| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 06.02.2014 |
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 524 sıra sayılı torba yasanın 117'nci maddesi üzerinde -633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 5'inci maddesinin (2)'nci fıkrasıyla ilgili- vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, burada -tabii ki Parlamentonun görevi- yasalar geliyor önümüze, bu yasaları yapıyoruz, çıkarıyoruz ancak son zamanlarda öyle bir noktaya geldi ki tartışmalar gerçekten vatandaşımızın bu yaptığımız yasalara ne kadar güvendiği, bizlere ne kadar güvendiği, yürütmeye, yasamaya, yargıya ne kadar güvendiği konusunda çok büyük tartışmalar geçiriyoruz.
Değerli arkadaşlarım, öncelikle bizim tartışmamız gereken konunun bu olduğunu, elbette daha sonra da Parlamentonun, yüce heyetinizin bu yasaları yapması gerektiğine inanıyorum.
Ortalıkta öyle şeyler var ki -bu kadar yolsuzluk, rüşvet, kıyım, hukuksuzluk- ne bu görüştüğümüz torba yasanın, kanunun ne de önergelerin ne halk nezdinde ne de bence çok fazla da bir önemi yok. Gördüğüm, baktığım kadarıyla da bu güvensizlik ortamının en büyük nedenlerinden bir tanesi ve bunu vatandaşımıza yansıtan Sayın Başbakan yani gördüğümüz şey bu.
Bakın, şöyle söyleyelim: Başbakan Fas'tan telefonla bir televizyon kanalının yetkilisini arayarak Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'nin bir demecinin alt yazıyla geçmesine "Kaldırın." diyor. Bir demokratik ülkede, demokrasiyle yönetilen bir ülkede bir başbakan bir televizyon kanalını arar da ona "Bu alt yazıyı kaldırın." der mi? Bu demokrasi olur mu? Demokratik bir ülkede böyle bir şey olabilir mi? Bakın, biz burada kanunları yapmaya çalışıyoruz ama Sayın Başbakanın yaptıklarına bakın. Vatandaş nasıl güvensin değerli milletvekilleri?
Bu ülkede, ayrıca, yasa ve yasalar çerçevesinde görevini yapan kamu görevlileri hallaç pamuğu gibi kış ortasında oradan oraya savruluyor. Onları "paralel devlet" olarak ilan ediyor. Bunu söyleyen bir başbakan. Normal görevini yapan kamu görevlileri görevlerini yapmalarından dolayı paralel devlet olabilir mi? Bir savcı eğer kendisine bir ihbar gelmişse bunu değerlendirmek, bunu yapmak zorunda. Yapmadığı zaman, o işi yapmadığında kanunsuzluk yapmış olur. Ama, bunu yapanları "paralel devlet" olarak ilan ediyor Sayın Başbakan. İş adamlarını hoşuna gitmeyen açıklamalar yaptılar diye... Son zamanlarda döviz arttı bu ülkede, faizler arttı, vatandaşın cebinden paralar çıktı. İş adamları da yatırımcı gelmez diye endişelerini dile getirdiler. Sayın Başbakan ne dedi onlara? "Hain" dedi, "İhanet içerisindedirler." dedi. Böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlarım?
Şimdi, bu bakanlar hakkında fezlekeler düzenlendi. Sayın Başbakan bu fezlekelerin Meclise gelmesini engellettirdi, görüşmelerini engellettirdi. Sayın bakanlardan bir tanesi Zafer Çağlayan Mersin'de yaptığı açıklamada "Bizim hiçbir günahımız yok, bize bu atfedilen suçların hiçbirini işlemedik, biz tertemiziz." diyor. Sayın Bakan Muammer Güler Mardin'de yaptığı açıklamada "Ben aklanmadan daha siyasete dönmeyeceğim." diyor. Bu fezlekelerin buraya gelmesini engellerseniz Mecliste görüşülmesini engellerseniz bu sayın bakanlar nasıl aklanacaklar arkadaşlar? Bunları çamaşır suyuna soksak aklanabilirler mi? Yani bu yasalarda nerede, nasıl aklanacakları belli. Bunların önüne geçerek bir şekilde bunu önlemek, bakanların da kanuni hakkını, yargılanma hakkını kullanmanın önüne geçmek demek değil midir? Sizlere söylüyorum: Bu fezlekeler mutlaka bu Meclise gelip görüşülmeli, bakanlar zan altından, eğer suçlu değillerse bundan kurtulmalıdırlar.
Şimdi, ayrıca, demokratik hakkını kullanan eylemcileri de, sanatçıları da Sayın Başbakan tehdit ediyor. Biliyorsunuz, Gezi eylemlerinde "Mehmet Ali Alabora" diye bir sanatçımız orada Gezi eylemlerine destek verdiğinden dolayı Başbakanın hedefi hâline geldi. Bunları niçin anlatıyorum değerli milletvekilleri? Bunlar, bu tavırlar ülkemizdeki demokrasiyi geliştirmiyor, geriye götürüyor, onun için bunları anlatmaya çalışıyorum. Bunlar demokratik davranışlar değil. Elbette ki bir sanatçı bir konudaki muhalefetini ortaya koyacak ama bir başbakan bunu hedef almaz, böyle şey olmaz, bunlarla uğraşmaz. Başbakanın uğraşacağı, konuşacağı başka şeyler vardır. Daha birçok söyleyeceğim şey var ama bir maddede daha konuşmam var herhâlde. Bu vesileyle hepinize tekrar saygılar sunuyorum.