| Konu: | HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARA BULUCULUK KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 24.05.2012 |
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle bu tasarı, 26/5/2008 tarihinde Hukuk Uyuşmazlıklarında Ara buluculuk Kanunu Tasarısı olarak 23'üncü Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmişti ama kadük kalmıştır. Meclisin gündeminde olan bir tasarı tekrar canlandırılmıştır.
Şimdi, burada, özellikle "Ara buluculuk Yasa Tasarısı" dendiğinde, işin gerçeğini de kabul etmekle birlikte, Adalet Komisyonunun üyesi olarak AK PARTİ'yi temsilen arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisini temsilen, Milliyetçi Hareket Partisini temsilen arkadaşlar, özellikle bizler de dâhil olmak üzere burada ara buluculuk kurumuna yabancı olduğumuzdan dolayı tereddütler geçirdik. İşin gerçeği, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya çalıştık, tereddütlerimiz oldu. Acaba arabulucu hangi ihtilaflara neşter vuracak, arabulucu yargılama mı yapacak, arabulucu maddi hukuku mu uygulayacak; bunları bilmiyorduk.
Bu noktada Adalet Bakanlığımızın çalışmaları gerçekten güzel oldu. Bürokrat arkadaşlarımız da güzel çalıştılar. Adalet Bakanlığımız bu konuda gerçekten mukayeseli hukukta durum nedir, ne değildir kabilinden -Komisyon üyesi arkadaşlarımız- İtalya, Almanya, İngiltere, Amerika'ya mukayeseli hukukta durum nedir, ara buluculukta uluslararası platformda durum nedir, ne değildir; bunları da gözlemleme durumumuz oldu. Önemli bilgiler ve tecrübeler edindik.
Ara buluculuk nedir, ara buluculuk neyi çözecektir şeklinde bir soruyla başlamak istiyorum. Arabulucu bizim uygulamamızda, bizim hayatımızda, geçmişimizde de zaten var olan bir kurum, resmî bir kurum olmamakla birlikte. Örnek veriyorum: Hukuk uyuşmazlıklarında, eşler arasındaki bir ihtilaf hâlinde eşler, geçinmeme durumu olduğu takdirde, kayınbabasına, kaynanasına gidiyor ya da bir yakınına gidiyor, arkadaşlarına gidiyor bu ihtilafı dile getiriyor. Diğer taraftan ticari ilişkilerde, alacak verecek meselelerindeki ihtilaflarda dahi kanaat önderlerine gidilmesi, o mahallin mülki amirine, kaymakama, valiye, yerine göre kanaat önderlerine gidildiğinde bunların da yapmış olduğu bir nevi ara buluculuktur fakat bu ara buluculuk müessesesini bir kurumsal hâle getirmemiz lazım.
Çok şeyler bahsedildi, denildi ki: "Ara buluculuk, ihtilafları çözmeye başladığında arabulucu efendim yargının yükünü hafifletecek." Yargı yükünü hafifletmek amaçlardan biri olmakla birlikte, aslolan burada uzlaşı kültürünü geliştirmek. Toplumumuzun gerçekten ihtiyacı olduğu uzlaşı kültürünü, tarafların ihtilafı muhakeme etmeden, yargıya gitmeden, mahkemeye gitmeden nasıl çözebilir arayışı içerisinde olmalarını geliştirme babından gerçekten hukuk sistemimize yerleşmesi ihtiyaç olan bir durum. Nitekim "adalete erişim" başlıklı Anayasa'mızın 36'ncı maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesinde de adalete erişimi bir hak olarak telakki etmiştir. Bizim uluslararası sözleşmelerde de bağlı olduğumuzu göz önüne aldığımızda, mukayeseli hukuktaki diğer ülkelerle de birlikte değerlendirdiğimizde Türkiye'nin bu sürece müdahil olması ve ara buluculuk müessesesini, Avrupa'da olduğu gibi, dünyanın muhtelif ülkelerinde de olduğu gibi yerleştirmemiz gerektiği kanaatindeyim. Nitekim -mukayeseli hukuktan da örnekler vereceğim zamanım kalırsa- Suriye'de, Yunanistan'da, Sudan'da, üçüncü dünya ülkelerinde dahi bu müessesenin yerleşmiş olduğunu görüyoruz.
