GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:35
Tarih:18.12.2013

CHP GRUBU ADINA HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten böyle günlerde siyaset çok zordur. Siyasetçi de sinirlerine hâkim olmalı, dengesini kaybetmemeli; dengesini kaybettiğinde de ağzından çıkan sözlerin nereye gittiğini, kimleri kırdığını duyması, görmesi gerekli.

Sayın Başbakan, dün Konya'da, istifa eden Hakan Şükür'le ilgili bir şeyler söylemişti, söylediğini aynen buradan okuyorum: "Bir partinin bayrağı altında seçime giriyor isen devam edeceksin, partiden ayrılıyor isen dürüstsen o zaman milletvekilliğinden de istifa edeceksin." Aslında kime sorarsanız bunun altına imza atar, yıllardır Cumhuriyet Halk Partisi'nin söylediği de bu. Yani, siyasi etik kanunu çıkaralım, böyle alavere dalaverelerle transferlerden vazgeçelim. Evet, bir milletvekili partisiyle anlaşamaz, istifa eder ve bağımsız kalır, buna kimsenin diyeceği bir şey yok ama bir milletvekili istifa ettikten sonra sizin partinize geçiyor ise Adıyaman Milletvekilini partinize almaktan gurur ve kıvanç duyuyor iseniz... Şimdi, Başbakan'ın bu, partisinden istifa etmiş olan Hakan Şükür için kullandığı "dürüstlük" kelimesini Adıyaman Milletvekili Salih fiyat acaba nasıl algılayacaktır, kendilerine sormak gerekli. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Fırat, Fırat. "Fiyat" değil.

HASAN ÖREN (Devamla) - Pardon, özür dilerim. Fırat, Fırat, Fırat. Doğrudur. Ben "fiyat" mı dedim? Özür dilerim. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET METİNER (Adıyaman) - O noktaya kadar geldiysen...

ALİM IŞIK (Kütahya) - Ne kadar fiyatı acaba, kaç para?

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Fırat'ın fiyatı yoktur.

HASAN ÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bugünlerdeki kızmanızı anlıyorum. Bugün kızma hakkınız var, kızma hakkınızı kullanın çünkü hepinizin kafası karışık; sizin değil, Bülent Arınç'ın kafası karışık, bakanların kafası karışık, başbakanların kafası karışık.

Ne oldu? Yolsuzluklar, yıllardır söylüyoruz...

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Hasan, buraya kadar düştün mü?

HASAN ÖREN (Devamla) - Siyaset-yargı... Hani, dün, o yargıya övgüler yağdırdığınız, biz size "Durun bakalım sonuçlansın, yargı devam ediyor, yargı devam ederken suçsuzluk karinesi var. Bunun üzerine konuşulmaz." dediğimizde sizler ne diyordunuz?

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Aksini söyleyen mi var?

HASAN ÖREN (Devamla) - Dediğiniz bir tek şey vardı: "Ergenekon, Türkiye bağırsaklarını temizliyor." Şimdi Türkiye neresini temizliyor? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Şimdi Türkiye neresini temizliyor?

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Niye şimdi aynısını söylemiyorsunuz?

HASAN ÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, dün kahraman yaptığınız Zekeriya Öz'ü aldınız. Şimdi, Zekeriya Öz, bakanın çocuklarına dokununca... Allah'ım göstermesin, asla böyle bir şeyin olmasını istemiyorum, doğru da saymıyorum. Ama, bu yargı, altı boş olan bir iddiayla İçişleri Bakanının çocuğuna kadar gidebiliyor ise on bir yılın içindeki hesabı yine siz vereceksiniz.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ(Antalya) - Demek ki yargı bağımsızmış.

HASAN ÖREN (Devamla) - Bu yargıyı, o zaman, buraya getirmişsiniz demek ki. O zaman, Ergenekon davasında, KCK davalarında bu yargı yanlış kararlar vermiş demek ki.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Yargı sonuçlansın, sonuçlansın.

HASAN ÖREN (Devamla) - Şimdi, aşağı tükürsen bıyık, yukarıya tükürsen sakal. Eğer, bu hukuk sistemi çocuklarınızla ilgili gerekli olan belgeleri ve bilgileri çıkarır ise yani bu tutuklamaya dönüşür ise o zaman bir felaket.

Şimdi, bakınız, ben, size...

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Oradan kendine çıkar yol arama, oradan Ergenekon'u kurtarmaya çalışma.

