GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:50
Tarih:22.01.2014

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Görüştüğümüz bu maddeyle ve bu maddeye ilişkin müteakip maddeler ile Türkiye Adalet Akademisinin Genel Kuruluna, Yönetim Kuruluna, Denetleme Kuruluna, Başkanı, Başkan yardımcıları, Eğitim Merkezi Müdürü, merkez müdür yardımcıları dâhil olmak üzere idari personelin tamamının görevine son veriyorsunuz. Bir devlet kurumunun bu kadar haşin, gaddar, vahşi bir şekilde ortadan kaldırılmasının bir sebebihikmeti olması lazım, var. Sayın Başbakanın "İnlerine gireceğiz." dediği yerlerden birisi burası. Orası bir in değil, bağımsız ve tarafsız hâkim ve savcıların eğitildiği bir kurum ama Sayın Başbakanın bunu "in" olarak nitelendirmesinin sebebihikmeti 17 Aralıktaki hiddeti.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Ayrıca, inde kim olur?

FARUK BAL (Devamla) - Oğluna kadar ulaşacak yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama operasyonlarını yapan hâkim ve savcıların bulunmuş oldukları kurumları ortadan kaldırabilmek için bir hiddet içerisinde ve o hiddetle de eğitim merkezinin, akademinin tamamının ortadan kaldırılmasını hesaplıyor. Aynı zamanda da HSYK'nın 20 seçilmiş üyesi dışındaki tüm personelini ortadan kaldırıyor, orası da ikinci bir in.

Şimdi, "in" olarak nitelendirdiğiniz yerleri, biraz önce Adana Milletvekilimiz Seyfettin Bey, yine, AKP'nin en yetkili şahsiyetlerinin ifadeleriyle "in" olarak nitelendirdiğiniz cemaate ne kadar övgüler sunduğunuzu anlattı. O kadar övgü sunulmasının elbette ki bir sebebihikmeti vardı; birtakım hayır hizmetleri, okullar, yurt dışında Türkiye'nin temsili vesairesi. Hepsinin elinin tersiyle itilmesi kadar sizi hiddetlendiren olay nedir? Sadece 17 ve 25 Aralık olayları değildir. Bunun devamı var, devamı büyük. Korkuyorsunuz, korku büyük. Telaşa kapıldınız, telaş büyük. Dolayısıyla, bu büyük korku ve büyük telaş ile "in" olarak nitelendirdiğiniz akademinin ve "in" olarak nitelendirdiğiniz HSYK'nın hâk ile yeksan olması için bu kanunu getirdiniz. Bu kanun ile Türkiye Cumhuriyeti devletinde gerek 28 Şubat gerek 12 Mart gerek 12 Eylül gerek 1960 ihtilali dâhil olmak üzere cumhuriyetin ilk dönemindeki tek parti hükûmetinde dahi olmayacak kadar yargıda tek gücün, tek iradenin sahip olmasını öneriyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bu tek güç, tek irade mutlaka yanlış yapacaktır çünkü cüzi iradeye sahiptir. Yapılacak yanlışa, sizin hiçbir kabahatiniz, hiç kusurunuz olmadığı hâlde, vereceğiniz oylarla ortak olacaksınız. Burada mutlaka kul hakkı yenilecektir, mutlaka yolsuzluğun, rüşvetin üstü örtülürken hak yenilecektir. Cenab-ı Zülcelâl diyor ki: "Bana kul hakkıyla gelmeyin." Burada bugün belki partinizin çıkarı doğrultusunda bir iş yaptığınızı varsayabilirsiniz ve bundan belki bugün bir hesaba çekilmekten kurtulabilirsiniz ama öbür tarafta sıratımüstakimden nasıl geçeceğinizi hesaplamanız lazım. "Beytülmalden bir hırka dahi alan, savaşta İslam adına mücadele ederek şehit olsa bile cennete giremez." diyor Hazreti Peygamber. Dolayısıyla, kul hakkına ilişkin olan, adaletle ilgili verilecek olan bir hükümde hepimizin, hem sizin hem bizim, muhalefet olarak da bizim doğruyu bulmamız, aramamız gerekmektedir. Bu doğru gayet bellidir. Hiçbir şek ve şüphe yoktur ki peygamber postunda oturan hâkime dışarıdan müdahale etmemek gerekiyor ama gördük ki peygamber postunda oturan yanlış da yapabilir, yanlış yaparsa yargı kendi içerisinde bunu halleder.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FARUK BAL (Devamla) - Fakat yanlış yapacağım korkusu, o büyük korku, o büyük telaş ile yargının üzerine vahşi ve vahim bir adaletsizlikle gidilirse burada hepimizin kusuru, kabahati olur diyor, o kusur ve kabahatten Cenab-ı Allah'ın bizleri azat etmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)