GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, 18/12/2013 TARİH VE 1301 SAYI İLE MANİSA MİLLETVEKİLİ ERKAN AKÇAY VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN SON YILLARDA ÜLKE GÜNDEMİNDEN HİÇ DÜŞMEYEN USULSÜZLÜK VE YOLSUZLUĞUN SOSYAL VE EKONOMİK BOYUTLARININ ARAŞTIRILARAK YASAL ÖNLEMLER DÂHİL OLMAK ÜZERE ALINACAK ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 9 OCAK 2014 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:45
Tarih:09.01.2014

HARUN KARACA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

17 Aralıkta başlatılan bu operasyonda birçok soru işaretiyle karşı karşıyayız. Bu operasyon 30 Mart yerel seçimleri ve arkasından yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemeye yönelik olup millî iradeye karşı kurulan bir tuzaktır.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri hep sancılı olmuştur. İnanıyorum ki 12'nci Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde milletimiz millî iradeyi etkilemek isteyenlere prim vermeyecektir.

HSYK'nın bildirisiyle Genelkurmayın 27 Nisandaki bildirisi arasında hiçbir fark yoktur, her ikisi de siyasete müdahaledir. Operasyonlar milletin, ülkenin, kamunun yararı için yapılır, ekonomiyi tahrip etmek için yapılmaz.

Değerli milletvekilleri, başkalarından bahsetmeyeceğim. Göstereceğim manşetleri bizzat yaşamış bir milletvekili arkadaşınız olarak huzurunuzdayım. Ne yazık ki o zamanki Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanının da bu davalarından birine müdahil olmuştum. Dava sürecinde yaşadığımız işkencelerden bahsetmeyeceğim, zira zaman az. Sadece, nasıl bir algı yönetimi yapıldı ve sonuç ne oldu? Lütfen, sizleri empati yapmaya davet ediyorum.

Dava şu şekilde başladı: Bu, resmî yazı; İstanbul Valiliğinin, o zamanki valinin Başbakana yazdığı yazı. Bir pasaj okuyacağım: "Böylece her ay yaklaşık 3-4 trilyona yakın paranın Fazilet Partisine yakın firmalar tarafından havuz hesaplarına aktarıldığını, bu hesaplardan da adı geçen partinin kuryeleri vasıtasıyla paranın partiye ve Recep Tayyip Erdoğan'a gittiğini içeren dosyanın araştırılması istenmiştir. 16 Şubat 1999 tarihinden itibaren yukarıda özetlenen konuyla ilgili Emniyet Müdürlüğünce yapılan çalışmalarda belirtilen konuların büyük ölçüde doğru olabileceği, devlete ödenmesi gereken vergilerin ödenmediği; ayrıca, organize olarak BELBİM, İGDAŞ, Ulaşım AŞ, İSTAÇ, Halk Ekmek, İSTON ve İSFALT adlı belediye iktisadi teşekküllerinin tüm gelirlerinin Vakıflar Bankasında açılan bir hesapta toplandığı, buradan da denetimi imkânsız kılmak için birçok hesapta paranın dolaştırıldıktan sonra falanca partiye yakınlığıyla bilinen firma ve şahıslara aktarıldığı..." diye, böyle bir dava başlamış.

Şimdi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, biz aldığımız zaman susuzluktan inleyen bir şehirdi. Sadece biz aldığımız zaman mı? Bakın, Cumhuriyet gazetesinin 1961 tarihli sayısında diyor ki o zaman, Sular İdaresine bir genel müdür atanıyor: "İstanbul üç yıldan önce su sıkıntısından kurtulamayacak" ve bu su sıkıntısı yaklaşık elli yıl sürüyor ve hamdolsun, bu elli yıllık su sıkıntısını çözmek Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a nasip oldu ama arkasından ne oldu? Arkasından bu operasyonlar geldi. Operasyonların algı yönetimi dedim biraz önce. Bugünkü gazete manşetlerine de bakıyoruz. Bakın, 1999 tarihindeki gazete manşetleri, buna lütfen bakın. "İSKİ'den de beter" sürmanşetten gazete manşeti ve altında yazıyor, "bütün şirketler" diyor devam ediyor, "AKBİL'de patlayan trilyonlarca liralık yolsuzluk iddiası dal budak salıyor." Gene aynı şekilde bir başka gazete "Vay Tayyip Vay" diye başlık atıyor. 1999 yılından bahsediyorum, aynı bugünleri hatırlatıyor. Bakın, "Operasyonda ele geçirilen 1,5 trilyon liralık naylon fatura ve banka hesapları en büyük delil." diyor.

