GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBUNUN, BDP GRUP BAŞKAN VEKİLİ BİNGÖL MİLLETVEKİLİ İDRİS BALUKEN TARAFINDAN ÜNİVERSİTELERDEKİ BAZI KESİMLERİN SOLCU VE KÜRT ÖĞRENCİLERE YÖNELİK PROVOKASYON VE SALDIRILARLA GÜNDEM OLUŞTURMASININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 6/2/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 12 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:60
Tarih:12.02.2014

YUNUS KILIÇ (Kars) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; BDP Grubunun üniversitelerdeki öğrenci olaylarıyla alakalı vermiş olduğu Meclis araştırma önergesinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tabii, işin bir tarafında, üniversitedeki olaylardan kaygı duyulmasıyla alakalı bir araştırma önergesi talebi. Burada ne zararı var? Tabii ki çok haklı bir talep gibi görünüyor olabilir fakat saygıdeğer milletvekilleri, aslında, araştırma önergesinin gerekçesi kaleme alınırken bu kaygıları artırabilecek bir noktadan bakıldığını; aslında, bu kaygıları sadece bir alana yıkmaya çalışan, solcu ve Kürt öğrenciler özelinde olayı sadeleştiren, basitleştiren, üniversitedeki diğer öğrenci kesimlerinin arasında olan sıkıntıları göz ardı eden ve ta 1960'lı yıllardan beriki sürecin sorumluluğunu tamamen AK PARTİ'ye yıkan bir ifadeyle kaleme alındığını görmüş bulunuyoruz.

Tabii, baktığınız zaman, bu, üniversitedeki olaylarda... Evet, bazı dönemlerde üniversiteler, gençliğin olduğu, enerjinin olduğu, heyecanın olduğu, farklı kültürlerin bir anda bir araya geldiği, birbirlerini tanımaya başladıkları, farklılıklarını ayrışma gibi bazen değerlendirdikleri anların olduğu alanlar. Olur üniversitelerde bazen böyle sıkıntılar ama bu dönemde özellikle bu olayların art arda, değişik şehirlerdeki üniversitelere sıçraması ve hemen hemen birbirini destekleyecek eylemler şeklinde organize edilmesi aslında bize başka bir bakış açısıyla bakmamız gerektiğini göstermektedir. Üstelik, bu olaylara baktığınız zaman, sadece solcu ve Kürt öğrenciler arasında olmadığını, İslam hassasiyeti olan öğrencilerle solcu öğrenciler arasında, efendim, BDP yanlısı öğrencilerle solcu öğrenciler arasında, milliyetçi öğrenciler arasında, çeşitli üniversitelerde, isimleri ve aidiyetleri farklı olmakla beraber, öğrenci olaylarının yaşandığını aslında görmekteyiz.

Şimdi, sayın milletvekilleri, tabii, üniversitelerde bu olaylar yeni değil. Aslında, üniversitelerde, biliyorsunuz, demokratikleşme ortamının, insanların özgürlüklerini yaşayabilmelerinin, öğrencilerin inançlarıyla üniversitelerde kabul edilebilmelerinin önü bizim Hükûmetimizle birlikte açılmaya başlandı. Üniversitelerde eskiden neler yaşandığını, içinde bizzat öğretim üyesi olarak bulunduğum için, yaşayan, gören, bilen bir insan olarak söylüyorum. Üniversitelerde aslında bizim arzu ettiğimiz demokratik ortamın, insan haklarının, öğrenci haklarının, sosyal yaşamın ve evrensel bir üniversite eğitiminin çok da fazla olmadığını sizin de üniversite sıralarından, yıllarından hatırlamanız aslında hiç de zor değil.

Bizim üniversitelerimizde çıkan bu olayların, aslında, bu son zamanlarda arkasına baktığınız zaman şöyle bir kaygıyla ve endişeyle ortaya çıktığını düşünmekteyiz... Saygıdeğer milletvekilleri, aslında, BDP Meclis araştırma önergesinin gerekçesinde şöyle bir cümle var, arkadaşların ifadesinde şöyle bir şey var, deniyor ki: "Türkiye'nin demokratikleşmesi, özgürlüklerin genişletilmesi ve eşitlik idealleriyle yaşamı kurgulayan bu öğrencilere karşı sistematik bir saldırı." Arkadaşlar, eğer bu sistematik saldırı bir şekilde bu üniversitelerde yapılıyorsa, emin olun, bu aslında AK PARTİ'ye karşı yapılan bir saldırıdır çünkü AK PARTİ'nin başlatmış olduğu millî birlik ve kardeşlik projesi, hedef olarak, zaten bu ülkede özgürlüklerin tam olarak yaşanabilmesi, dinî, etnik, bölgesel milliyetçiliklerin asla konuşulmaması ve bunun önüne geçilmesi amacıyla yürütmüş olduğu bir proje. Demek ki aslında sizin bu gerekçeye yazdıklarınız, AK PARTİ'yle alakalı söylemler olmasa gerek. AK PARTİ'nin bu bölgede yaşamış oldukları, son zamanlardaki sıkıntılar, özellikle 7 Şubattan, 25 Şubattan, Gezi eylemlerinden falan baktığınız zaman, aslında isimleri farklı, yapılış noktaları farklı, gerekçeleri farklı ama sonuç olarak hedefinde Türkiye'nin olduğu, hedefinde Türkiye'nin, Hükûmetin olduğu bir sürecin başlamış olduğunun delaleti. Şimdi, bir bakıyorsunuz, bu insanlar farklı kimlikler altında bu ülkede yer yer çeşitli operasyonlar, çeşitli iç ve dış güçlerin etkisiyle çeşitli operasyonlar, eylemler, ameliyatlar yapmışlar. Kendilerini bazen üniversitelere, bazen yargıya, bazen askeriyeye, bazen siyaset içerisine saklamış ama Türk milleti artık bunlara o kadar alışmış ki ameliyat masasında hep Türk milleti olduğu için, amaçlar, gayeler, kişiler, şunlar, bunlar farklı olsa da biz ameliyat masalarında onları artık tanıyoruz. Bu yüzler değişmiş olsa da niyetlerin aynı, menşelerin aynı, kökenlerin aynı olduğunu biliyoruz.