HASAN ÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız, ben masum olduklarına inanıyorum, öyle inanmak istiyorum.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Aferin.

HASAN ÖREN (Devamla) - Bakanın çocuklarının hırsızlık yapmasını, bakanın çocuklarının bu ülkenin yetim, gurebanın hakkını yemesini düşünmek mümkün müdür? Aksini düşünüyorum ama aksini düşündüğümde de bu bu Zekeriya Özleri, bu savcıları nereye koyalım, siz onu söyleyin bana.

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) - Ne yapalım ya, söyle, ne yapalım?

HASAN ÖREN (Devamla) - Bakınız arkadaşlar, yirmi dokuz saniyelik bir şey, Başbakan konuşuyor, bakınız.

(Hatip cep telefonundan bir ses kaydı dinletti)

(AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Ne şimdi bu?

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Biz hangi suçluya sahip çıkmışız?

BAŞKAN - Sayın Ören, hem vaktinizi kaybediyorsunuz hem kürsüde sadece siz konuşabilirsiniz.

HASAN ÖREN (Devamla) - Ben yirmi dokuz dakikamı feda etmeye hazır olduğum için bunu yaptım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUHARREM İNCE (Yalova) - Başbakana verdi, söz hakkını Başbakana verdi.

BAŞKAN - Ama yani öyle de bir sistemimiz var.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Sen konuş, sen!

HASAN ÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, demek ki Sayın Başbakanın dediği gibi hırsızlık çocuktan babaya geçmiyor yani babadan çocuğa geçiyor.

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) - Başbakan hayranlığınıza da bayıldım yani.

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Biraz önce "İnanmıyorum." dedin.

HASAN ÖREN (Devamla) - Yani eğer bir bürokrat hırsızlık yapıyorsa...

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Hani inanmıyordun?

HASAN ÖREN (Devamla) - ...bu ülkenin değerlerini ayakkabı kutularına saklıyorsa o zaman bakanından hesap sormak gerekli.

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Hani "İnanmıyorum" diyordun az önce?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Masumiyet karinesi diye bir şey var.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Soruşturur o.

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Sen orada mıydın, gördün mü? Gördün mü?

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Hepsi laf!

HASAN ÖREN (Devamla) - Şimdi, biraz evvel Sayın Maliye Bakanı buradan gitti. Dedi ki: "Ben Maliye Bakanı olarak eğer benim Bakanlığımda bu gerçekleşseydi, benim Bakanlığımla ilgili bu söylenmiş olsaydı ben istifa ederdim."

Değerli arkadaşlar, bu bakanların diğerinin dili yok mu?

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Böyle bir şey söylemedi. Yalan söyleme, öyle söylemedi! Yalan söyleme!

HASAN ÖREN (Devamla) - Böylesine bir olayda burada Maliye Bakanı bunu söylüyor ise diğerlerine ne demek gerekli?

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Yalan söylüyorsun, öyle söylemedi, sözü çarpıtma! Ortada vuku bulmuş bir şey yok.

HASAN ÖREN (Devamla) - Sevgili Milletvekilim, senin "Yalan söylüyorsun." demendeki hakareti bugünkü kızgınlığına veriyorum, sinirine veriyorum.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Ben buradaydım. Yok canım!

HASAN ÖREN (Devamla) - Çünkü, bu yolsuzluk ve usulsüzlük seni de çıldırtıyor, sen de insansın.

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) - Allah Allah, yapma ya!

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Kesinleşmiş bir şey yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Yalan konuşuyorsun!

HASAN ÖREN (Devamla) - Bakınız, şimdi yapılacak olan bir tek şey var. Eğer burada yargı bunu devam ettiriyorsa savcıları niye alıyorsunuz görevden?

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Savcılar görevden alınmadılar, alınmadılar.

HASAN ÖREN (Devamla) - Ergenekon savcılarını aldınız mı, KCK tutuklularının yargılandığı yerdeki savcıları aldınız mı? (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)

Zekeriya Öz'ü getirdiniz, orada altına zırhlı arabaları verdiniz, bugün niye alıyorsunuz?

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Alınan bir şey yok ki, nereden çıkarıyorsunuz onu?

HASAN ÖREN (Devamla) - Peki, emniyet müdürlerini, emniyet müdür yardımcılarını niye alıyorsunuz? İki dakika önce yine İnternet'e düştü, 6 emniyet müdür yardımcısını daha almışsınız.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - İyi yapmışız, iyi yapmışız, iyi iyi.