Şimdi, devam ediyorum, burada evrak çok. "Tayyip'in çiftliği", gazete manşetlerinden bahsediyorum, aynı bugünleri hatırlatıyor.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Mecliste bekleyen dosyalardan da bahset, Mecliste bekleyen dosyalar var.

HARUN KARACA (Devamla) - Geçiyorum, "AKBİL için büyük operasyon." Arkadaşlar, kusura bakmayın. Devam ediyorum, "Çorap söküğü gibi" büyük sürmanşet bunlar 1999 yılından. Bu kardeşinizin yaşadığı olaylardan bahsediyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Siz de sanıktınız değil mi o davalarda?

HARUN KARACA (Devamla) - Tabii ki sanıktım.

Peki, bu davalar sonunda ne oldu?

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Yolsuzluktan bahsedin, ayakkabı kutularından bahsedin.

HARUN KARACA (Devamla) - Dört sene sürdü, dört sene. Dava dosyaları burada, beraatle neticelendi. Dört sene... Ve arkasından gazeteler özür mü diledi?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Büyükşehirde yeni aldığınız ihale var mı?

HARUN KARACA (Devamla) - Benim mi?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Evet.

HARUN KARACA (Devamla) - Bana daha sonra sözlü şey yaparsanız sorularınıza cevap veririm.

Gazeteler özür mü diledi, resmî makamlarda olanlar özür mü diledi veyahut da herhangi bir ceza aldılar mı? Hayır. Ama bakın, daha ilginç bir şeyi daha söyleyeyim.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Kaç tane dosya var?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Beraat etmediniz, orada ceza var, mahkûmiyetler var, dosyayı biliyorum ben.

HARUN KARACA (Devamla) - Bu çok yeni bir şey değil Mahmut Bey, bak, bu çok yeni bir şey değil. Önce suçlu ilan edeceksin, sonra asacaksın, sonra yargılayacaksın. Bu, 1960 yılındaki Hürriyet gazetesinin manşeti. Kimi suçluyorlar? Rahmetli Polatkan'ın evinde para bulunduğunu... 4 milyon lira para bulunduğundan, 75 milyonluk bilmem ne olduğundan... Bu gazeteleri size hediye edebilirim, eserlerinizi. Ve daha sonra bu insanları önce suçladılar, astılar, sonra yargıladılar. Biz kesinlikle bunlara müsaade etmeyeceğiz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Siz büyükşehir belediyesi için kaç tane ihale aldınız, söyler misiniz?

BAŞKAN - Sayın Tanal, lütfen.

HARUN KARACA (Devamla) - Ayrıca, bakın, bu gayretullaha dokunur. Bunların cevaplarını veririm ben, sen canını sıkma.

BAŞKAN - Sayın Karaca, siz de Genel Kurula hitap edin lütfen.

HARUN KARACA (Devamla) - Buna kimse rıza göstermez. Bu paralel yapıyı, çeteyi dağıtmak siyasetin yani hepimizin görevidir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sizin aldığınız ihaleleri paralel yapı mı aldı?

HARUN KARACA (Devamla) - Aksi hâlde, siyasetle millî iradeyi vesayetten, şantajdan kurtaramayız.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Yani bu yolsuzlukları görmeyelim, öyle mi?

HARUN KARACA (Devamla) - Geçmişteki yaşanan olaylara atıfta bulunarak bu yapılarla mücadele etmez ve geç kalırsak...

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Uhud Savaşı'ndan geliyormuş gibi konuşuyorsunuz.

HARUN KARACA (Devamla) -...atı alan Üsküdar'ı geçer, geç kalırız.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Zaten geçti.

HARUN KARACA (Devamla) - Bu gemi su alırsa hep beraber batarız, vesayete diz çökmüş oluruz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bu ihaleleri niye hep siz alıyorsunuz?

HARUN KARACA (Devamla) - Biz, bugüne kadar vesayete diz çökmedik, bundan sonra da Allah'ın izniyle diz çökmeyeceğiz.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Yani haramı, helali görmeyecek miyiz, komplo mu diyeceğiz?

