| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 19.12.2013 |
MHP GRUBU ADINA SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, yeni haber aldık, İstanbul Milletvekilimiz Engin Alan'ın annesi rahmetli olmuş, Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.
Konuşmama da bir hadisi şerifle başlamak istiyorum. Peygamber Efendimiz sahabeyle sohbet ediyor ve bu sohbetinde diyor ki: "Zalimlere yardımcı olun." Sahabe "Nasıl ya Resulullah?" dediğinde, Peygamber Efendimiz diyor ki: "Onların zulmetmelerini engelleyin. Onları makamlara, önemli görevlere, yetkili yerlere getirmeyin ki daha fazla zulmetmesinler. Zalimler de cehenneme girmesin, onların da cehenneme girmesini istemem, zulmetmesinler ki cehenneme girmesinler." Bunu, hadisi şerifi ifade etmek istiyorum.
Şimdi, bu bütçe meşru değil arkadaşlar ama burada Maliye Bakanının olması gerekiyordu, Orman Bakanı var. Ben, Orman Bakanlığındaki iddialarla ilgili kendisine söylediğimde Orman Bakanlığındaki iddialara cevap veremeyen bir bakanın Maliye Bakanlığıyla ilgili söyleyeceklerime nasıl cevap vereceğini merak ediyorum.
Şimdi, size bir skandaldan bahsetmek istiyorum. Bu bütçe meşru değildir değerli arkadaşlar. Şimdi getirdiğim iddiaların gerek Hükûmet tarafından gerek AKP Grubu tarafından aksi ispat edilmezse, bu bütçenin meşru olmadığını açıkça ifade ediyorum.
Niye söylüyorum? Bakın, Sağlık Bakanlığının 2012 yılı harcamalarından 2,5 milyar yani 2,5 katrilyon bütçe giderleri arasına alınmadı. Bu durum, Türkiye'nin 2012 yılı bütçe açığının 2,5 milyar lira yani 2,5 katrilyon daha düşük gösterilmesine sebep oldu. Sayıştay ise bu gayriyasal uygulamayı 2012 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi'ne almayarak görmezden geldi. Sayıştayın en önemli raporlarından biri, Anayasa'da yer alan Genel Uygunluk Bildirimi"dir. Bu bildirimle Sayıştay, kamu idarelerinin hesaplarının, başta yılı bütçe kanunu olmak üzere, kanunlara uygunluğunu genel anlamda irdeler ve uygun olmayan sonuçları Meclise raporlar. Ancak, kamu idarelerinden biri olan Sağlık Bakanlığına ilişkin genel kritik bir husus bu rapora alınmamıştır.
2012 Yılı Denetim Raporu'nda denetçiler, kamu idarelerinin Toplu Konut İdaresi Başkanlığına protokol karşılığında yapım işi yaptırma uygulamasının yaygın hâle geldiğine dikkat çektiler. Buna göre, söz konusu uygulama, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, üniversiteler gibi kamu idareleri tarafından sıklıkla kullanılır hâle gelmiştir. Ancak, uygulamanın kimi sonuçları, devletin mali hesap ve raporlarına güveni sarsacak şekildedir. Sağlık Bakanlığının Toplu Konut İdaresi Başkanlığına protokol karşılığında yaptırdığı hastane ve sağlık tesislerine ilişkin Toplu Konut İdaresine aktardığı 2,5 milyar liralık harcamanın bütçe gideri olarak muhasebeleştirilmediği denetçiler tarafından raporlanmıştır. Buna göre, Sağlık Bakanlığı 2012 yılı harcamalarını 2,5 milyar lira daha düşük göstermiştir.
Türk ekonomisine kredi veren kreditörler, Türk ekonomisine puan veren derecelendirme kuruluşları genelde Türk Hükûmetinin, özelde Sağlık Bakanlığının 2012 yılında 2,5 milyarlık tasarruf ettiği, mevcut performansını 2,5 milyar lira daha düşük harcamayla gerçekleştirdiği bilgisine göre hareket etmektedirler yani iç ve dış kamuoyu Türkiye'nin 2012 yılı bütçe açığını olduğundan 2,5 milyar lira daha düşük olarak bilmektedir. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı yaptığı hastane ve sağlık tesislerini Sağlık Bakanlığına devrettiğinde bu tutar bütçeye toplu olarak yansıyacaktır. Böylece, gerçekte 2012 yılında yapılan bütçe gideri 2014 ya da 2015 yılı bütçe gideri olarak gözükecektir. Bu yıllara kadar bu rakam daha da büyüyecektir.
2,5 milyar liralık harcamanın neden gizlendiğini bu Hükûmetin veya Sağlık Bakanlığının makul şekilde açıklaması gerekiyor. Böylece 2012 yılı mali tablolarının şeffaf olmadığı görülecektir. Sayıştayın 2012 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi'nin de doğru olmadığı ortaya çıkacaktır. Bu yanlış uygulamayla Türk devlet yönetimi iç ve dış kamuoyunda güven kaybedecektir. Oysa, güven günümüz ekonomilerinin üzerine inşa edildiği iki tılsımlı sözcükten biridir, diğeri ise istikrardır. Güven kaybolunca istikrar da kaybolur ve açılan kapılar bir bir kapanır. Bütçe hesaplarında yapılan 2,5 milyarlık bir hata, Türk Hükûmetine olan güveni sarsabilecek, önemli büyüklükteki bir bütçe açığıdır.
