GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, BOLU MİLLETVEKİLİ TANJU ÖZCAN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA VAKIFLARINDAN YAPILAN YARDIMLARDAKİ KEYFÎ UYGULAMALARIN ARAŞTIRILMASI VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 27/11/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 11 ŞUBAT 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:59
Tarih:11.02.2014

ALİM IŞIK (Kütahya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu önergenin lehinde söz aldım. Bu vesileyle ülkemizde 1986 yılından bu yana bir sosyal devlet anlayışı gereğinin sonucu olarak yardıma muhtaç ailelerimize Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinden yapılan yardımların dağıtımı sırasında yaşanan usulsüzlük ve yolsuzluklar ya da haksızlıkların araştırılmasına yönelik bir önergeden bahsediyoruz. Sayın Başkan konuyu hatırlattı, kendisine teşekkür ediyorum ama ben bu önerge doğrultusunda konuşacağım Sayın Başkanım, hiç merak etmeyin.

BAŞKAN - Teşekkür ederim. Siz her zaman öyle yaparsınız zaten Sayın Işık.

ALİM IŞIK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesinden yasal kalemler üzerinden dağıtılan sosyal yardımları başlıklar hâlinde sizlerle paylaşmak istiyorum öncelikle.

"Eğitim Yardımları" adı altında şartlı eğitim yardımı, ücretsiz ders kitapları, eğitim materyali, öğle yemeği giderleri, engelli öğrencilerin okullarına ücretsiz taşınması, öğrencilere ev kiralama veya taşıma desteği ile yurt yapımı kalemlerinden yardım yapılıyor. "Aile Yardımları" başlığı altında gıda yardımları, barınma yardımları, yakacak yardımları yani kamuoyunun daha çok "kömür yardımı" olarak bildiği yardımlar yapılıyor. "Engelli Yardımları" başlığı altında engelli ihtiyaç yardımı kalemi üzerinden yardım yapılıyor. "Sağlık Yardımları" başlığı altında tedavi destekleri yapılabiliyor, yine şartlı sağlık yardımı destekleri yapılabiliyor ve "Özel Amaçlı Yardımlar" başlığı altında da aşevleri, afet yani acil durum yardımları gibi yardımlar yapılıyor.

Şimdi, bu yardımların yapılmasında, sosyal yardımlarla vatandaşımızın desteklenmesinde hiçbir sorun yok. Keşke imkânımız daha fazla olsa da daha çok insanımıza yardım yapabilsek ama Türkiye gerçekleri bugün itibarıyla şunu gösteriyor değerli milletvekilleri: Bugün yaklaşık 7 milyon aileye yardım yapılıyor yani Türkiye'deki ailelerin yaklaşık üçte 1'i yardıma muhtaç hâle gelmiş. Üzerinde durmamız gerek konulardan birisinin bu olduğunu düşünüyorum. Keşke bu üçte 1, beşte 1, onda 1 olabilse ama bugün yaklaşık 20 milyon ailenin üçte 1'ine yardım yapan bir devlet hâline geldiysek bunun üzerinde durmamız gerektiğini düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, bu yardımlarla ilgili önemli sıkıntılardan birisi, özellikle seçim öncesi dönemlerde köy muhtarları ve mahalle muhtarları resmen baskı altına alınıyor. Yani yardıma muhtaç ailelere, dağıtılacak kişilere bu yardımların dağıtımı konusunda, köy ve mahalle muhtarları, özellikle iktidar partisinin il ve ilçe yöneticilerinin baskısı altında, hak etmeyen ailelere bu yardımları vermek zorunda kalıyor. Birinci araştırılması gereken sorun budur. Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki yardıma muhtaç, gerçek, bu yardımı alması gereken insanlar, sadece siyasi partilerin kul arayışına uygun cevap vermedikleri için, "Öyle olacaksa ben bu yardımdan vazgeçiyorum." dedikleri için yardımları alamazlarken muhtarların ve il, ilçe teşkilatlarının belirlediği listelerde hiç yardıma muhtaç olmayan aile bireylerinin bu yardımlardan yararlandığını görüyoruz. Bu, sıkıntıların birisidir.

İkincisi, özellikle iktidar partisinin il ve ilçe yöneticilerinin referans olmadığı kişiler kaymakamlıklar veya Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından bu yardımlardan yararlandırılmamaktadır. Canlı bir örnek vereceğim size: Kütahya ili Emet ilçesinde çocuğu kan kanseri olan bir aile babası bu yardımları alırken, bir gün kaymakamlığa gittiğinde "Kusura bakma, bu yardımı sana bu defa veremeyeceğiz." sözüyle karşılaşmıştır. Düzenli olarak Ankara'ya çocuğunu tedaviye getiriyor. "Neden?" dendiğinde "Sen Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi değilsin veya üyesi olma teklifini kabul etmemişsin, kusura bakma." İsmini verebilirim.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Evet, lütfen ya.

ALİM IŞIK (Devamla) - İsmini veririm, veririm abla, ben size veririm.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Verin, bana verin, olsun.

BAŞKAN - Sayın Enç, lütfen...

ALİM IŞIK (Devamla) - Ama buradan veremem, buradan veremem.

