| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 19.12.2013 |
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kesin hesap kanunu tasarısının 3'üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, özellikle son iki gündür, operasyon sonrası yaşananlar, vahim ötesi, devlet yönetimini ve hükûmet yönetimini, ülke yönetimini kaosa sürükleme özelliği taşımaktadır. Çok çok vahim bu hadiseler, iki gün içinde yaşanan Hükûmet mensuplarının tutum ve davranışları bu olayları örtmeye ve saptırmaya yönelik davranışlar olduğunu bize göstermektedir. Bakanlar istifa etmiyor, hakkında bu kadar çok vahim iddialar bulunan bakanlardan çıt çıkmıyor, sadece "Bir şey çıkmaz." diyorlar. Emniyet müdürlerini, şube müdürlerini, bu operasyonlarda görev alan emniyet personelini görevden alıyorlar, savcıları görevden almaya çalışıyorlar ve ilave savcılar vermek suretiyle soruşturmanın yönünü değiştirmek istiyorlar. Yani açıkçası soruşturmalar kapatılmak isteniyor, yolsuzluğun, rüşvetin, kaçakçılığın üstü örtülmek isteniyor. Hükûmet mensuplarının, Sayın Başbakanın konuşmalarına baktığımızda hele hele Sayın Bülent Arınç'ın basın toplantısını izleyip okuduğumuzda üzülmemek mümkün değil. Arınç, iddialarla ilgili hiçbir şey söylemiyor sadece mugalata yapıyor, hedef saptırıyor. "Mugalata" kafa karıştırmak için laf kalabalığı yapmak demektir ve Bülent Arınç da bunu gayet iyi yapıyor ve maalesef devlet yönetimini bilmiyor. On bir yıllık iktidarları... Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yapmasına ve bir hukukçu olmasına rağmen söylediği sözler gerçekten bunun bilinmediğini veya bilinmezlikten gelindiğini bize göstermektedir. Efendim, polisleri, emniyet şube müdürlerini, bu operasyonla ilgili amirlerine haber vermemekle suçluyor Sayın Arınç. Sayın Arınç, değerli Hükûmet, değerli milletvekilleri; eğer o şube müdürleri operasyonla ilgili bilgi verirlerse suç işlerler zaten. Savcılara bağlı olarak gizli bir şekilde görev yaparlar. Haber verirse zaten ne olacak? Gezi olaylarında da birkaç defa söyledim Türkiye Büyük Millet Meclisinde: İstanbul'un bir emniyet müdürü var mıdır? Yoktur. İstanbul'un bir valisi var mıdır? Yoktur. İstanbul'un bir belediye başkanı var mıdır? Yoktur. Ne vardır? Başbakan Erdoğan vardır.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Şube müdürleri vardır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şube müdürlerini görevden aldılar ya!
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Şube müdürlerini görevden aldılar. Yani bir görev yapmak istedi devlet görevlileri, onların da elini kolunu bağlama gayreti içindedir.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Onlar da ayakkabı kutusunu bulmasaydı!
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Değerli arkadaşlar, çok vahim bir şey söyleyeceğim, maalesef bunu söylemek zorundayız: Bu devlet yönetim anlayışı, bir iktidarı hükûmet olmaktan çete olmaya dönüştürür. Eğer bu kadar hukuksuzluğun, pervasızlığın içerisinde olursanız AKP iktidarını çete olarak ilan ederim. Bu, bu kadar vahimdir. Ortaya çıkan deliller, bugüne kadar olanlar, devleti yönetme biçiminiz çeteye işaret etmektedir. Böyle devlet yönetimi olmaz. Aşiret dahi değilsiniz, aşiretin dahi bir geleneği, göreneği vardır, yüz yılların, bin yılların birikimi vardır fakat on bir yılda halkın oyuyla 3 defa kahir ekseriyetle iktidar olmak sizi sanki ülkenin tapusunu geçirdiğiniz vehmine kaptırdı. Lütfen, bundan kurtulunuz.
Değerli milletvekilleri, meşhur polisiye kahramanı vardır Sherlock Holmes pek çoğumuz bilir, hele bugünlerde biraz daha fazla bilmemiz gerekir. Onun bir sözü vardır: "Kül tablasında kül hiçbir şey ifade etmez; eğer çarşafta kül varsa çok mana ifade eder." Son iki gündür hep çarşafta görülen külleri görüyoruz. Bir banka genel müdürünün bankasının kasasında değil de evindeki ayakkabı kutularında milyon dolarlar bulunuyorsa, işte bu, çarşaftaki küldür; bu örtülmek isteniyor.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ayakkabı kutusu partisi!
