| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 02.01.2014 |
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve tutuklu milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. Tasarının 47'nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Tasarının bu maddesinde sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet vakalarına karşı alınmış olan tedbire katılmış olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bunun yeterli olup olmayacağını önümüzdeki süreçte hep beraber göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını araştırmak için komisyon kurulması ne yazık ki, meslektaşımız Doktor Ersin Arslan'ın yaşamını yitirmesi sonrası oluştu; buradan bir kez daha saygıyla anıyorum. Keşke bu şiddet olmasaydı, meslektaşlarımız yaşamlarını yitirmeseydi, biz de bu konuyu tekrar gündeme getirmeseydik.
Sayın Bakanım, dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var: Komisyon Aralık 2012'de çalışmalarını bitirdi ve Bakanlığa, alınması gereken tedbirler, önerilerle ilgili vermiş olduğu raporun üzerinden tam bir yıl geçti. Hemen hemen bir yıl içerisinde beklenen hadise, sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddetin azalması olması gerekirken ne yazık ki tam tersi oldu; ortalama her ay bin kişi şiddete maruz kalmakta. Üstelik işin iç açıcı olmayan tarafı, şiddet vakalarının büyük bir kısmı bir türlü düzeltme ve uygun çalışma ortamı yaratmadığınız, yaratamadığınız, hastanelerin acil servislerinde olmaktadır. Acil sağlık hizmetlerini aile hekimlerine yasal olmayan bir zeminde nöbet tutturmayla, geçici görevlendirmeyle, ağır çalışma şartlarını uygulamayla, mobbing uygulamayla düzeltemeyeceğinizi ve şiddetin de önüne geçemeyeceğinizi ne yazık ki anlamış olmanız lazım.
Değerli milletvekilleri, acil servislerde şiddetin artmasının önemli nedenlerinden bir tanesi de Bakanlığın yaptığı uygulamalardır. Bakanlık katkı paylarını artırınca, acilde katkı paylarının azaltılacağı ve ödenmeyeceği nedeniyle vatandaş, hekime, sağlık çalışanlarına, hizmeti almak için acile göç etmeye başladı, hızlandırmaya başladı.
"Performans" denen bir baş belası getirerek hastayla hekim arasındaki güveni ortadan kaldırdınız. Hastalar, performansın olduğu bir zeminde, kendisine sağlıkçıların sunduğu hizmetin, tedavinin, bir sağıtımın acaba performanstan dolayı mı, yoksa gerçekten de bir tedavi gereği mi olduğuna bir türlü karar veremediler. Güvensizlik oluştu. Bu güvensizlik zeminiyle, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının iş yükü artmış oldu.
Şunu bilmenizi istiyorum değerli milletvekilleri: Sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet, ne yazıktır ki diğer kamu alanlarındakinin tam 16 katı, 16 katı oranında bir artış var.
Değerli milletvekilleri, sağlık hizmeti verilen ortamlar, aslında insan yaşamıyla doğrudan ilgili olduğu için şiddetin olmaması gereken bir ortam olduğu gibi aynı zamanda sağlığın kaliteli olması açısından da şiddetin hiç yaşanmaması gerektiği bir yer olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, şiddetin artmasında önemli faktörlerden biri de yöneticilerin bu alanı siyasete alet ederek kullandıkları dildir. Şiddetin ortaya çıktığı her yerde temel ilke şudur: Karşılanmayan beklentilerin olduğunu ifade edebilirim. Bu yüksek beklentilerle yöneticilerin söylemleri birleşince vatandaş, gittiği kurumlarda hayal kırıklığına uğrayan vatandaş, hasta yakınları, sorumlu olarak sistemi değil, hekimleri ve sağlık çalışanlarını hedef almaktadır. Bakın, sizlerle bazı söylenenleri paylaşmak istiyorum: "Türk hekimlerine iğne bile yaptırmam.", "Profesörü vatandaşın ayağına getireceğim.", "Ben hastanın cebinden doktorun elini çekeceğim.", "Haydi şimdi hastayı geri çevirsinler de onların alnını karışlayayım." Bunları kim söylüyor değerli milletvekilleri biliyor musunuz? Sağlık Bakanlığı ve ne yazıktır ki Sayın Başbakan söylüyor.
Aynı Başbakana bir üzüntümü de ifade etmek istiyorum: "Ben hastanın cebinden doktorların elini çektireceğim." diyen Sayın Başbakan, ne yazıktır ki bugün kabinesindeki bakanların ve yakınlarının ellerinin yetimin hakkının, yetimin vergilerinin ceplerine uzandığını acaba görmüyor mu, yoksa görmemezlikten mi geliyor?
Değerli milletvekilleri, şunu bilmenizi istiyorum; Sayın Bakanım, hekim olmanız açısından bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Hekimin hakkı olanı almadıkça hastaya hakkı olan hizmeti sunmanın eksiksiz olamayacağını hatırlatmak istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)