Acaba, yapılan bu gizleme TOKİ'yle çalışan Millî Eğitim, Millî Savunma, Çevre ve Şehircilik bakanlıklarında da var mıdır? AK PARTİ'nin övündüğü diğer ekonomik göstergelerde bu tarz ustalık gerektiren ayarlamalar mı yapılmaktadır?
Evet, zamanım daralıyor ama TOKİ'ye bu kadar dokunulmazlık yapılmasının sebeplerini, işte, birer birer bugün gelinen uygulamalarla görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, biraz önce söylediğim gibi, eğer güven kaybolursa istikrar da kaybolur. Bütün konuşmacılar söyledi, bugün geldiğimiz nokta, artık tuzun koktuğu noktadayız. Bu kürsülerden -iki buçuk yıldır milletvekiliyim- birçok iddiayı dile getirmemize rağmen hepsinin üzerini kapattınız. İşte, Orman Bakanı burada, "Toprak dökümünde usulsüzlük var." dedim, iddialıyım, bir gün o da çıkacak. Ne söylerse söylesin Sayın Bakan, o toprak dökümünde milyarlarca dolarlık usulsüzlük var.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Yapma Allah aşkına.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - "Yapma." diyor.
Bir kişi, oraya özel kalemden kardeşinin oğlunu getirecek, ağabeyinin oğlunu özel kalemden açıktan atamayla atayacak, ondan sonra da toprak döküm işini oradan, Orman Bölge Müdürlüğünden İstanbul Büyükşehir Belediyesine verecek ve kardeşinin oğlunu da oraya geçirecek, ondan sonra da "Yapma ya." diyecek. Adalet... Allah'ın adaletinden kurtuluş yok.
Bakın, bunları uyardık, Çanakkale Şehitliği'ni uyardık, tek cevap yok.
Müsteşarla ilgili dedim ki: "Yahu, ihmali vardır." Bakın, müfettiş raporları var, savcılık iddianamesi var. Ama ne oldu? 2 müfettiş raporunu kabul etmedi, 1 müfettiş görevlendirdi ve ne yaptı? O müfettiş bu olayı kapattı. Peki, bu müfettişin -buradan soruyorum- görevlendirdiğin müfettişin taraflı karar verdiğiyle ilgili mahkeme kararı var mıdır, yok mudur? Şimdi, bunların olduğu yerde...
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Hakkında tazminat davası açıldı.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Saklayabilirsiniz, bu milletten saklayabilirsiniz ama Cenab-ı Allah'tan...
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Hakkında tazminat davası açıldı, merak etme.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Görüşeceğiz tazminatta. Allah'a şükür, ben 10 milyar lira tazminat davasını da kazanacağım, verirsem de anamın ak sütü gibi helal maaşımla vereceğim.
Evet, şunu söylüyorum: Allah'ın adaletinden kurtuluş yoktur. Bakın, Allah'ın adaletinden kurtulamayız, mahkemelerden kurtulabiliriz. Bugün, masumiyet karinesine inanıyoruz. Birilerine yapılırken buradan ağzınıza geleni söylediniz, kırk yıl öncesine gittiniz, elli yıl öncesine gittiniz. Biz o zaman, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, grup olarak yine dimdik durduk, bugün de dimdik duruyoruz.
Masumiyetlerine nasıl inandırırsınız? Açık söylüyorum. Şimdi bir soruşturma var. Bu soruşturmayı yapan polisleri görevden alırsanız, Türkiye'nin her tarafında emniyet amirlerini, şube müdürlerini görevden alırsanız, o savcıların yanına 2 savcı daha verip dün göklere çıkardığınız Zekeriya Öz'ün yetkilerini alırsanız ve bu işi de şuna getirirseniz, yani "Bir devletin temelleri dinamitleniyor. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yapılan bir operasyondur; bu, Başbakana karşı yapılan bir operasyondur." derseniz milletin vicdanında aklanamazsınız. Açık söylüyorum, milletin vicdanında aklanamazsınız. Bırakın... Türk yargısına, Türk hâkimine, Türk adaletine, Türk emniyetine bütün olumsuzluklara rağmen güvenmek zorundayız. Yargı da bizim, emniyet de bizim, devlet de bizim. Ama bunu yaparsanız belki kurtulacaksınız.
Şimdi, düşünülebiliyor musunuz, İçişleri Bakanının hakkında öyle iddialar var -iddia ediyorum- ama o İçişleri Bakanının talimatıyla siz polisleri görevden alırsanız bu millet sizin doğruluğunuza, dürüstlüğünüze nasıl inanacak? Milletin vicdanında aklanabilir misiniz?
Ben, yazın, Aladağ'ın Gerdibi köyündeydim. İki saat, üç saat, oradaki vatandaş sizin doğruluğunuzla ilgili beni ikna etmeye çalışıyordu. Gücünüze güvenmeyin. O Gerdibi'ndeki anamın duası sizi de yerle bir eder. Açık ve net söylüyorum, o duayla gidersiniz; o duayla gidersiniz, bunu iyi bilin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Elinizi vicdanınıza koyun. Hep beraber doğrudan yana olalım, hep beraber haktan yana olalım.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)