| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 29.01.2014 |
CHP GRUBU ADINA VAHAP SEÇER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümü hakkında grubum adına söz aldım.
Yani, gerçekten torba yasa bir garabet, burada yasama faaliyetlerimiz başka bir garabet. Gecenin bir buçuk, ikisi; 30 milletvekiline, ben, burada, ikinci bölüm, 31'inci madde ile 55'inci madde arasında Komisyondaki tartışmaları anlatacağım.
Şimdi, burada aslında iş yaptığımızı zannediyoruz, birbirimizi kandırıyoruz. Gerçekten bu Parlamento iflas etmiş; yasa yapma tekniğiyle, komisyondaki çalışmalarıyla, Parlamentodaki gayriciddi durumuyla iflas etmiş. Benim telefon "box"um bugün ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, su ürünleri mühendislerinden gelen mesajlarla dolu. Az önce Sayın Mehdi Eker buradaydı. Ben burada -çok affedersiniz, çok çok affedersiniz- kazık başı değilim, ben burada parlamenterim. Şimdi, bu çocukların taleplerini -bu bir toplumsal talep, haklı talep- Sayın Bakana ileteceğim ve Sayın Bakan gitti, gönderdiniz, bütün arkadaşlarınızı gönderdiniz. Benim ne hüviyetim var burada? Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Kapatın, ne olur yani yarın devam ederdik, biz de 3-5 önergeyi çekerdik, yine mutabakat baki kalırdı. Ama, ısrarlarımıza rağmen "Devam edelim, devam edelim..." Olur mu? Yani, biz sizlerin esiri değiliz, biz sizlerin esiri değiliz, olur mu öyle bir anlayış? Bu sinirim ciddi bir sinir, burada rol kesmiyorum. 30 tane milletvekili var. Böyle bir yasa yapma anlayışı olabilir mi?
Şimdi, konumuza dönelim, boş koltuklara hitap edelim. 74 bin personel alacak devlet. Devlet Personel Başkanlığında, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 6 bin talebi var. Bütçe görüşmeleri sırasında Sayın Bakana bu sorunu ilettik, Maliye Bakanına ilettik, Tarım Bakanına ilettik. Tarım Bakanı topu Maliye Bakanına atıyor, Maliye Bakanı da Devlet Personel Başkanlığına atıyor. "Efendim, bakacağız, bütçemiz müsaitse bu atamaları yapacağız." Ama, diğer taraftan, bu insanlar sürekli sosyal medya aracılığıyla, telefonlarla, fakslarla, mesajlarla feryatlarını bizlere duyurmaya çalışıyorlar; ben de 30 milletvekili arkadaşım vasıtasıyla bu sorunu burada dile getirmiş oluyorum.
İkinci bölüm, 31 ila 55'inci maddeler... Aslında diğer hatip arkadaşlarım da bu torba yasa garabetini ortaya koydu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla ilgili birtakım düzenlemeler... İktidarı muhalefeti, BDP'sinden AKP'sine bütün milletvekili arkadaşlarım, bu hanım kardeşimin yönettiği Bakanlıkla ilgili bir düzenleme varsa herhâlde pozitif yönde bir tavır ortaya koyar mümkünse. Nedir konu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının hizmet alanı, görev alanı? Çocuk, aile, kadın, engelli, dezavantajlı gruplar; bunlara daha iyi imkânlar sağlamak, yardımlar sağlamak, onların yaşam koşullarını düzeltmek için hangi bir beşer, bırakın parlamenteri, her beşer bu konuda pozitif bir görüş ortaya koyar. Ama bunun ardından toplam, sanıyorum 40'tan fazla kanunda, kanun hükmünde kararnamede değişiklik oldu ve yürütme maddesiyle beraber, yürürlük maddesiyle beraber 125 maddeye ulaşıldı. Bunun içerisinde, mevcut Sayın Bakanın Bakanlığını ilgilendiren konular var, Kamu İhale Kurumunu ilgilendiren konular var, İnternet'le ilgili Ulaştırma Bakanlığının, Teknoloji Bakanlığının konuları var, Diyanet Vakfının işi var, Sağlık Bakanlığının konuları var.