Peki, ara buluculuk nedir? Tarafları konuşmak ve müzakerede bulunmak amacıyla bir araya getiren, birbirlerini anlamalarını ve bu suretle kendi çözümlerini üretmelerini sağlamak için aralarındaki iletişimi kuran; bağımsız, tarafsız üçüncü kişinin katkısıyla gönüllü, ihtiyari olarak işlerlik kazanan bir uyuşmazlık çözme yöntemidir.
MHP Grup Başkan Vekilimiz Sayın Şandır da burada bahsetti fakat şöyle bir durum var. Dedi ki: "Arabulucu bir karar verecek." Arabulucu bir karar vermeyecek; arabulucu tarafları bir araya getirecek, tarafların ihtilafı çözmesine sistematik yöntemler kullanarak, diyalogu geliştirerek, uzlaşı kültürünü geliştirerek tarafların iradeleri istikametinde bir sözleşme hazırlamak. Eğer arabuluculuğa giden bir ihtilaf çözülürse burada arabulucu bir karar vermiyor; arabulucu tarafların bir mutabakat anlaşması, sözleşme, Borçlar Kanunu anlamında bir sözleşme ihtiva ediyor. Taraflar isterlerse bu sözleşmeye icra edilebilirlik şerhiyle ilam niteliğini haiz belge sıfatını verebiliyorlar. Tabii, burada tartışılmakla birlikte, ilam niteliğini haiz belgeyle ilam ayrımına da girmek lazım.
Ara buluculukla ilgili en büyük sıkıntılardan, tereddütlerden biri de: Hangi ihtilaf ara buluculuk ihtilafıdır? Bu çok önemli arkadaşlar. Bunu şu şekilde düzenliyor: 1927 Yargıtay uygulamaları, yerleşik içtihatlarına göre taraflar arasındaki ihtilaf, tarafların serbestçe üzerlerinde tasarrufta bulunabilecekleri iş ve işlemler. Bu ne demektir? Bu, şu demektir: Diğer bir tabirle "kamu düzenine girmeyen ihtilaflar" diye sayabiliriz, diğer taraftan da en somutu, hukuk uyuşmazlıklarında, hukuk mahkemelerinde tarafların sulh yoluyla hâkimin inisiyatifi olmadan halledebilecekleri bütün ihtilaflar buranın konusuna girer. Efendim, boşanma hukuku bu işin içine girerse ne olur? İş hukuk bu işin içine girerse ne olur? Miras hukuku bu işin içine girerse ne olur? Şunu söylüyorum ben özellikle: Kamu düzenini ilgilendiren meseleler zaten bu işin içine girmeyecek.
Anlaşmalı boşanmayla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum: 3444 sayılı, 1987 yılında Medeni Kanun'a eklenen Yasa'yla anlaşmalı boşanma getirildi hukuk sistemimize ve boşanma kolaylaştırıldı. Burada, üzerinden bir yıl geçmesi lazım evliliğin. Tarafların evliliğin ferîlerine ilişkin anlaşmaları lazım ve hâkimin, tarafları bizzat, vekilleri marifetiyle de değil bizzat dinlemesi lazım. Peki, hâkim bütün bunları dinledi, şartlar da oluştu, boşanmaya karar vermek zorunda mı hâkim? Asla değil. Dolayısıyla "kamu düzeni" dediğimiz hadise budur. Anlaşmalı boşanmanın ferîlerini ayrı tutuyorum, anlaşmalı boşanma da kamu düzeni muhtevasından dolayı arabulucunun işine girmeyecektir.
Diğer taraftan, arabulucunun yapmış olduğu faaliyetler bir maddi yargılamayı gerektirmiyor. Arabulucu yargısal işlem yapmıyor. Arabulucu netice itibarıyla maddi hukuku uygulamadığından dolayı tanık dinleyemiyor, bilirkişiye gidemiyor, keşif yapamıyor. Peki, ara buluculuk bunları yaptığı hâlde?
