| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 05.02.2014 |
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 96'ncı maddede verdiğimiz önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok değerli milletvekilleri, bugün getirilen bu sansür yasasıyla birtakım olayları kapatmaya çalışıyoruz. Şimdi ben size şunu söylemek istiyorum: Bakın, son her şeyi ele geçirme anlayışınızın geldiği noktaya bakın. 2002 yılında iktidara geldiğinizde arkanızda medya gücü yoktu, arkanızda -yanılmıyorsam- bir Kanal 7 ile bir Yeni Şafak gazetesi mi ne vardı.
OKTAY VURAL (İzmir) - Yok, o da değildi ya.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ama, siz, bu millete, fakir fukaraya, garip gurebaya "Sessiz yığınların sesiyim." diyerek yüzde 36, yüzde 48, yüzde 50 gibi oylarla iktidara geldiniz. Ama, iktidara geldikçe, kendinizi güçlü hissetmeye başlayınca, 28 Şubat sürecinde neyden dert yanıyorsanız, neyde sıkıntınız varsa, neyi eleştiriyorsanız hepsini yapar hâle geldiniz. Şimdi milletten uzaklaşarak, vatandaştan uzaklaşarak birtakım güç odaklarının merkezine girmeye başladınız ve güç odaklarına sahip oldukça Türkiye'de güçlü olacağınızı sandınız ama yanıldığınızı göreceksiniz.
Bakın, açık ve net söylüyorum, şimdi, yapılan bir yolsuzluk operasyonunda, 17 Aralıkta ve 25 Aralıkta şunu demiş olsaydınız: "Ey Türk yargısı, ey Türk emniyeti, biz size güveniyoruz, boğazımızdan bir şey geçmedi." Boğazından haram geçmeyene ne Türk yargısının ne de Türk polisinin yapabileceği bir şey yoktur; açık söylüyorum. Hele bu Başbakana, Başbakanın oğluna bir polis komplo kuracak, bir savcı komplo kuracak, böyle bir şey olabilir mi Allah'ınızı severseniz! Dünyayı adamın kafasına yıkarlar, dünyayı. Çıkıp da "Bunlar yok." deseydiniz ve hırsızlığa bulaşanlara sahip çıkmamış olsaydınız gerilmezdiniz. Demokrasiyi hâkim kılmak lazım, demokrasiden uzaklaşarak, demokrasiden kaçarak bu işlerden sıyrılacağınızı düşünüyorsanız sıyrılamazsınız değerli arkadaşlar. Çünkü gelirken insanlar size inandığı için geldiniz, dualarla geldiniz. Bakın "fakir fukara, garip gureba" dediniz. İçinizde bir sürü temiz insan var. Hırsızlara niye sahip çıkacaksınız değerli arkadaşlar? Niye sahip çıkacağız hırsızlara? İçimizdeki hırsızları temizleyelim, içimizdeki arsızları temizleyelim. Çıkıp da hırsızı, arsızı yargıya, adliyeye teslim etseydik bugün bu sıkıntılarla karşılaşmazdık.
Bugün bas bas bağırıyoruz, 60 milyar dolar zararı oldu bu operasyonların, 100 milyar dolar zararı oldu. Peki, bu zararda bizim suçumuz nedir diye düşünmüyor musunuz Allah'ınızı severseniz? Yani bu kadar çıkan "tape"yi, bu kadar çıkan savcı iddianamelerini nasıl yok sayacaksınız? Görmüyor musunuz geldiğiniz noktayı? Demokrasiden uzaklaştığınızı görmüyor musunuz? Demokrasiye sahip çıkacaksınız.
Yani birileri hırsızlık yapacak, birileri götürecek ama içinizde tertemiz olan insanlar, bunlara sahip çıkmanın bedelini ve sıkıntısını ödeyecek. Yani ben size açık ve net söylüyorum: Anadolu'ya gidin, Anadolu coğrafyasına, size tertemiz, analarının ak sütü gibi helalinden oy veren insanlara bu hırsızlığın ve yolsuzluğun yapılmadığını izah etmek zorundasınız.
Şimdi, Adalet Bakanlığı fezlekeleri geri göndermiş, efendim, savcılar değiştiriliyor, polisler değiştiriliyor. Ya, ben size soruyorum: Allah'ınızı severseniz, bu ülkede Başbakanı haksız yere kim suçlayabilir?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Suçluyor, suçluyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bu ülkede Başbakanı, bakanı haksız yere kim yargılayabilir? Allah'ınızı severseniz, elinizi vicdanınıza koyun ve cevap verin. Ama eğer Başbakan da yolsuzluğa bulaşmışsa hesap verecektir. Bu hem dinimizde böyledir hem hukukumuzda böyledir. Eğer bakan yolsuzluğa bulaşmışsa hesabını verecektir. Yani boğazından bir gram haram geçmeyen milletvekili, ona oy veren vatandaşı, niye savunmak zorunda kalıyorsunuz?
Medya savaşları yaptırıyorsunuz. Paralel devlet arıyorsunuz. İşte paralel medya ortada. Paralel medyayı oluşturdunuz, paralel medyayı. Paralel sivil toplum örgütlerini oluşturdunuz. Her medya kuruluşunun başına bir adamınızı yerleştirdiniz. Başbakan arıyor, falanca Faraç, bilmem ne... Yani, böyle bir medya. Hukuksuzlukla, haksızlıkla nereye kadar gidebileceğinizi düşünüyorsunuz?
Unutmayın, duayla geldiniz, bir duayla gidersiniz. Emin olun, bugünlerinizi mumla ararsınız. Onun için, yanlıştan dönün, haksızlığın yanında durmayın, haksızlığın karşısında olun. Yakışanı ve doğrusu budur.
Sağ olun. Saygılar. (MHP sıralarından alkışlar)