ERKAN AKÇAY (Devamla) - İlk defa... Ben maliyeciyim, kırk yıl düşünsem hayal edemem, ilk defa birisinin evinde para sayma makinesi bulunacak. Para sayma makinesi nerede bulunur değerli arkadaşlar?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ayakkabı kutusu partisinde...
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Bankalarda, vergi dairelerinde...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Döviz büfelerinde...
ALİM IŞIK (Kütahya) - Banka gibi çalışıyorlar.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - ...döviz büfelerinde bulunur.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Komplo, komplo!
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Büyük şirketlerde, holdinglerde para sayma makinesi de bulunmaz. Onlar hesaplarını banka üzerinden yaparlar.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Eğer o ev banka gibi çalışıyorsa orada niye olmasın?
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Cemaat koymuş; komplo ya!
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Komplodur o komplo!
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Evet, şimdi, mutlaka, bu, kesinlikle ortaya, ayan beyan ortaya çıkmıştır. Elbette yargı bunların kararını verecektir fakat yargının bağımsızlığı, vesaire de her türlü tasallut altına alınmak istenmektedir. İnternet'e yasak getirmeye çalışıyorlar değerli kardeşlerim. Bir şeylerden korkuluyor, daha vahim olaylardan. Yolsuzlukların bulaşmadığı kurum ve kuruluş neredeyse kalmadı artık. Deniz Feneri, belediyeler, özelleştirmeler, Enerji ve Sağlık Bakanlığındaki yolsuzluklar ayyuka çıktı; yıllardır kayıtsız kalındı ve maalesef bu konuda yeterli toplumsal duyarlılıkların da oluştuğunu söyleyemeyiz. İhalelerdeki usulsüzlükler ve yolsuzluklar, sahte ilaç vurgunu, kamu bankalarından yandaşlara verilen ve hortumlanan krediler -her gün- yıllardır medyada yer alıyor. AKP Hükûmetine yakın iş adamları ile Halk Bankası Genel Müdürü, AKP'li İstanbul Fatih Belediye Başkanı, Çevre Bakanlığı Genel Müdürü ve Çevre Bakanının Danışmanı, Ekonomi Bakanının özel kalem müdürleri, İçişleri Bakanı, Ekonomi Bakanı ve Çevre Bakanının çocukları ve sonra bunların, bizzat da kendilerinin de bu işin içinde olduğu hususunda çok ciddi deliller ve endişeler uyandıracak birtakım veriler... Artık halkın Hükûmete, bürokrasiye ve yargıya güveni çok ciddi şekilde sarsılmaktadır. Bunun en vahim tarafı da, bu savunmaları tevil etmeye çalışanların... Bülent Arınç tevil etmeye çalışıyor. Yolsuzluk sanki normalmiş duygusu uyandırıyor. Belki de topluma verdiği en büyük zararlardan biri de budur. Allah hiç kimseyi Bülent Arınç'ın yerine düşürmesin.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Amin!
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Yani yolsuzlukları tevil etmek gibi azap verici bir görev verildi kendisine. Bu görevi, bırakın hakkında iddiada bulunulan bakanlar açıklasın. Çeşitli zamanlarda verilen yolsuzluk iddialarına ait yazılı, sözlü soruları, Meclis araştırmaları, genel görüşme önergeleri ve gensorular, Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran AKP Hükûmeti tarafından hiç dikkate alınmadan reddedilmiştir. Bundan sonra verilecek araştırma önergeleri, soru önergeleri de yine aynı şeklide hasıraltı edilmeye çalışılırsa artık Hükûmet bunların altından kalkamaz. Özelleştirmeler yapıldı, yıllardır iktidar, 45 milyar dolarlık özelleştirme yaptığıyla övünüyor ve burada kamu yararının gerektiği şeklide gözetilmediği, usulsüzlüklerin yapıldığı konusunda yargıya pek çok kararlar taşındı, yargı kararları çıktı fakat bu yargı kararlarını dahi baypas etme gayretleri AKP'nin en önemli çalışma alanlarından biri olmuştur. Kamu İhale Kurumu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) - ...bir bakanlığın normal bir genel müdürlüğü durumuna düştü. "Temiz toplum" hedefine ulaşmak, devleti yıpratan... Halkın devlete, siyasete ve siyasetçiye olan güvenini yeniden tesis etmek gerekmektedir, bunu da ancak hep birlikte yapabiliriz.
Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)