GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:57
Tarih:05.02.2014

HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 88'inci maddede Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Demokrasi adına çıktığınız yol, tahmin ediyorum, diktatörlükle sonlanmaya doğru gidiyor. Almanya'da seçimleri kazanan Adolf Hitler'in Meclis önünde yaptığı konuşmada söylediği sözle Başbakanınki uyum sağlamaya ve uyum içerisinde görünüm sergilemeye başladı. Ne demişti Adolf Hitler? "Artık Almanya'nın yargıcı benim." Başbakan ne demişti Ergenekon davalarıyla ilgili? O da demişti ki: "Bu davaların savcısı benim." Sizin demokrasi adına açtığınız sözde demokrasiyi, kaliteli, ileri demokrasi anlayışını diktatörlükle sonlandırmaya doğru hızla gidiyorsunuz.

Şimdi hangi engeli kaldırmaya çalışıyorsunuz? İletişimle ilgili, İnternet'le ilgili. Peki, gerçekten samimiyseniz, bu konuda samimiyetinizi test etmek gerekliyse, 2011 yılından önce CD'ler, kasetler ortaya çıkar iken montaj kasetlerle Türkiye'nin birçok değerli siyasetçisini siyasetin sonuna doğru getirmeyi düşündüğünüz anda bu hassasiyeti niye göstermediniz? Neden bununla ilgili bir düzenlemeyi telekomünikasyonda yapmadınız? Ama, o zaman işinize gelmedi, o zaman bunu kullandınız, konuştunuz. Hatta, Başbakan miting alanlarına çıktı, bununla ilgili, örf ve âdetlerimize, ahlakımıza uymayan propagandalar gerçekleştirdi. Şimdi değiştirme ihtiyacını niye hissediyorsunuz? Çıkanlar hoş değil, söylenenler hoş değil. Dün çıkanlarla ilgili, geçen hafta Sayın Başbakan dedi ki: "Bu, geçmiş dönemde çıkan kasetler örgüt tarafından, camia tarafından, cemaat tarafından çıkarıldı." diye beyanat verdi, konuştu. Peki, gerçekten bu böyleyse bugüne kadar Sayın İçişleri Bakanı niye acaba bir araştırma açmadı? Gerçekten, dün kanka olduğunuz, dün iç içe girdiğiniz, laf söyletmediğiniz cemaatin bu kasetlerle ilgili bir kusuru var ise bugüne kadar niye bununla ilgili gerekli olanları yapmadınız? Çünkü işinize gelmedi. Şimdi niye yapıyorsunuz? İletişimin başına Hükûmetin atadığı bir genel müdürü getiriyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, her çıktığımda söylüyorum. Bu yolun sonu karanlık. Dönün suratınızı muhalefete. Bugün sizin bu çıkardığınız kanunlar, bu çıkardığınız yasalar yarın sizi yargılayacaklar. O zaman diyeceksiniz ki: "Niye çıkardık biz bunları? Neden böyle bir yanlışı yaptık?" Biz, muhalefet olarak, o yanlışa girmenizi engellemeye çalışıyoruz. Farklı anlayabilirsiniz, yanlış anlayabilirsiniz ama lütfen buna dikkat edin. Yarın sizin atadığınız kişinin yerine iktidara gelen parti atayacaktır. O atanan insan sizi yargılayacaktır, yargıladığı zaman da hepiniz birden bağıracaksınız.

Bakınız, şimdi ne yaptınız? 28 Şubatta ne dediniz? Neden çok huzursuz oldunuz? Fişlenmelerden. Yani fişlenmeyi kabul etmediniz, dediniz ki: "Demokratik bir ülkede fişlenme mi olur?" Doğrudur, demokratik bir ülkede fişlenme mi olur? Sünni, Alevi, Çerkez, Kürt, cemaatçi, solcu, sağcı, hiçbir şey olmaz, olmaması gerekli.

Sayın İçişleri Bakanımız, siyaseten gelmediniz atamayla geldiniz, Anayasa'mızda da yeri var, doğrudur. On beş gün içerisinde hangi kıstasları göz önüne alarak 6-7 bin polisi yerinden aldınız, başka yere atadınız? Gerçekten fişlemeye dayalı... Bu kadar hızlı, bu kadar süratli olabilmesi için, bu polislerin, emniyet müdürlerinin fişlenmesi gerekliydi. Gerçekten fişleme mi yaptınız? Yani "28 Şubattan ağzımız yandı, aman şimdi sıra bize geldi." deyip, gerçekten bir fişleme yapıp on beş gün içerisinde emniyet müdüründen polise kadar 6-7 bin kişinin yerini değiştirdiniz. Yetmedi, yargıda nasıl yaptınız, niye yaptınız? Kimin hangi cemaate, kimin hangi mensubiyeti olduğunu anladınız ki yüzlerce savcıyı, yüzlerce hâkimi değiştirdiniz?

Değerli arkadaşlarım, bu yaptıklarınız dün şikâyet ettiklerinizin aynısıdır. Hani, çok önemli bir şey vardır -ben kısaltılmışını okuyayım buradan- Hammurabi Kanunları. Bir kitapta şöyle yazar: "İlk kanun koyucu olan Babil Kralı Hammurabi, tahtına çıkınca..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN ÖREN (Devamla) - Sayın Başkanım, şurada gözüken dakikalar beni aldatmıştır.

BAŞKAN - O yanlış. Ne yapayım?

HASAN ÖREN (Devamla) - Ama, yapmayın... Ben oraya bakarak konuşmamı devam ettiriyorum. Orada sizin monitörde yaptığınız bir hatadan dolayı benim hata yapmama vesile olamazsınız. Benim gözüm hem burada hem orada. Ne yapayım şimdi, siz söyleyin.

BAŞKAN - Bir şey yapamayız, çok özür dilerim.

HASAN ÖREN (Devamla) - O zaman, son şunu okuyayım, bırakayım.

BAŞKAN - O mümkün değil.

Çok teşekkür ediyorum, sağ olun. Selamlayın ve bırakın.

SUAT ÖNAL (Osmaniye) - Önerge çok Hasan Bey, önerge çok.

HASAN ÖREN (Devamla) - Doğru söylüyorsun.