GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:57
Tarih:05.02.2014

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sıra sayısı 524 olan Yasa Tasarısı'nın 103'üncü maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.

Bu maddeyle "Güvenlik ve İnternet alan kodları konusunda Siber Güvenlik Kurulu tarafından Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına görev verilebilir." diyor, böyle bir düzenleme yapılmış ama "Siber Güvenlik Kurulu tarafından görev verilebilir." diyor da ortada Siber Güvenlik Kurulu yok. Çünkü, Siber Güvenlik Kurulu 106'ncı maddede kuruluyor, olmayan bir kuruma bir görev veriliyor. Nasıl bir maddedir anlamış değilim, böyle bir yasa hazırlanıyor.

Peki, böyle bir kuruma ihtiyaç var mı, Siber Güvenlik Kuruluna? Evet, böyle bir kuruma ihtiyaç var, Türkiye'nin böyle bir kuruma ihtiyacı var. Çünkü, bilişim ve bilişim teknolojileri hayatı kolaylaştırma adına sağladıkları imkânlar yanında, güvenlik boyutunda da kaygı verici gelişmeler olduğunu hep birlikte izlemekteyiz. Hayatımızın her alanı, yaşamımızın her alanı sağlıktan eğitime kadar, ulaştırmadan bütün işlerimize kadar artık bilişim ve bilişim teknolojileriyle beraber yaşar duruma geldik. Bunun örneklerini kullandığınız iPad'lerden, tablet PC'lerden, telefonlardan görüyorsunuz. Şu Meclisin mikrofonlarının çalışması, Başkanın oradan yönetmesi bilişim teknolojileri sayesinde olmaktadır. Bu nedenle de güvenlik boyutu çok büyük önem kazanmaktadır. En kaygı verici boyutu da kişisel verilerin korunması tasarısıdır.

Şimdi, bu kişisel verilerin korunması önceliğimiz olması gerekiyordu. Siber güvenlikle ilgili öncelik, bir de kişisel verilerin korunması önceliğimiz olması gerekiyordu ama bizim önceliğimiz ne oldu? Önceliğimiz, İnternet'in yasaklanması oldu. Yeniden, 5651'den sonra yeni bir düzenleme yaparak daha da katı kurallarla İnternet'e erişemez hâle getirilmeye çalışıyoruz. Bunun için de özel bir bürokrat seçilmiş. Vallaha, nasıl bir yetenekli bürokrat ben şaşırdım bu arkadaşıma. Hâkimin, savcının yetkisini -etik kuralları bilen- psikologların yetkisini, sosyologların yetkisini hep bu arkadaşa verdik. Hele, o 9/A maddesinin 8'inci fıkrası da tam evlere şenlik bir fıkra. Orada, birinin müracaatta bulunması da gerekmiyor, bürokrat arkadaşımız hissettiği anda bu yayını durdurabilecek; böyle bir vazifeyi de edinmiş oldu kendisine.

Yine, bakıyoruz, şimdi, bu kanunu çıkartmamız gerekiyordu. Neyle ilgili? Kişisel verilerin korunması kanunu. Bunu çıkarttık mı? 22 Nisan 2008 tarihinde Meclise gelmiş ama hâlen Mecliste bekliyor. Tabii bu kanunu çıkartmıyoruz, kişisel verilerin korunması kanununu çünkü SGK 72,5 milyon TL'ye bizim verilerimizi pazarlıyor. Yani, siber güvenlik kanunu çıkaracağız, kurumu kuruyoruz. Dışarıdan saldırılara karşı, kişisel verilerimizi ellerine geçirmemelerine karşı ama devletin kurumlarından kim koruyacak? Bizi MİT'ten, TİB'den, SGK'dan kim koruyacak? Anlaşılır gibi değil bu.

Yine, bakıyoruz, Avrupa Konseyi Siber Suçlar Sözleşmesi'ni imzalayan ülkeler arasında Türkiye de var, 2010'da imzalamış fakat onaylamıyoruz. Niye uygulamıyoruz veya niye sansürlemeye çalışıyoruz? Tek bir nedeni var arkadaşlar, yine 17 Aralığa geleceğim. Bugün Başbakan Almanya'da 17 Aralığı anlatırken şöyle diyor: "Yolsuzluğa izin vermeyen bir iktidarız." diyor, "Yolsuzluğa izin vermeyen bir iktidarız." diyor. Ben de şimdi sizlere soruyorum: Bu elbise askılarında giden paralar yolsuzluk değil mi?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Değil!

HAYDAR AKAR (Devamla) - Yine, 700 bin TL'lik kol saati takan bakanlarda yolsuzluk yok mu?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yok!

HAYDAR AKAR (Devamla) - Yine, bakan çocuklarının hapiste olması bir yolsuzluk alameti değil midir?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Değil!

HAYDAR AKAR (Devamla) - Para sayma makinelerinin bakan çocuklarının evinde çıkması "Harama el değmeyelim." gerekçesiyle midir, bir yolsuzluk değil midir?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Hepsi iftira! Hepsi iftira!

HAYDAR AKAR (Devamla) - Halk Bankası Genel Müdürünün hâlen göreve devam ediyor olması ve ayakkabı kutularında 4,5 milyon dolar bulunması bir yolsuzluk değil midir?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Değil!

HAYDAR AKAR (Devamla) - Halk Bankasının batmış bir şirkete 575 milyon TL vermesi bir yolsuzluk değil midir?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Değil, komplo!

HAYDAR AKAR (Devamla) - Benim anladığım şu: Başbakan, kendi ve yandaşları dışında kimseye izin vermiyor. Kendi ve yandaşları yaptığı zaman her şey serbest, mübah ama başkaları yaptığı zaman bu yolsuzluk oluyor, anladığım bu olaydan, yani bütün bunların hiçbiri yolsuzluk değil.

Bunu nereden anlıyoruz? Görevden aldığınız savcılardan anlıyoruz -bunları izah etmeme gerek yok, hepiniz biliyorsunuz- Başbakanın özel uçağıyla İstanbul'a getirilen emniyet müdüründen anlıyoruz, görevden aldığınız polis müdürlerinden anlıyoruz, yine, otuz beş gün ifadeye gitmeyen Başbakanın oğlundan anlıyoruz. Nereden anlıyoruz? İhaleyi aldıktan sonra eğlenip millete küfreden yandaş müteahhitlerden anlıyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)