Bir tartışma konusu daha var, buradan oraya geçmek istiyorum: Yargı yetkisinin devri. Anayasa'ya aykırılık iddiasında bulunuldu. Yargı yetkisinin devri de doğru değil çünkü maddi hukuk uygulanmıyor, yargı işlemi değil. Diğer taraftan, örnek vermek istiyorum ben: Hukuk ihtilaflarında -Avukat arkadaşlarımız bilir- nizasız kaza vardır. Nizasız kaza, biliyorsunuz, çekişmesiz yargı. Çekişmesiz yargı ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, evlenmeye izin, inşaat ruhsatının alınması, idari işlem, bütün bunlar bir eda hükmünde olmadığından dolayı, bir tedbir mahiyetinde olduğundan dolayı idare işlem olmakla birlikte yargısal işlem değildir ama bu işlemler hâkim tarafından yapılmaktadır. Dolayısıyla, hâkimin yapmış olduğu her işlem yargısal faaliyet değildir.
Tüketici hakem heyetlerinde de gördüğümüz kadarıyla, tüketici hakem heyetlerinde verilen karar ilam hükmünde olduğundan dolayı somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesine gidildi. Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu kararda alternatif çözüm yollarından biri olarak görmüştür ve demiştir ki, en seri şekilde, en seri hareketle, masrafsız bir şekilde ihtilafı çözmeye yönelik olduğundan dolayı somut norm denetiminde önüne gelen itirazı kabul etmemiştir. Dolayısıyla, verasetin de noterler tarafından verildiği bir ortamda, burada ara bulucuların yapmış olduğu işlemleri bir yargısal faaliyet olarak görmek hukuken doğru bir deyim değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ara bulucu, tarafların birbirleriyle iletişim kurmalarını ve bunu geliştirecek menfaatlerini ve ortak yönlerini iyi anlamalarını, hukuki durumlarını, güçlü ve zayıf noktalarının çözüme ulaştırılması hâlinde doğabilecek sonuçları görmeleri, somut duruma göre işlerlik kazanabilecek değişik çözüm seçeneklerini değerlendirir. Ara bulucu ihtiyaridir. Ara bulucuya giden taraflardan biri eğer bir sıkıntılı durum görürse ara buluculukla ilgili faaliyeti orada kesebilir. Dolayısıyla, hiç kimseyi ara bulucuya zorlamak, icbar etmek mümkün değildir. "Ara bulucu tarafsız olmak durumundadır." dedik. "Ara bulucu maddi hukuku uygulamaz." dedik. "Peki, ara bulucu bu ihtilafları nasıl çözecek?" sorusuna ise "sistematik çözüm yöntemleri" diye burada bir teknik tabir geçiyor. Konunun durumuna göre, eğer burada maddi yargılama yapılsaydı, dolayısıyla burada vatandaşın hem masraf yönünden hem yargılama sürecinin uzaması yönünden ara bulucuya gitmesinin faydaları anlatılacaktır. Bu ihtilafı çözmeleri hâlinde toplumsal barışa da katkı olacakları anlatılacaktır. Bu bir manada, hukuk fakültesi mezunu olmak ve beş yıl alanlarında hizmet yapanlara ara buluculuk görevi verilecek şu anki tasarının alt komisyondan geçmiş ve üst komisyonda değerlendirilmiş hâliyle bu şekilde.
Bazı arkadaşlarımız burada hukuk fakültesi mezunu olmayanlara da bu yolun verilmesi gerektiğini deklare ettiler. Ona da katılabilinir. Fakat ülkemizde bu yargısal faaliyet olarak değerlendirildiği için, barolara bu manada, ara buluculuk faaliyetinin yerleşmesi anlamında büyük görevler düşmektedir. Bu bir geçiş sürecidir. İleride?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAMAZAN CAN (Devamla) - Evet Sayın Başkanım, teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.