Şimdi, bu 25 madde içerisinde özellikle Komisyonda tartıştığımız birkaç madde üzerinde tekrar Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini anlatmaya çalışacağım. Bakınız, 31 ve 39'uncu maddeler Karayollarıyla ilgili düzenlemeler. Âmin, tamam, problem yok ancak gündüz seansında Sayın Aslanoğlu da Sayın Susam da dile getirdi, Komisyon görüşmelerinde de bu konu gündeme geldi, ilgili Bakan vardı ve ilgili Bakan bu anlatacağım konuyla ilgili çalışma yapılacağını ve bu kanun tasarısının Genel Kurula indikten sonra bir önergeyle gerekirse bu mağduriyetin giderileceği sözünü verdi. Öyle mi Sayın Aslanoğlu?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Aynen.
VAHAP SEÇER (Devamla) - Şimdi, bu K1 belge sorunu gerçekten son derece sıkıntılı bir konu. Ben bir kamyoncu esnafıyım, şoför esnafıyım, K1 belgesi alıyorum, aynı bedeli ödüyorum; diğer taraftan, bir lojistik firmam var, lojistik patronuyum, 500 tane aracım var, aynı bedeli ödüyorum. Bu hakkaniyetli bir durum değil ya da K1 belgem var, kamyonumu sattım bir başka arkadaşıma, o hakkım ölüyor. Alan arkadaşım ikinci bir kez bedel ödeyerek, aynı şoför esnafı K1 belgesi almak zorunda kalıyor. Bu gerçekten Türkiye'de kazancı en helal olan sosyal sınıf, hepiniz bunu biliyorsunuz. Bu insanlar gecesi, gündüzü, can güvenliği, alın teri, bütün bunları yoğuruyor, çocuklarına ekmek kazanma peşinde. Bunu, sanıyorum 60 ya da 62'nci maddede bir önergeyle sizlerin huzuruna getireceğiz.
38'inci maddede Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'na bir ek madde ilavesi var; bu da netameli bir konu. Şimdi, tedavi talebinde bulunan yabancı uyruklu bir insan, Suriyeli, Lübnanlı, Yemenli, Belçikalı, Afganistanlı, Dışişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı "olur" verirse geliyor, hangi hastalıktan muzdaripse Türkiye'de o konuda sağlık hizmeti alabiliyor; Dışişleri Bakanlığının ve Sağlık Bakanlığının "olur"uyla ve yanında iki refakatçiye de izin veriliyor. Onların yol bedelleri ödeniyor, burada konaklama bedelleri ödeniyor ve bu insanlar Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde ve devlet üniversitelerine bağlı hastanelerde tedavi şansı buluyor. Bu insani bir durum gibi görülebilir. Şimdi, bu tartışmalar sırasında hemen şunu da belirtelim: Masraf Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından ödeniyor. Tartışmalar sırasında dedik ki ilgili Sağlık Bakanlığı bürokratına: "Bu madde nedir, bu madde neyi getiriyor, neyi götürüyor?" Bize akla yatkın herhangi bir ifadede bulunmadı. Belli ki konusuna hâkim değil, belli ki bir yasal düzenleme yapılıyor ama ilgili Bakanlığın bürokratının bundan haberi yok. Bu, yurt dışında hani soydaşlarımız var ya, işte, Türki cumhuriyetlerde var, Balkanlarda var, Kıbrıs'ta var, Orta Doğu'da var, Türkmenler var vesaire. Dedi ki: "Evet, onların herhangi bir hastalığı durumunda sosyal güvenceleri yoksa bu talepleri karşılayacağız." Sonra, yine bir başka bürokrat arkadaşımız bu konuda "Hayır, yabancı uyruklular da bunun içerisinde." dedi. Yani, bürokratların birbirinden haberi yok. Bürokratların, Bakanlığın, gelen yasanın içeriğinden, neyi getirip neyi götürdüğünden haberi yok. Şimdi, soruyoruz, dedik: "Yani, bu bir mütekabiliyet esasına göre mi yapılıyor, bunun kriterleri nedir?" Bir cevap yok.