HASAN ÖREN (Devamla) - Daha kolayı var; bunun kolayı, eğer gerçekten, siz, Türkiye'de yaşanan bu soygunu, bu imar yolsuzluklarını açığa çıkartmak istiyor iseniz savcıları ve emniyet müdürlerini alacağınıza...

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Burası bürokratik bir cumhuriyet değil; iyi yapmışız.

HASAN ÖREN (Devamla) - ... İçişleri Bakanını alsanız da Bakan arkadaşımızı rahatlatıp, bu sonuçlar ortaya çıktıktan sonra alnının akıyla tekrar o Bakanlığa gelse olmaz mı? (CHP sıralarından alkışlar) Niye zorluyorsunuz?

İHSAN ŞENER (Ordu) - Ne yapacağımızı biz biliriz.

HASAN ÖREN (Devamla) - Şimdi ne dediniz, Gezi eylemlerinde bangır bangır bağırdınız: "Destan yazan polislerimiz" Şimdi ne yazıyor polisler? Emekliliklerini mi yazıyorlar? (CHP sıralarından alkışlar) Aldığınız polisler, müdürler emekliliğini mi yazıyor şu an?

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Siyasetin bu kadar, siyasetin bu kadar ya!

HASAN ÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız, Halk Bankası Genel Müdürünün evinden...

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Siz de siyaseti buraya kadar düşürdüyseniz...

HASAN ÖREN (Devamla) - ...eğer kutular içerisinde 4,5 trilyonluk, yani 4,5 milyonluk bir para çıkıyor ise...

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Sen gördün mü, orada mıydın?

HASAN ÖREN (Devamla) - Ben bunları söylüyorum.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Niye konuşuyorsun burada?

HASAN ÖREN (Devamla) - Bütün, bütün, bütün fotoğraflarla önünüzde. Eğer böyle bir para çıkıyor ise...

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Siyasetçinin muhatabı siyasetçidir.

HASAN ÖREN (Devamla) - Böyle bir para, bu para çıkıyor ise bakınız ne diyor Ayşe Teyze...

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Sinan Aygün'ün evinden ne kadar çıkmıştı hatırlıyor musun?

HASAN ÖREN (Devamla) - Halk Bankası Genel Müdürünün ayakkabı kutusundan 4,5 milyon dolar para çıkmış," emekli Ayşe Teyzem hâlâ daha kışlık mantosunun cebinde unuttuğu 5 lirayı bulduğuna seviniyor. Bir tarafta 4,5 milyon dolar, bir tarafta ise Ayşe Teyze'nin geçmiş yıldan kışlık mantosunun cebinde bıraktığı 5 lira.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Bırak, demagoji yapma!

HASAN ÖREN (Devamla) - Bu insanların paralarını çarçur etmeyin arkadaşlar, söylediğimiz bu, hepinize bunu söylüyorum.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - O işi de siz yaparsınız.

HASAN ÖREN (Devamla) - Diyorum ki, eğer çiftçi mazotu 4.500 liraya alıyor ise, eğer emekli maaşları bu kadar düşük ise...

İZZET ÇETİN (Ankara) - Bakanlara dön de konuş, bakanlara.

HASAN ÖREN (Devamla) - ... işçiyi asgari ücretle geçinmeye mahkûm ediyorsanız, siz kredi kartı borçlularını milyonlarca insana taşıdıysanız ayakkabı kutusu içerisinde giden paralardan dolayı emeğiyle geçinen insanların sırtına sarıyorsunuz. Yapmayın! Hani Allah'tan korkuyorduk. Bunun karşısında, bu 3 bakanı dinlendirmek, kenara almak doğru bir anlayış değil mi?

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sabret, sabret! Biraz bekle.

İHSAN ŞENER (Ordu) - Korksan bunları söyleyemezdin şu anda.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Biraz bekle, biraz sabret, acele etme.

HASAN ÖREN (Devamla) - 2009 yılında, Almanya'da Ulaştırma Bakanı, 50 kilometrelik hız yapılacak bir alanda 109 kilometreyle radara girdiğinden dolayı istifa eden bir bakan.

Şimdi, kendi emir verdiği, emri altında çalıştığı, canının istediğinde dakikasında müdürleri işten el çektirdiği Bakanın oğlu yakalanmış, siz orada diyorsunuz ki: "Bunlar normaldir."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Burası bürokratik bir cumhuriyet değil Hasan Bey.

HASAN ÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, hukuk hepimize lazım.

Hepinize teşekkür ederim. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)