| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 04.02.2014 |
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 63'üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde engellilere yönelik ayrımcı tutum ve uygulamalar istihdam alanında da çeşitli şekillerde kendini göstermektedir. Ayrımcılığı yasaklayan tüm düzenlemelere rağmen ülkemizde ayrımcılık hâlen devam etmektedir; bu nedenle yapılan düzenlemeler ayrımcılığın önlenmesi konusunda olumlu çalışmalardır. Fakat bu çalışmalar yeterli değildir, engellilere yönelik ayrımcılığın önlenmesi için daha kapsamlı bir çalışma yapılmalıdır.
Önergeyle ilgili söyleyeceğimiz çok şey olabilirdi ama ne yazık ki burada ilgili Bakan yok, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı oturuyor. Orman Bakanı da burada. Ben, 2 Bakanın konusuyla ilgili yolsuzluklara değinmek istiyorum.
Şimdi, biliyorsunuz 17 Aralıktaki asrın yolsuzluğu ve 25 Aralıktaki yolsuzluk operasyonları yaklaşık 100 milyar doları kapsıyor, eski parayla 200 milyar yani 200 katrilyon.
Şimdi, buradaki iddiaları "iddia" diyerek kabul ederek geçiştirmek mümkün değildir. Değerli arkadaşlar, bu iddiaların peşine düşmek ve araştırmak lazım. Eğer hakikaten kul hakkı yeniyorsa, milletin hakkı yeniyorsa, fakir fukaranın, garip gurebanın hakkı yeniyorsa bunun peşine düşeceğiz ve bunun hesabını soracağız; sormazsak yarın Cenab-ı Allah bizden sorar.
Şimdi, ben bununla ilgili burada Sayın Orman ve Su İşleri Bakanına, Sayın Enerji Bakanı, dedim ki: "Paşaköy maden sahası, 10 milyar dolarlık bir saha. Siz buraya izin vermediğiniz hâlde sizi Başbakan ve Başbakanın Özel Kalem Müdürü arayıp izin verdiniz mi?" Soru sordum, burada oturuyordu. Aynen Bakan çıktı -şimdi orada- dedi ki: "Benim alnım ak. Beni ne Başbakan aramıştır..." dedi. "Verilemeyecek hiç hesabımız yoktur." dedi, şu dedi bu dedi ama Allah büyük ya, Allah büyük, üç gün sonra "tape"ler çıktı ve ben sorumlu bir milletvekili olmanın gereği İstanbul'a atladım gittim, buradaki uygulamaları bir yerinde göreyim dedim. Sayın Bakan, hiç gülmeyin buna cevap verin.
Bakın, değerli arkadaşlar, siz olsanız ne dersiniz buna? 2009 yılında bu, Sultanbeyli'deki Paşaköy maden sahasıyla ilgili, ilgili firma müracaatta bulunuyor ve Orman Bakanlığı yani Veysel Eroğlu'nun Bakan olduğu Bakanlık burayla ilgili izin vermiyor. Niye izin vermiyor? Diyor ki: "Burası İSKİ Havza Yönetmeliği'ne göre ve DSİ'den görüş sorularak 'Uygun görülmemiştir.'" diyor. Adam ısrar ediyor, 2010 yılında tekrar müracaat ediyor. Bakın, gerekçeye bakın değerli arkadaşlar, 2010 yılında diyor ki: "Burası muhafaza ormanıdır, sadece sit alanındadır ve endemik bitki türlerinin yayılış alanında olduğu için buraya izin verilmesi uygun değildir." 2010 yılında 2 defa. Ama, ne oluyorsa 2011 yılında -"tape"lerde geçiyor Sayın Bakan, Enerji Bakanı- Başbakan ve Başbakanın Özel Kalem Müdürü Bakanı arıyor -"tape"lerde var- sayın milletvekilleri, teşekkür ediyorlar Sayın Bakana bu işi hızlandırdığı için, yaptığı için, kolaylaştırdığı için. Sayın Orman ve Su İşleri Bakanı da diyor ki, ne diyor? "Hayırlı olsun, hayırlı olsun." Ve işin enteresan tarafı değerli milletvekilleri, bakın, burası 2009'da verilmiyor, 2010'da verilmiyor, 2011 yılında verildikten sonra, Bosphorus 360 şirketine devrediliyor, bir ay sonra.
Şimdi, bu asrın yolsuzluğu iddiasında ne var? Bu Bosphorus 360 şirketine Başbakanın oğlu Bilal Erdoğan'la Yasin El Kadı'nın oğlu Muaz El Kadı'nın ortak olduğu iddiaları var. Bir ay sonra buraya devredilen bu yerde aradan altı ay geçince de bu hisseyle ilgili ne yapılıyor? Hisse devirleri yapılıyor. Şimdi ben size buradan soruyorum. Bu yapılan bütün iddialarla ilgili eğer araştırdığınızda gerçekçilik payı varsa bu ne demektir? Bu, fakir fukaranın, garip gurebanın hakkını yemek demektir. Bu, milyarlarca dolar paranın vatandaşa, millete gideceği yerde kime gitmesi demektir? Bakanlara, bakan çocuklarına ve yandaşlarına gitmesi demektir. Biz şunu savunuyoruz, siz de bunu savunarak geldiniz: Milletin tek kuruşuna halel getirmemeyi, milletin hakkını yememeyi savunarak iktidar oldunuz.
Şimdi, ortaklıkta sözü edilen bu 200 katrilyonla engellilerimizin de bütün problemleri çözülür, işçilerimizin de, memurlarımızın da, esnafımızın da, toplumun tüm problemleri çözülür. Ama "İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün." derken Türkiye büyümüyor, istikrar sürmüyor, sadece yandaşlar büyüyor.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)