Az önce Manisa Milletvekilimiz Sayın Öz bir evladımızdan bahsetti, kemik iliği nakli bekliyor. Buradan yardım talebinde bulundu, Belçika'da tedavi görecek. Umut'tu hastamızın adı, çocuğumuzun adı. Şimdi, acaba Umut'un ailesi Belçika Hükûmetinden böyle bir talepte bulunsa, dese ki: "Benim Türkiye'de sosyal güvencem yok. Ey Belçika Hükûmeti, benim çocuğum ölecek, kemik iliği nakline ihtiyacı var." Acaba Belçika Hükûmeti, bugün bizim bu getirdiğimiz kapsam içerisindeki, bu yaptığımız yasa değişikliği içerisindeki imkânları evladımız Umut'a sunabilir mi? Şimdi, bu, bir tartışma konusu.
Ayrıca, bakınız, her zaman söylüyoruz, çok şükür, şimdi, Suriye konusu ikinci gündem, üçüncü gündem, hatta gündemden de düştü. Sayın Başbakan her konuşmasına Suriye'yle başlıyordu. Grup konuşmasında Suriye'yle herhangi bir... Ekonomi konusunda toplantıda, Suriye'yle dış ilişkilerde, gittiği, yaptığı basın toplantılarında "Suriye, Esad; Suriye, Esad..." Şimdi, çok şükür kurtulduk, Esad da kurtuldu, Orta Doğu da kurtuldu, biz Türkiye halkı da bu işten kurtulduk.
Ancak, aklıma bir soru geliyor. Biz, orada... Bakın, son Birleşmiş Milletlerin rakamına göre 1 milyon sığınmacı Türkiye'ye geldi Suriye'den. Hepimiz bunu insani duygularla kabullenebiliriz, bunda hiçbir problem yok. Gerçekten komşumuzda bir yangın var. Yangının nedeni ne? Türkiye'nin bu anlamdaki ortaya koyduğu yanlışlık dış politikaya... Yüzde 100 yanlış dış politika, tutulur bir tarafı olmayan bir dış politika, bunlara girmeyeceğim. Ki bunların, bu sığınmacıların büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşuyordu, gerçekten mağdur insanlar, onlarca insan öldü. Sadece Türkiye'ye değil, komşu Ürdün'e de 1 milyondan fazla sığınmacı gitti. İyi, güzel, bunlara imkân sağlayalım, kamplar kuralım -işte benim de seçim bölgem olan o Akdeniz hinterlandında insanlar yaşıyor, çalışıyor iş bulduğu ölçüde- tamam, onlara gerçekten insani duygularla yaklaşalım ama diğer taraftan çok korkunç iddialar var. Türkiye'de, akıtılan kanı... Kimler? Esad güçleri ve Özgür Suriye Ordusu. İki taraf: Bir tarafta Özgür Suriye Ordusu, bir tarafta Esad rejimi. Türkiye Hükûmeti oralara silah sevkiyatı yaptı, lojistik destek yaptı, para desteği yaptı. Bunu sağır sultan bile duydu, Mısır'daki sağır sultan bile duydu. Türkiye medyası, uluslararası medya hep bunları işledi. Peki, orada savaşan terörist unsurlar El Kaide, buna bağlı El Nusra. Terörist unsurlar yaralandı, tedavileri için nereye geldi? Bunu da Mısır'daki sağır sultan duyuyor. Orada merdiven altı sağlık kuruluşları oluşturuldu, hastaneler oluşturuldu, gizli saklı bunlar yapıldı. Peki, bu yasal düzenlemeyle yine, acaba, bunlara bir şeyler mi yapılıyor? Kimdir bunlar? Bunların kriterleri nedir? Sıkıntılı bir maddedir.
