| Konu: | ALİ EMÎRÎ EFENDİ'NİN ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 23.01.2014 |
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; büyük şairimiz Yahya Kemal Beyatlı "Eski Şiirin Rüzgârıyla" adlı kitabında diyor ki: "Muhtaç isen füyûzuna eslâf pendinin. Diz çök önünde şimdi Emîrî Efendi'nin." Evet, bütün kitap meraklılarını, ilim sevdalılarını Ali Emîrî Efendi'nin önünde diz çökmeye, sanatı ve kişiliğine saygı duymaya davet ediyor. Bu davet hâlâ günümüzde de geçerli çünkü Ali Emîrî Efendi, Osmanlı'nın son döneminden günümüze dünya çapında yetiştirdiğimiz en büyük edebiyatçılardandır.
Peki, kimdir Ali Emîrî Efendi? Kendisi bir Hak âşığı; henüz 6 yaşındayken hafız olmuş bir Diyarbakır çocuğudur. Öte yandan, çok iyi bir şair ve akademisyen ve bibliyoman yani bir kitap bilgini; sanat ve edebiyat dünyasındaki adıyla ise "Kitapların Efendisi"dir. Bugün ölümünün 90'ıncı yılını idrak ettiğimiz Ali Emîrî Efendi, 1857 yılında Diyarbakır'da doğmuş ve Seyyid Mehmet Şerif Efendi'nin oğludur.
Daha çocuk yaşlarda kitaba olan ilgisi babasının dikkatini çekmişti. Bu durumu gören babası, oğlunun ticaret yapamayacağına kanaat getirmiş ve oğlunun okuması için ona imkân tanımıştır. Ve Ali Emîrî'nin bir kâtip olarak, bir akademisyen, bir şair ve bir koleksiyoncu olarak hayatını sürdürüp Divanû Lügat-it-Türk'ü bize kazandıracak uzun yolculuğu da başlamış oldu.
Evet, Ali Emîrî Efendi, peygamberler ve sahabeler şehri olan, kültürün, sanatın kadim coğrafyası Diyarbakır'ın yetiştirdiği nice büyüklerimizden bir büyüktür. Ve bir Kürt âlimi olarak, hem Türklerin hem de dünyanın kültür tarihini değiştiren Divanû Lügat-it-Türk'ü bizlere kazandırmış hem de bugünkü halk kütüphanelerinin temelini atmıştır.
Anlayacağınız, Ali Emîrî Efendi, hayatını gerçek anlamda kültüre, sanata, kitaplara ve milletine vakfetmiştir. Hiç evlenmedi. Kimseden bir beklentisi olmamış, padişahların karşısına çıkmış ve doğru bildiğini söylemekten asla da çekinmemiştir. Ezberinde 200 bin beyit olduğu bilinir yani ayaklı bir kütüphane ve eşi bulunmaz bir âlimdi.
Fransız işgal kuvvetlerinin komutanı eserlerini akıl almaz bir servet önererek almayı ve Paris'e götürmeyi teklif ettiğinde Ali Emîrî Efendi'nin cevabı kısa ve net olmuştur: "Efendi, efendi! Bu kitapları milletimin bana verdiği maaşlarla aldım, onlar benim değil, milletimindir. Bu teklifi ben duymadım, siz de tekrarlamayın. Aksi takdirde, bastonumu kafanızda kırarım."
Kendisi, ömür boyu topladığı çok kıymetli eserlerini, kitaplarını milletimize bağışladı. Eski büyüklerimizin buyurdukları gibi "Kimin himmeti millet ise o tek başına bir millettir." İşte, birçok sanatçı, yazar ve edebiyatçı yetiştiren Diyarbakır'ımızın yetiştirdiği Ali Emîrî Efendi de tek başına bir milletti, çünkü bütün himmetini milleti için harcamıştır. Kendisinin çok önemli iki isteği vardı: Birisi, ömür boyunca topladığı 15 bin ciltlik kitap hazinesini canından çok sevdiği milletine bağışlamak, diğeri de çok sevdiği ve hayran olduğu Fatih Sultan Mehmet'in yanına defnedilmekti. Nitekim, bu iki arzusuna da kavuşmuş oldu.
Kütüphanenin ismi için kendi adı teklif edildiğinde müthiş bir tevazu göstererek bu teklifi kabul etmedi; kütüphanenin ismi "Millet Kütüphanesi" oldu. Bugün ülkemizin her ilindeki halk kütüphanelerinin kurucusu ve önderi, hiç şüphesiz, Ali Emîrî Efendi'dir. İşte, bu sebeple, Ali Emîrî Efendi, Ali Emîrî Efendi'dir.
Geçmişin kültür mirasını, özellikle de kırılgan parçalarını zamana meydan okuyarak günümüze taşıyan kahramanlardır kültürü kültür yapan. Ölümünün 90'ıncı yılında sevgi, rahmet ve saygıyla andığımız Ali Emîrî Efendi de bu kahramanlardan sadece biridir. Ülkemiz, sayısız edebiyat devine, kültür sanat âşığına vatan olmuştur. Ali Emîrî Efendi bu âşıklardan sadece biridir. Büyük bir Kürt âlimi olan Ali Emîrî Efendi, dünyadaki ilk Türkçe sözlüğü bize de hediye etmiştir. Ali Emîrî'nin milliyetçiliği kültür milliyetçiliğidir; asla kavmiyetçilik yapmamış, insanları kültür, sanat ve İslam paydasında toplamıştır.
İşte, bizler, Ali Emîrî Efendiler gibi ışık tutan büyüklerimizin izindeyiz. Onlar kitapları insanlarla buluşturdular, biz AK PARTİ olarak bu kültür görevini teknolojiyle birleştirip bugün elektronik kitaplarla dolu kütüphaneleri çocuklarımızla buluşturup onları dünyaya entegre ediyoruz.
Bir Diyarbakır âşığı ve Allah'ın inayetiyle milletvekili olarak kanaatim odur ki içinde bulunduğumuz çözüm sürecinin belki de en ihmal edilen ayağı bence kültür, sanat ayağıdır. Bunu bir kere daha...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CUMA İÇTEN (Devamla) - ...burada hatırlatıyor ve on üç yıl önce şehit edilen Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan'ı rahmetle anarak sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)