| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 06.02.2014 |
MUHARREM IŞIK (Erzincan) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, biraz önce konuşulan bu Diyanetin vakfına ait hastanenin Sağlık Bakanlığına devredilmesinden önce, daha önce bu Kızılayın başına geldi. Ben de Kızılayın başhekimiydim. O zaman, yasa çıktığı zaman Kızılayın tüm tesisleri çalışacaktı, sağlık çalışanları devlete geçecekti ama sağlık tesisleri kapanmayacaktı. Şu anda sağlık tesislerinin hepsi gitti. Oradaki amaç... Kızılay güzel iş yapıyordu gerçekten. Erzincan'ı örnek vereyim: Erzincan en az yüzde 30 ile yüzde 40 oranında sağlık sorunu çözüyordu ama ne hikmetse, birilerine bir şeyler çekmek için o zaman Kızılayı kapattınız, diğer illerde de kapattınız, ne olduğu belli ama şimdi Diyanetinkini alıp... Zarar ediyormuş; zararı devlet karşılayacak, çalışanlar da devlet memuru olacak.
Tabii, bizim yıllardır söylediğimiz, bu sağlıkta şehir hastaneleri yapıp oraları, daha sonra sağlığı özelleştirmekle ilgili yasalarınız vardı, birkaç sefer getirmiştiniz, Danıştay da bozmuştu ama yine ısrarla getirip çıkardınız. Sayın Bakan burada olsaydı ona soracaktım ama bu Bilkent'te yapılacak kampüs için anlaştığınız firmanın geri çekildiği söyleniyor, yapamayacağı söyleniyor, bir duyum aldık öyle. Çünkü doları, euroyu fırlattınız, artık önünü de alamıyorsunuz. Tabii, üç yıllık bir şeyle vermiştiniz kira bedelli olarak yapılacak şeyi. Bu konuda bir açıklama yaparsa memnun oluruz.
Tabii, yasanın komplesine baktığımız zaman, İnternet'i engelleyip sizinle ilgili haberleri engellemeye çalışıyorsunuz, amacınız oydu. Yeni gelen bir yargı paketi yasası var. Bu yasayla da rüşvet, yolsuzluk, soruşturmaları engellemeye çalışıyorsunuz. Oradaki kişilerin soruşturulmasını, bakanlara, yakınlarına uzanılmasını engellemek için uğraştığınız bir yasa olarak geldiği şu anda basına da düştü. Bizim sayın vekillerimiz de bu konuda açıklamalar yaptılar.
Tabii, yasa dışı dinlemeleri engellemek için yasa yapıyoruz ama sizinle ilgili çıkan "tape"ler, yargının -kim olursa olsun, ister paralel olsun ister dörtgen olsun ister dikdörtgen olsun, ne olursa olsun, onların- bir mahkemeye verip mahkemeden aldığı kararla olan dinlemeler. Bunların hiçbiri yasa dışı değil, hepsi yasal. Ama sizin özellikle "paralel devlet" dediğiniz kişilerle ilgili yayınladığınız -fezlekede olan şeyler- konuşmaların çoğu yasa dışı dinlemesi yani burada suçu siz işlemişsiniz, siz yayınlıyorsunuz çünkü ama maddeyi çıkarırken de diğer tarafı suçluyorsunuz.
Tabii, yasalar yapılırken önemli olan, suçlunun kim olduğuna tam karar vermek. Sizin böyle bir amacınız olmadığını zaten bu yasalarda gördük, bununla da devam ediyor.
Yasal dinlemelerde amacınız, yolsuzlukları, hırsızlıkları, konuşmaları medyadan kesip seçimlere kadar bir götürmek, bütün amacınız o. Şu anda İnternet Yasası da o, yarın gelecek paket de bu. Şu 30 Martı nasıl bir atlatırız, vatandaşın gözünden nasıl bir kaçırırız, bunun çalışmalarını yapmak için uğraşıyorsunuz.
Özel hayatın gizliliği falan umurunuzda değil sizin, hiç umurunuzda değil. Umurunuzda olsaydı, Sayın Başbakan seçimlerde çıkıp bas bas bağırarak "Yanlarındaki eşleri değil ki özel hayat olsun, başkaları olunca genel olur." diye bağırmazdı.
Şimdi, diyorsunuz ki: "Siyasette seviye iyice düştü, artık yerlerde sürünüyor, bunu yükseltelim." Tamam, yükseltelim ama seviyeyi düşüren kim? Biriniz, herhangi biriniz, grup başkan vekilleri çıkıp desinler ki: "Siyasette seviyeyi düşüren Başbakanın kendisidir. Hata yapmıştır, yanlış yapmıştır, biz onun adına özür diliyoruz. Gelin, siyaseti yükseltelim, seviyeyi yükseltelim." O zaman amenna diyelim, yükseltmeye çalışalım. (AK PARTİ sıralarından "Tersini de söyle." sesleri)
MUZAFFER ÇAKAR (Muş) - Kılıçdaroğlu'nu söyle.
MUHARREM IŞIK (Devamla) - Ama, bunu söylemeniz lazım. Tersini de söyleriz.
Tabii, yargı konusuna gelince, işinize gelmeyen şeylerde bir şey söylenmiyor. Örneğin, Almanya'ya giderken Ali İsmail Korkmaz'la ilgili soru sorulduğu zaman Sayın Başbakan: "Yargı süreci, yargı süreciyle ilgili söylenecek herhangi bir sözümüz yok." demiş. İşine gelince yok, işine gelmeyince her şey var. İşte, 17 Aralıkta neler söylediğini, hâkimlere, savcılara neler söylediğini duyduk.
Ethem Sarısülük'ü öldüren katil polisi görevden almadınız, yalnızca yirmi dört ay kıdem durdurma cezası vermişsiniz. Göz göre adam çekiyor, basıyor yani bunu görmeyen bir göz olur mu ya? Televizyonda izliyorsunuz, basıyor resmen, döndürmüş adam; hâlen diyorsunuz ki: "Bu şüpheli." Ne demiş? "Meşru savunmaya sınırın aşılması." Resmen vuruyor.
Bu arada, MHP Grubuna ve Tuğrul Türkeş'e teşekkür etmek istiyorum, çünkü güzel bir açıkla yapmış Ali İsmail Korkmaz'la ilgili. En son kısmını okuyayım. "'Ali İsmail Korkmaz solcuydu.' diyorlar, 'Ali İsmail Korkmaz Aleviydi.' diyorlar, 'Ali İsmail Korkmaz Ateistti.' diyorlar. Biz de MHP olarak onlara cevaben diyoruz ki: 'Ali İsmail Korkmaz insandı, Ali İsmail Korkmaz sizin gibi T.C. Devleti'nin eşit vatandaşıydı.'" Tabii, buna, herkese, şehitlerimize, üç beş Mehmet'e, Afyon'da ölen şehitlerimize, Reyhanlı'da ölen -parantez içinde söylüyorum- Sünni vatandaşlarımıza, hepsine üzülüyoruz. Ama, elinizle ne yarattınız biliyor musunuz? O Ali İsmail Korkmaz Che Guevara olacak, Deniz Gezmiş olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM IŞIK (Devamla) - Bunu yarattınız siz. Korku imparatorluğunuz böyle yıkılacak. (CHP sıralarından alkışlar)