42'nci madde, İşsizlik Sigortası Kanunu'nda yapılan bir değişiklik. Temelde konu, burada, korumalı iş yerlerinde çalışan, iş gücü piyasasına kazandırılamayan zihinsel ve ruhsal engelli yurttaşlarımız. Âmin, hiçbir problem yok. Bunların işsizlik sigorta primi işveren payı devlet tarafından ödensin. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesi var, oradan ödensin veya başka bir şeyden ödensin, bir yerden ödensin ama siz getirip getirip İşsizlik Sigortası Fonu'nu, aklınız estikçe, bir yerlere, böyle, oralardan almış... Bir dünya da para burada birikmiş, 70 milyar TL'ye yakın bir para bu, 2000'li yıllardan bu yana toplanan para.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Birikmiş de, para nerede?
VAHAP SEÇER (Devamla) - Bu, amaç dışı kullanılmış. Bu, Sayıştay raporlarında da var. Bakın, 12 milyar TL civarında GAP projesine harcandığı söyleniyor. Oysa, amacı nedir İşsizlik Sigortası Fonu'nun? "Kardeşim, işsizlikle mücadelede bu parayı kullanabilirsin. İşte, işsiz insanlarımız var, bunlara işsizlik desteği verebilirsin. Aktif iş gücü programlarına destek olabilirsin. Bunlara kullanabilirsin." diyor. Şimdi, temelde, elbette ki engellilerimize, dezavantajlı gruplara farklılık yaratalım, pozitif ayrımcılık yapalım, ne gerekiyorsa yapalım. Bu bir mantalite meselesi, bizim tartıştığımız. Buraya destek olalım, nereden istiyorsanız para aktaralım ama İşsizlik Sigortası Fonu'ndan Hükûmet elini çekmeli.
Şimdi, Sayın Bakanım -az önce konuşmamda da söyledim- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, bütün grupların gerçekten... Tabii, hizmet alanınızdan dolayı, hizmet alanı içerisindeki yurttaşlarımızın konumundan dolayı aslında çok da kutsal bir iş yapılıyor. Bakın, yolsuzluklarla anılıyoruz, özellikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, sizin Bakanlığınız umut ediyorum -bugüne kadar duymadık, bundan önceki Bakan arkadaşımız da, kardeşimiz de değerli hizmetler yaptı, siz de yapacaksınız- böyle yolsuzluklarla anılmaz. Türkiye bunlardan kurtulmalı, Türkiye bağırsaklarını temizlemeli, Türkiye 21'inci yüzyıl Türkiyesi olmalı. Yazıklar olsun, tüyü bitmemiş yetimin hakkına tenezzül edene yazıklar olsun, bin kere yazıklar olsun!
Bakınız, 26 Aralıkta Bakan oldunuz ama o günden bugüne Bakanlığınızla ilgili çok sorun yaşandı. Kadın cinayetleri devam ediyor: Bakın, Konya'da 27 Ocakta, Bursa'da 26 Ocakta. Yine -bir intihar olayı ya da cinayet mi; sanıyorum şu anda soruşturma aşamasında- Van'da bir çocuk gelin intiharı olayı var. Bunlar sizleri ilgilendiren konular. Devlet korumasında, sizin Bakanlığınıza bağlı Afyon çocukevinde kız çocukları taciz edildi, fuhşa zorlandı, tutuklamalar var, bunlar gerçek. Bunlar, sizin Bakanlığınız ve sizin konunuz ve sizin Bakan olduğunuz süre içerisinde ortaya çıkan, gerçekten bizleri düşündürücü olaylar.
İstanbul, 30 Aralık 2013 -henüz yeni Bakan olduğunuzdan üç gün sonra- kadın sığınmaevinde fuhuş çetelerinin pazarladığı kadınlar; bunlar basında yer aldı ve şu anda yargı aşamasında.
Gerçekten, Türkiye'de kadınlar, çocuklar, dezavantajlı gruplar, engelliler; sorunlarımız çok. Bizim tabii ki sizin Bakanlığınıza desteğimiz de çok, siz yeter ki iyi niyetle elinizden geleni yapın.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)