HARUN KARACA (Devamla) - Türkiye'ye bugüne kadar, bakın, Afganistan'dan, Çeçenistan'dan, Bosna'dan, Yunanistan'dan, Bulgaristan'dan, Irak'tan, Suriye'den birçok vatandaşımız geldi. Beraber yaşıyoruz, hâlâ da yaşamaya devam edeceğiz. Unutmayın ki, bizim bu ülkeden başka gidecek bir yerimiz yok.

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Bu yolsuzluğu örtmeyin.

HARUN KARACA (Devamla) - Mezhebimiz, meşrebimiz farklı olabilir, hatta ve hatta inançlarımız da farklı olabilir ama bilesiniz ki, bizim gözlerimizin renkleri farklı farklı olsa da gözyaşlarımızın rengi aynıdır. Bu gemi su alırsa hepimiz birden bu gemide batarız, kusura bakmayın.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yolsuzluk yapmayın, yolsuzluk yapmayın.

HARUN KARACA (Devamla) - Bakın, kayıt dışı siyaset yapanları...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Siz geçen sene İstanbul Büyükşehir Belediyesinde kaç tane ihale aldınız? İhale sayısını söyler misin?

BAŞKAN - Sayın Tanal, lütfen...

HARUN KARACA (Devamla) - Ben söylerim, bende verilemeyecek hiçbir cevap yok.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Söyleyin o zaman.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şahsınız olarak...

HARUN KARACA (Devamla) - Veremeyeceğim hiçbir cevap yok, şahsımla ilgili sizin istediğiniz her şeye cevap verebilirim.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Biz dinleriz efendim, söyleyin, ne olacak.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - İşte, verin, kamuoyu bilsin, siz de bulaşmışsınız buna.

HARUN KARACA (Devamla) - Ama bugün konuşmamı yapacağım, siz hakkınızı verirseniz ona da cevap veririm, Cumhuriyet Halk Partisi hakkını versin, onlara da cevap veririm.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sana ne hak vereceğiz! Hırsızlıkla, yolsuzlukla uğraşıyorsunuz siz.

HARUN KARACA (Devamla) - Kayıt dışı siyaset yapanları, kayıt dışı siyaset yapanların arkasına saklananları namertçe değil, mertçe siyaset sahnesine davet ediyoruz. Unutmayın, burası er meydanıdır, siyaset milletle yapılır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - İyi ya mertçe soruyoruz: Niye savcıları görevden alıyorsunuz? Niye hâkimleri görevden alıyorsunuz? Niye güvenlik güçlerini görevden alıp herkesi davadan ediyorsunuz? Niye Maliye Bakanlığından görevden alıyorsunuz?

HARUN KARACA (Devamla) - Rahmetli Menderes, 15 Kasım 1954'te size hitaben şunu söylüyor: "'Mademki reyle iktidarı ve idareyi ele alamadık, bu defa şirretlikle iktidarı baskı altında bulundurur, iktidarı istediğimiz istikamete sevk ederiz.' diyorlar."

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Şirretlerle mi çalıştınız şimdiye kadar?

HARUN KARACA (Devamla) - "Bunu politikalarının hedefi ve gayesi olarak tayin etmişlerdir." diyor rahmetli Menderes. Açın, 15 Kasım tarihli tutanağı izleyin.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Menderes'i astılar, Özal'ı zehirlediler, sizin de kutunuzu açtılar.

HARUN KARACA (Devamla) - Tarih, kirli iktidar oyunlarına sahne olmuştur. Kanla, gözyaşıyla, haksızlıkla iktidar olanlar mazlumların ahıyla berbat olmuşlardır, bedbaht olmuşlardır. Siyaseti milletten başkası dizayn edemez. Milletimizden, halkımızdan aldığımız oylarla, övgülerle, dualarla paye alırız.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Son zamanlarda çok güzel dualar aldığınızı söyleyebilirim!

HARUN KARACA (Devamla) - Milletimizin dışındaki hiçbir sövgü, hiçbir iftira kin dolu bulutlardan boşalan felaket tellallığından başka bir şey değildir.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Kutu kutu dua almışlar.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Çok güzel dualar aldınız son zamanlarda!

HARUN KARACA (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Adalet mülkün temelidir." sözünü arkasına asan nice hâkim görülmüştür ki, tarihte bir gün, aynı sözü karşılarında bulmuşlardır.

Ben, bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu, milletimizi saygıyla selamlıyorum, hepinize hürmetler sunuyorum. Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)