta bulunabilirsiniz.

Buyurun.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Hangi alçak bunu dinledi?

ERKAN AKÇAY (Devamla) - ...Sayın Başbakan genel koordinatörüne talimat veriyor, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanının basın toplantısının canlı yayınının kaldırılması için.

İkinci konuşma...

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Bayatladı bu laflar ya! Başka bir şey söyleyin.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Başka bir şeyler söyleyin.

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Vallahi yani size her gün nasıl olsa bir şeyler çıkar.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Hukuksuz dinlemeleri söyleyin.

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar seçim anketi yapılıyor güya ve bu anketin manipülasyonu için...

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bayatladı bunlar.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Yeni şeyler söyleyin.

ERKAN AKÇAY (Devamla) - ...görüşmeler yapılıyor. Başbakan, Bilal Erdoğan, Habertürk'ün "Alo Fatihleri", 2 Fatihler konuşma yapıyorlar.

OKTAY VURAL (İzmir) - Meclis TV'de "Alo Fatihler" var mı acaba?

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Milliyetçi Hareket Partisinin anket sonuçlarında çıkan oylarından 2 puan, 3 puanının BDP'ye aktarılmasını, başka partilere kaydırılmasını söylüyorlar ve onlar da "Başüstüne efendim", "Hemen efendim", "Derhâl efendim." diyerek köle-efendi ilişkilerinin diyaloğunu geliştiriyorlar.

Yine o kadar çok ki süremiz yetersiz ve Meclis TV'nin yayınlarına nasıl müdahale edildiğinin "tape"leri de çıktı. Yalçın Akdoğan -kılavuz Yalçın" deniyor- "Alo" diyor. Alo Fatih de: "Yav arkanı dönemiyorsun ya şimdi çıktım ya!" diyor; kendi personeli için söylüyor. "Biz Meclis TV'yi kapattırıyoruz, kimse görmesin diye siz canlı Meclisi veriyorsunuz." diyor Akdoğan. Alo Fatih: "Kardeşim, İçişleri Bakanının konuşmasını verelim dedik, devam ettiler." diyor. "Ya bu çok alçak herif bunlar ya -kendi personeli için söylüyor- arkamı döndüm çıktı ya, şimdi çıktım, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı falan geldi, onlarla konuştuk. Başbakan da aradı sabahleyin. Fatih orada otur.' diyor" ve bu diyaloglar sürekli devam ediyor.

OKTAY VURAL (İzmir) - Hayır için oturuyor. Hayırsever!

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Sağlık haberine ilişkin 24 Eylülde, Habertürk gazetesinde "Bu mu sağlıkta çağ atlama?" diye bir haber çıkıyor Hükûmeti eleştiren ve Sayın Başbakan yine "Alo Fatih"i arayarak bu yayına müdahale etmesini istiyor, azarlıyor onu. O da suç işlemiş çocuk gibi kendisini nasıl affettireceğini bilemiyor, "Hemen telafi ederiz." diyor. Ertesi gün de aynı haberi değişik bir şekilde, işte "Bakanlık Sedef için seferber oldu." diye, bu 24'üncü sayfada çıkan haberi bu defa Sağlık Bakanlığı Sedef'in bakımı için seferber oldu diye... Yine manipüle edilen, sansüre uğrayan bir basın hadisesini görüyoruz.

Değerli arkadaşlar, Başbakanın müdahale ettiği basından, medyadan gazete olmaz, televizyon olmaz, gazete olmaz. Ne olur? Çekirdek külahı olur, kese kâğıdı olur yani bundan basın, gazete filan olmaz ancak çekirdek külahı yaparsınız; çocuklar da uçak yapar, birbirlerine atar oynarlar.

Bu araştırma önergemizin kabulünü temenni eder, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)