| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE JAPONYA HÜKÜMETİ ARASINDA NÜKLEER ENERJİNİN BARIŞÇIL AMAÇLARLA KULLANIMINA DAİR İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 07.01.2014 |
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sayın Başkanım, değerli vekiller; özellikle şunu... Sayın Atıcı'nın söylediği hususa daha önceden esasen cevap verdim ben. Biliyorsunuz, biz bütün ormanlara yangın yolları yapıyoruz. Yani, bir yangın olduğu zaman -daha öncede ifade etmiştim- bir taraftan öbür tarafa sıçramaması, ayrıca arazözlerin, araçların rahatça yangın mahalline ulaşması için biz Türkiye'de her yere yangın yolları yapıyoruz. Onu arkadaşlara sordum o maksatla yapıldığını söylediler yani tamamen bunun içindir, özetle belirteyim.
Ayrıca siz konuşmanızda şunu belirtiniz: Nükleer santrallerin gerçekten son derece riskli olduğunu ifade ettiniz. Ona da bir cevap vermek istiyorum. Bir kere, bakın, Fransa elektrik enerjisinin yüzde 86'sını nükleer santrallerden karşılıyor.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Yüzde 56.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Şunu da ifade edeyim: Sanıldığı gibi... Mesela Amerika Birleşik Devletleri'nde, 100'den fazla santrali olan bir ülkede, insanların maruz kaldığı radyasyon dozunun yüzde 96'sı tamamen tıp kaynaklı. Bakın, televizyonlar, biliyorsunuz radyasyon yayıyor. Ayrıca, herhangi biri gidip de röntgen çektirdiği zaman cihazlar da radyasyon yayıyor. Yani, özellikle kazaların haricinde, insanların nükleer santrallerden radyasyona maruz kalmaları -siz de biliyorsunuz hekim olarak- son derece sınırlıdır, bunu özetle belirteyim. Bir nükleer faaliyet nedeniyle halkın almasına müsaade edilen doz o kadar düşüktür ki 10 tane röntgen çektirilmekle bu dozun üzerinde bir radyasyon alınır yani bu çok açık, bunu özetle vurgulamak istiyorum. Bir de bu işin tıp açısından yönü bu.
Diğer yönlerine baktığımız zaman, Türkiye bana göre nükleer santral inşa etmekte çok geç kalmıştır. Biliyorsunuz, Türkiye enerjide tamamen dışa bağımlıdır. Yüzde 76'sını enerjinin dışarıdan karşılıyoruz ve cari açığın da büyük bir kısmı ve belki de tamamı enerji ithalatından kaynaklanıyor. Dolayısıyla Türkiye'de, eğer Türkiye'nin kalkınmasını istiyorsak enerjide arz güvenliği, enerji çeşitliliği, dışa bağımlılığın azaltılması fevkalade önemlidir. Dolayısıyla Almanya da nitekim "Kapatacağım." diyor ama bana göre Sayın Merkel'in bu söylediği siyasi maksatlı söylenmiş bir sözdür seçimlerden önce. Almanya şu anda hiçbir nükleer santralini kapatmıyor, miadı dolmuş santralleri kapatıyor ama Fransa... Bakın, hemen dibimizde Bulgaristan'da yeni yeni nükleer santraller inşa ediliyor. Geçmişte inşa edilmiş, bakın, özellikle Doğu Bloku'nda çok sayıda eski teknolojiyle inşa edilmiş nükleer santraller var. Esas tehlike Türkiye'de yapılacak olan nükleer santraller değil; burnumuzun dibinde Doğu Bloku ülkeleri zamanında inşa edilmiş, geri teknolojiyle yapılan nükleer santraller var, onlar üzerinde titizlikle durmamız lazım. Ama Sayın Bal'ın da ifade ettiği husus çok doğru; bana göre, özellikle bu risklere karşı en ileri teknolojinin, emniyet tedbirlerini almak için en güvenli teknolojinin seçilmesi, bu konuda çok büyük hassasiyet gösterilmesi gerektiğine ben de yürekten inanıyorum. Zaten bu yapılıyor, bu yapılacak, bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Kaldı ki bu nükleer santral şu anda söz konusu değil benim bildiğim. Hatta Sayın Cumhurbaşkanı Demirel zamanında da "Türkiye'de enerji ihtiyacını nasıl karşılarız?" diye bütün kurumlara yazı gönderilmiştir Cumhurbaşkanlığı makamından. O zaman da ifade edildi yani nükleer santrallerin Türkiye'ye bir an önce kurulması dışa bağımlılığı azaltacak. Özellikle arz güvenliği ve bir de elektrik enerjisi güvenliği açısından önemli olduğunu söylemişti. Bu konuda da biliyorsunuz değişik adımlar atıldı ama değişik vesilelerle akamete uğratıldı, bu yüzden yapılamadı ama biz şu anda bu santrali yapmaya kararlıyız.
Kaldı ki atıkların giderilmesi, nükleer atıklar konusunda son zamanlarda çok ileri bir teknoloji de ortaya konuldu. İnşallah, nükleer atıkların giderilmesini de biz o şekilde sağlayacağız, merak etmeyin. Yani, bana göre, nükleer santraller ileri teknolojiyle kurulacak ve de ülke enerji arz güvenliği açısından ve dışa bağımlılığın azaltılması açısından ciddi bir mesafe katedecektir. Aksi takdirde, dışa bağımlı olursak, bakın... Hatta -burada arkadaşlar, enerjiyle ilgili olanlar hatırlar- bundan iki üç yıl önce, biliyorsunuz, doğal gaz vanaları kapatıldı değişik vesilelerle, Türkiye neredeyse elektriksiz kalacaktı ama biz hidroelektrik santrallerin yedeklerini dahi devreye sokmak suretiyle Türkiye'yi hakikaten enerjisiz kalmaktan o tarihlerde kurtarmıştık.
Dolayısıyla, nükleer enerji gerçekten dünyada en temiz, en çevreci enerji kaynağı olarak bilinmektedir. Bakın, bunu ben size ispat ederim, esasen dokümanlar da var. Bunları da size Sayın Vekilim, madem ilgileniyorsun -çevre kısmını, tıp kısmını- bunlarla ilgili bilgiyi vereceğim, atıkların bertarafıyla ilgili bilgiyi vereceğim ve bunun dışında, tabii, bunun ekonomik yanını istiyorsan tartışalım. Tıp yanını size ispat edeceğim ama "Ekonomik yanını konuşalım." derseniz onu da konuşalım.
Türkiye'de nükleer enerji santrallerinin kurulması keyiften değil, bir zaruretten kaynaklanmaktadır. Bu da hakikaten Türkiye'nin kalkınması açısından, dışa bağımlılığın azaltılması açısından son derece lüzumludur; bakın, bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Ve son teknoloji ile kurulmakta olması da gerçekten bir şanstır, bunu da belirteyim. Ve nükleer santrallerdeki kazalar diğer kazalara göre çok daha sınırlıdır.
Size ben önümüzdeki hafta bu konudaki, nükleer santrallerle ilgili çok detaylı bilgiyi bilgilenmeniz için göndereceğim. İşin sadece tıp yönü yok, sadece hekimlik yönü yok; işin ekonomik boyutu var, ülkenin kalkınması var, geleceğe emin adımlarla yürümek var ve sanayinin ucuz, sürekli ve emniyetli şekilde elektrik ihtiyacının karşılanması var. Yani, özellikle bunu vurgulamak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.