BDP'nin grup önerisine baktığınız zaman, evet, sıkıntılar... Ama arkadaşlar, özellikle Diyarbakır'da başlayan eylemlerden sonra, orada 49 tane sivil toplum örgütünün birleşerek bir deklarasyonu var. Orada özellikle şuna dikkat çekiliyor: BDP ve HÜDAPAR'da siyaset yapan siyasetçilerin çok özenli bir dil kullanmaları gerektiği ve bu sıkıntılara ancak güzel bir dille, bir yaklaşımla engel olunabileceği noktasında uyarıları var. Aslında çok olumlu bir uyarı. Demek ki, burada, özellikle siyasetin kızışmaya, sıkışmaya, heyecanlanmaya başladığı bu dönemde siyasi partilerin; AK PARTİ, BDP, CHP veya MHP, kim olursa olsun, herkesin bu dönemde, özellikle ülkemizde başlamış olan bu barış ve kardeşlik süreci içerisinde bütün çözümleri aramaları gerektiği ve buna şiddetle hassasiyet göstermeleri gerektiği, destek olmaları gerektiği bir süreçten geçiyoruz.

Evet, öğrenci olaylarında üniversitelerin yanlı yaklaşımları olabilir mi? Olmaması gerekir. Olabilir mi? Yanlış davranışlar içerisinde olanlar olabilir. Bunlara hassasiyet göstermek hepimizin görevi; takip etmek, kolluk kuvvetlerinin, Hükûmetin, adaletin elbette görevi.

Bakın, biz üniversiteyken, arkadaşlar -ben Kars'ın Kafkas Üniversitesinin bir öğretim üyesiyim- olaylar olurdu küçük çaplı. Gittiğiniz zaman siz öğrencilerin yanına -kendi küçük, böyle, farklı anlaşmalardan kaynaklanan sıkıntılardan doğan olaylar olurdu- sizin şefkatli, samimi yaklaşımlarınızla kısa sürede bunlar bir sükûnete kavuşurdu, barıştırılırdı, uzlaştırılırdı, ayrılırdı. Fakat, bu olaylar artarak üniversitelerde devam ettirilmeye çalışılıyor. Demek ki öğrencilerden kaynaklanan, öğrencilerin birbiriyle olan sıkıntılarından kaynaklanan olaylar değil, bunlar bu kadar masumane değil; bunların altında büyük provokasyonlar, büyük eylem hazırlıkları içerisinde olan ve Türkiye üzerinde çeşitli oyunlar oynamaya çalışan ve bu ülkede barış ve kardeşlik sürecinin sonuçlanmasıyla beraber istedikleri ameliyatları rahat yapamayacaklarını düşünen, bu bölgede rahat at koşturamayacaklarını düşünen ekiplerin, insanların girişimlerinin de rolü olduğunu hiç kimsenin unutmaması lazım. Yani bu, bizim bildiğimiz masumane öğrenci hareketlerinden çok farklı süreçte yürüyen bir gidişat olarak görünüyor. Dicle Üniversitesinden başlıyor, bunu destekleyen olaylar diğer üniversitelerde şekilleniyor ve bu bütün ülkeye, arkadaşlar, yayılmaya çalışılıyor. Demek ki amaç nedir? İşte 7 Şubatta yapmak istediklerini yapamayanlar, Gezi olaylarında yapmak istediklerini yapamayanlar, 17 Aralıkta, 25 Aralıkta yapmak istediklerini yapamayanlar ayrı bir mecradan ülkenin geleceğiyle alakalı bir sıkıntı alanı daha oluşturmaya çalışmaktadırlar.

Arkadaşlar, gençlik heyecanın olduğu, kanın kaynadığı bir yerdir, kolay provoke edilebileceklerinin düşünüldüğü alandır ama ben şuradan bu üniversitelerde okuyan öğrenci kardeşlerime seslenmek isterim: Arkadaşlar, sizi kullanmak isteyenler olabilir, sizin enerjinizden, bu heyecanınızdan yararlanmak isteyenler elbette olabilir fakat inanın bana, öğrencilik hayatınızı sizin istediğiniz şekilde sonuçlandıramadığınız takdirde, geleceğinizi o elde etmiş olduğunuz imkânlarla kurgulayamadığınız takdirde, sizi bugün kullanmak isteyenler, yarın, daha pervasızca, acımasızca kullanmak için, bu amaçlarını gerçekleştirmek isterler. Dolayısıyla, lütfen, ailelerinizin size vermiş olduğu büyük emek ve katkılardan, devletimizin, Hükûmetimizin size sağlamış oldukları büyük imkânlardan bu sıralardayken bir an önce yararlanıp ülkenin geleceğine, bölgenin geleceğine, ailenin ve sizin geleceğinize katkı olarak kullanmanız sizin şu andaki yapacağınız en önemli şeydir diye düşünüyorum.

Evet, bu ülkede her zaman sağcı-solcu tartışması, Kürt-Türk çatışması çıkarmak isteyenler olabilir ama bilmeniz lazım ki bu ülkenin insanı artık barışa, kardeşliğe ve huzura heveslidir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)