| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 02.01.2014 |
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada görüştüğümüz tasarı, aslında üniversitedeki eğitim araştırma bütünlüğünü koparan, araştırma fonlarını kısan, döner sermayeyi farklı yerlere yönlendiren bir anlayış doğrultusundadır. Dolayısıyla, kamu üniversitelerini üniversite olmaktan çıkaran, uzaklaştıran bir anlayıştır.
Aslında, bu tasarı Dünya Bankası projesi olan Sağlıkta Dönüşüm Projesi'nin bir piyasalaştırma, özelleştirme projesidir. Sağlık hizmetlerinin sosyalizasyonunun tam tersidir, antitezidir; özel hastane hegemonyasının, özel hastane sultasının yasasıdır. Bu tasarı öylesine özel hastaneleri korumakta ve kollamaktadır ki, özel hastanelere üniversitelerden öğretim üyesi teminini yani insan kaynaklarının, hekim kaynaklarının teminini güvenceye almaktadır, yüzde 50 oranında -yüzde 5'i yüzde 50'ye çıkararak- üniversitelerdeki profesör ve doçentlerin özel hastanelerde çalışabilme imkânını getirmekte, Tam Gün Yasası'nı delmektedir. Tam Gün Yasası'nı deliyor, üniversiteleri burada büyük bir çatışma içine itiyor ve kamu üniversite hastanelerinin nitelikli eleman çalıştırma imkânlarını kısıyor. Dolayısıyla, burada, çifte standartlı bir uygulamanın kapısı ardına kadar açılıyor.
Bu döner sermaye meselesi de şöyle bir ilginçlik taşıyor: Aslında, döner sermayeler kamu-özel ortaklığı denilen mekanizma içinde yani kamu-özel ortaklığı bir anlamda kirala-devret ortaklığı olarak uygulanıyor. Bu mekanizma içinde -ki döner sermayenin gelirleri esas itibarıyla nedir; hekimlerin emeklerinin karşılığıdır, primler, vergilerden oluşur- peki bu döner sermaye gelirlerini nasıl olur da yönetmeliğe bile aykırı olarak sağlık tesislerinin kira bedellerinin ödenmesinde bir kaynak olarak gösteririz, döner sermaye bütçeleri nasıl böyle bir kaynak olarak gösterilebilmiştir? Danıştayın 13. Dairesi bu konuda yürütmeyi durdurmuştur ama nasıl olmuş da döner sermayeler böyle bir amaç doğrultusunda kullanılmak istenmiştir?
Bir başka şey, Sağlık Bakanlığının tüm ihalelerinde görüntüleme ve laboratuvar hizmetlerinin de ihaleyi alacak şirketlere bırakılması yasaya aykırı olarak nasıl düzenlenebilmiştir? Yani, burada, bir kere, Anayasa'nın 2'nci maddesine, sosyal devlet ilkesine aykırılık ama öbür taraftan, Anayasa'nın 7'nci maddesine, yani parlamentonun yasama yetkilerinin devredilemeyeceği maddesine aykırılık söz konusudur. Bütün bunlara nasıl teşebbüs edilebilmektedir, tevessül edilebilmektedir? Bu, aslında, bir anlamda da iktidarın ihaleler kanalıyla giriştiği -bu ihale yasası da biliyorsunuz delik deşik edilmiştir- usulüne uygun olmayan ve saydam olmayan birtakım devirlerin, ihalelerin yapılma yolu olarak kullanılmaktadır. Yani yolsuzluklara kapı aralayan ve bu arada bizzat özel hastaneler kanalıyla Başbakanın aile boyu girdiği alanları koruyan, kollayan bir uygulama olarak ortaya çıkıyor.
Öbür taraftan, böyle bir şey, sağlığa erişimi güçleştiren birtakım uygulamalarda da destekleniyor. Örneğin, bu, merkezî hastane, toplulaştırılmış, tek merkezde toplanan hastane uygulaması aslında hem şehircilik anlayışına aykırı; hastanelerin, hastane birimlerinin şehre dağıtılmasını öngören uygulamaya, planlamaya aykırı hem de sağlığa erişimi güçleştiren bir uygulama olarak ortaya çıkıyor.
Bu bakımdan, bu tasarının, gerçek anlamda halka daha iyi hizmet götürmek, daha nitelikli kamu hizmeti götürmekle bir ilgisi olmadığını, özelde olsun kamuda olsun sunulan sağlık hizmetinin esas itibarıyla kamusal niteliği olduğu gerçeğine aykırı olduğunu bir kez daha buradan vurgular ve tasarının bu şekliyle Türkiye'de sağlık hizmeti alanında iyi sonuçlar getirmeyeceğini bir kez daha tekrarlarım. (CHP sıralarından alkışlar)