Özel isteyen arkadaşım varsa sizi görüştürürüm. Müdahale ettim, kaymakamlığı aradım. Bu arkadaşımızın, bu kardeşimizin çocuğunu tedavi ettirebilmesi için bir 300 lira daha lütfen almasına ben aracı olduğum için biliyorum. İsmini veririm. Çünkü bunlar bu memlekete yakışmıyor, bu kaymakamlara yakışmıyor.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Yüzlerce var böyle, yüzlerce, binlerce var.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bunlar zalim, zalim.

ALİM IŞIK (Devamla) - Bu sizin iktidar partisi il ve ilçe yöneticilerine hiç yakışmıyor çünkü siyasi partiler hizmet etmek için önemli demokratik kurumlardır, kuruluşlardır. Bu aracılıkta, partiye üye olursan veya partiye üye olma teklifine hayır diyorsan buna göre yardım alırsın veya almazsın anlayışını hepimizin reddetmesi lazım. Bu, yaşadığım canlı örnektir. Özellikle bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

İkincisi, engelli vatandaşlarımızın birçoğu engellerinden dolayı bu kurumlara, kuruluşlara gidemedikleri, aracı gönderdikleri için bu yardımları almada sıkıntı çekiyorlar. Şimdi, vakıf yöneticileri diyor ki: "Engellinin buraya gelmesi lazım." Engellinin oraya gidecek hâli yok, evinde yatalak hasta. Buna şimdi niye zorlama getiriyorsunuz? Bu sıkıntıyı çözmemiz lazım, araştırılması lazım.

Bir diğeri, kömür ihtiyacı olmayan, evinde doğal gaz bağlı ailelere kömür yardımı yapılıyor, özellikle seçim öncesinde. Bu insanlar aldıkları bu kömür torbalarını gizlice, "satılamaz" ibaresi olmasına rağmen, gidiyorlar, kömür satan kuruluşlara verip yarı fiyatına, üçte 1'i fiyatına paraya dönüştürerek bu işi suistimal ediyorlar. Bunu araştırmamız, engellememiz lazım. Bunun örneklerini, medyaya da yansıdığı için sizler de çok iyi biliyorsunuz. Bunun önüne geçmemiz gerekiyor. Kömür yardımı yapılacaksa, gerçekten o kömürü yakacak, yardıma muhtaç ailelere bu yardım yapılmalı. Evinde doğal gaz bağlı olan aileye hangi gerekçeyle kömür yardımı yapılıyor, hangi gerekçeyle kömür torbaları istemediği hâlde evinin önüne yıkılıyor, millete afişe ediliyor? Bunları iyi görmemiz lazım, iyi anlamamız lazım.

Diğer taraftan, iktidar partisinin il ve ilçe başkanlıklarına yardımsever vatandaşların yardım çekleri teslim ediliyor, gelen insanlara bunlar kampanyayla dağıtılıyor. Bunlar bu Türkiye'ye yakışmıyor. İktidar partisinin çok değerli milletvekili arkadaşlarım, sizlerin de buna bina etmesi gerekiyor. Ben size gösteririm cebimde olduğunu ama hoş olmayacağı için, belgesi olduğu için bunu konuşuyorum. Bir iş adamı gidip de iktidar partisinin il başkanına "Bu çekleri, yardım çeklerini dağıtın." diyor, veriyorsa teşekkür etmek lazım. Ama bu iktidar partisi gidip de bu çekleri kampanyayla yardıma muhtaç insanları sıraya dizip imza karşılığı veya üye formunu doldurduktan sonra dağıtıyorsa ayıp olan budur. Bu ayıbı önlememiz lazım. Onun için, bunlar hoş şeyler değil, bunların mutlaka önüne geçilmesi gerekiyor.

Diğer taraftan, bedelli askerlik paralarının şehit aileleri ve gazi ailelerine dağıtılması, yardım edilmesi amacıyla toplanmasına yönelik burada bir kanun çıkardık. "Bugüne kadar, bedelli askerlik paraları maalesef bu ailelere verilmedi; 'yardım' adı altında, bu ülkenin vatandaşı olmayan ama Türkiye'ye sığınmış Suriyeli vatandaşlara dağıtıldı." iddialarını bugüne kadar bu Hükûmet cevaplamadı. Verdiğimiz önergeler cevapsız dönüyor. Şimdi, bunu söylememiz lazım. Eğer, Suriyeli vatandaşlara bedelli askerlik parasının toplandığı kaynaktan bu yardım yapıldıysa Hükûmetin yetkililerinin bunu açıklaması lazım, milletin de bilmesi lazım. Şimdi, kanunu öyle çıkarıyorsunuz, parayı başka yerde dağıtıyorsunuz. Bu hoş şey değil.

Sonra, rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarında adı geçen iş adamlarını hayırsever iş adamları olarak kamuoyuna yansıtarak bu işin üstünü örtmeye kalkmanın Türkiye Büyük Millet Meclisindeki hiçbir milletvekili arkadaşıma yakışmadığını söylemek istiyorum. Hayırsever iş adamı milletin malını çalarak hayır yapmaz. Daha sonra, Deniz Feneri davasında insanlarımızın hayır hasenat duyguları köreltildi. Bunun üstüne hepimizin gitmesi gerektiğini düşünüyorum.

Onun için bu önergenin yerinde bir önerge olduğunu ve araştırılmasının çok önemli olduğunu ifade ediyor, önergeye evet oyu vereceğimizi paylaşarak hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)