GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:55
Tarih:30.01.2014

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 47'nci maddede verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Kamu İhale Kanunu'nun 36'ncı maddesiyle ihale teklifleri alınıyor. 37'nci maddeye göre de bu teklifler değerlendiriliyor ve 38'inci maddeyle de aşırı düşük verilen tekliflerle ilgili karar veriliyor. Düzenleme bu şekilde ve Kamu İhale Kanunu'nun 38'inci maddesinin birinci fıkrasındaki "37'nci maddeye göre" ibaresi metinden çıkarılıyor bu 47'nci maddeyle yani tekliflerin değerlendirilmesine ilişkin düzenleme madde metninden çıkarılıyor. Şimdi, bu çok önemli. Bu verilen ihale tekliflerinin nasıl ve neye göre değerlendirileceğiyle ilgili çok ciddi tereddütler meydana gelecektir ve soru işaretleri ortaya çıkmaktadır. Tekliflerin değerlendirilmesi kesinlikle belirsizliğe mahkûm edilmektedir.

47'nci maddenin diğer, üçüncü fıkrasıyla da Kamu İhale Kurulunun yetkileri artırılıyor ve bu Kamu İhale Kuruluna da aşırı düşük teklifle ilgili açıklama istemeden karar verme, ihaleyi sonuçlandırma yetkisi veriliyor.

Bu düzenlemeler ihaleler arasında keyfî ve farklı uygulamalara da yol açacaktır, kapı aralamaktadır. Neticede, bu maddenin düzenlenmesi ihaleler üzerindeki şaibeleri artıracaktır.

AKP döneminde Kamu İhale Kanunu'nda ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nda -sayısı tartışmalı- çok defalar, çok sayıda değişiklikler yapıldı. Maliye Bakanlığının verilerine göre, 22'si Kamu İhale Kanunu kapsamında, 42'si diğer kanunlarda olmak üzere, toplam 64 adet Kamu İhale Kanunu muafiyeti düzenlemeleri yapıldı. Kamu İhale Kurumu Maliye Bakanlığının âdeta bir genel müdürlüğüne dönüştürüldü. Pek çok ihale kanun kapsamı dışına çıkarılırken bir taraftan Sayıştay denetim yapamaz hâle getirildi, diğer taraftan da teftiş ve denetim kurulları felç edildi. Adalet ve Kalkınma Partisi, Bakanlar Kurulu kararıyla özelleştirmelerdeki yargı kararlarını geçersiz kıldı -burada da ayrıntılarına girmiyorum- 6300 sayılı Kanun ve 2012/3240 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'yla.

AKP Hükûmeti ihaleye fesat karıştıranlara verilen hapis cezasının alt sınırını da beş yıldan üç yıla, üst sınırını da on iki yıldan yedi yıla indirdi. İhalede kamu zararı varsa cezanın yarı oranında artırılacağına ilişkin hükmü de kaldırılarak yolsuzluk âdeta teşvik edilmiştir. AKP döneminde yolsuzluk ülkemizi saran bir virüs hâline gelmiştir ve tüm kurumlara bulaşmıştır. AKP iktidarı babalı oğullu, kardeşli dünürlü, enişteli bacanaklı, ailecek, cümbür cemaat yolsuzlukların içindedir. Tarihimizin hiçbir döneminde hiçbir iktidar böylesine yolsuzluk ve rüşvete bulaşmamıştır. Yolsuzluk ekonomik ve politik bakımdan öyle boyutlara varmıştır ki yolsuzlukla mücadele edenler, AKP Hükûmeti ve yandaş medya tarafından karalanmakta, yolsuzluğun üzerine giden emniyet ve yargı mensupları davalardan el çektirilerek sürgün edilmektedir. Hırsızlar polisi ve savcıyı kovalar hâle gelmiştir. Adaleti engellemeye çalışan bir Adalet Bakanı olabilir mi? Yolsuzlukları engellemek amacıyla, cumhuriyet başsavcılarını aradığı için hakkında fezleke düzenlenip o makamda oturan bir başka Adalet Bakanı dünyanın neresinde görülmüştür? Yolsuzluğa adı karışan bakanlarla ilgili fezlekeleri Meclise göndermemekte inat eden bir Adalet Bakanı ve Hükûmetle karşı karşıyayız. Bu nasıl bir pişkinliktir? 76 milyon vatandaşın hakkının hesabını bu Hükûmet nasıl verecek, ne zaman verecek? "Yolsuzluk yok." diyemiyorsunuz. "Bu operasyonları dış güçler ve çeteler yaptı." diyerek yolsuzlukların üstünü örtmeye çalışıyorsunuz.

Süremizde burada bittiği için inşallah bundan sonraki maddelerde devam etmek üzere hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)