GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:42
Tarih:02.01.2014

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve tutuklu milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. Tasarının 43'üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, tıp fakültelerinden ve eğitim hastanelerinden mezun olan tabip ve uzman tabiplerin zorunlu hizmet yükümlülüğüyle ilgili yasal düzenlemede mecburi hizmetin tüm hekimler için eşit koşullarda uygulandığı ortadayken, siz, bu tasarıyla Bakanlar Kuruluna yetki vererek "Bazı il merkezleri ve bunlara bağlı yerleşim yerlerinde devlet yükümlülüğünü yerine getirenlere yeniden bir devlet yükümlülüğü doğar ise bunlardan fikir alınmadan başka yerlere atanamaz." diyorsunuz. Bu, daha önceki yönetmeliklerde ve yasalarda belirlenmiş eşitlik ilkesine aykırıdır. Mecburi hizmet yükümlülüğü varsa tüm hekimler için eşit vardır, bazılarını kayırmaya gerek yok. Özellikle bunu Bakanlar Kurulu kararı aracılığıyla yapmanızı doğrusu yadırgamış bulunuyorum. Eğer bazı bölgelerde mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirirken, Sayın Bakanım, "Mahrumiyet bölgesi, bunları değerlendirmek gerekir." diyorsanız -Sayın Bakanım, beni dinlerseniz sevinirim- sosyalizasyon puanı dediğimiz, ek ücret dediğimiz, orayı kendi istekleri doğrultusunda teşvikiyle çözmeniz mümkün.

Yine, Sayın Bakanın Komisyonda da ifade ettiği gibi, bu mecburi hizmet yükümlülüğüne getirilen bir başka konu da: Yurt dışında görev yapan 2.500 civarında meslektaşımız var. Sayın Bakan diyor ki: "Türkiye'de hekim açığı var, hekim açığını kapatmak için ben bu hekimlerden yararlanmak istiyorum." Hayhay, biz de buna katılıyoruz Sayın Bakanım. Ancak, yurt dışına giderken mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeyen, hatta Türkiye'de mecburi hizmetten kaçıp Azerbaycan, Bulgaristan, Balkan ve Kafkas ülkelerinde mecburi hizmet yapan hekimleri, şimdi "Türkiye'nin ihtiyacı var." diye bunları mecburi hizmetten muaf tutmak doğrusu akıllara sığmaz, vicdana da sığmaz.

Bir hekim olarak Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Siz, mecburi hizmet yükümlülüğünden kaçıp tekrar Türkiye'ye gelene hem özel ya da kamu hastanesinde bir norm kadro vermek ve onları yükümlülükten kurtarmak vicdanınıza sığıyor mu?

Değerli milletvekilleri, vaktimin kalan kısmında Türkiye'deki sağlık sisteminin getirdiği değişikliklerden, olumsuz yönde, en çok etkilenen aile hekimleriyle ilgili bazı noktalara değinmek istiyorum. Getirilen yasada, aile hekimlerine özellikle acil servislerde nöbet tutturmak istiyorsunuz. Sayın Bakanım -Sayın Bakan beni dinlemiyor, Komisyon Başkanıyla görüşmenize devam ediyorsunuz ama ben yine de ifade edeyim Sayın Bakanım- hangi maddeyle, hangi yasal uygulamayla acil servislerde aile hekimlerine nöbet tutturuyorsunuz? Aile hekimliği bir sözleşmeydi. Kaldı ki sözleşmede, yönetmeliğin 10'uncu maddesinde esas olarak nöbet tutturulmaması dururken, acil ihtiyacı karşılamak amacıyla aile hekimlerine bu nöbet tutturmaktaki amacınız ne? Dönem dönem, sizin açıklamalarınızdan şunu görüyorum, diyorsunuz ki: "Aile hekimlerine kendi branşlarında bazı hizmet içi eğitimlerini artırmak için hastanelerin acil servislerinde nöbet tutturuyoruz." Sayın Bakanım, komisyonda da size ifade ettim. Acil servislerde, günde ortalama 750-800 hastanın bakıldığı bir ortamda hangi aile hekimi hizmet içi eğitiminden ya da eğitimden geçmiş olacak?

Kaldı ki bir başka sıkıntı daha var. Aynı aile hekimleri kendi alanlarında, kendi sağlık ocaklarında, kendi bulunduğu yerlerde hasta baktıktan sonra gidip on altı saat bir hastanenin acilinde hizmette bulunacaklar, ertesi günü kalkıp yine kendi bölgelerinde, kendi aile sağlık ocaklarında hizmet verecekler. On altı saatten sonra bunların kendi hastalarına bakmalarının ne kadar vicdana ve ne kadar etik değere tabi olduğunu size bırakıyorum.

Kaldı ki bir başka sıkıntı daha var bunlarda. Sadece nöbetle ilgili kısmı değil, adli uygulamalarda, cenazelerin defin ruhsatlarında ve performansa dayalı gebe ve bebek takiplerinde yine bir asılsızlık ve usulsüzlük var, usulsüzlük demeyeyim de keyfî uygulama var. Mesela, bağlı bulunduğum Kocaeli'nin bazı ilçelerinde, sağlık müdürlüklerine, toplum sağlık merkezlerine bağlı bazı yerlerde nöbet tutulurken bazı yerlerinde tutulmuyor. Adli uygulamalar, polis veya kolluk kuvvetleri, aile hekimini istedikleri saatlerde, istedikleri zaman kendi yerlerinden alarak cenaze defin işlemlerinde kullanmaktadırlar. Bunu vicdanlarınıza bırakıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)