GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:35
Tarih:18.12.2013

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2014 Bütçe Kanunu'nun 8'inci maddesi üzerine söz aldım ve 8'inci madde de mali kontrole ilişkin hükümleri düzenliyor. Tabii, mali yapının, bir devlet yapısının öncelikle şeffaf olması gerekir, hesap verebilir olması gerekir ve denetlenebilir olması gerekir. Denetim ve kontrol, devlet olmanın en temel gereklerinden biridir ve denetimin yok sayıldığı bir mali model, hukuk ve demokrasi dışıdır ve yozlaşmanın çok ciddi bir belirtisidir.

Değerli arkadaşlar, 2014 bütçesi giderleri 436 milyar liradan oluşuyor, 403 milyar lira da bütçe gelir toplayacak.

Şimdi, ben buradan sizlere ve vatandaşlarımıza soruyorum: Devletin bu bütçesini, 436 milyar harcamasını ve 403 milyar liralık gelirini AKP Hükûmetine emanet edebilir miyiz bu yaşadığımız süreç sonunda? Yani, artık ortaya da çıktı ki -biz yıllardır tabii bunu söylüyoruz ve iddia ediyoruz- âdeta kediye ciğer emanet edilir bir duruma gelmiştir ve yaşadığımız olaylar nedeniyle artık AKP iktidarına para pul emanet edilemez çünkü şeffaf değil, denetlenebilir değil, hesap verebilir değil.

Bir yöneticiye, bir Hükûmete üç şey emanet edilir değerli arkadaşlar: Bir, para; iki, iş; üç, insan. On bir yıllık AKP iktidarının geldiği nokta da, artık, bu Hükûmete -o kadar bir yıpranmışlık içerisindedir ki- para, iş ve insan emanet edilemez. Son yapılan operasyonlarla ilgili iddialar üstü örtülemeyecek kadar vahimdir değerli arkadaşlar; mugalata ve polemik yapılacak bir konu da değildir. Çok ciddi iddialar vardır; rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, kara para aklama, tarihî eser kaçakçılığı ve bu iddialara karışan 49, 50'den fazla insanın operasyona uğradığı insan gruplarına baktığımızda bir üçlü grup görüyoruz; -dün de ifade ettiğim gibi- siyasetçi, iş adamı ve bürokrat iş birliği yani bu yolsuzluğun meydana gelmesi için gerekli olan üç faktörün de oluştuğunu görüyoruz. 3 bakan çocuğu gözaltına alınıyor ve 1 bakanla ilgili çok vahim rüşvet iddiaları var, inşallah doğru değildir ve pek çok ünlü iş adamı ve bürokrat da göz altına alındı.

Değerli arkadaşlar, imar usulsüzlükleri, rant yolsuzlukları, yerel yönetimlerin imarı açmadığı arazilerin rüşvetle bakanlık üzerinden illegal olarak imara açılması iddiaları var. Hatırlıyor musunuz değerli arkadaşlar, iktidar ve muhalefet olarak, ben, 2007'den bu yana, çok iyi hatırlıyorum, TOKİ'yle ilgili düzenlemelerde, Çevre Şehircilik Bakanlığının, eski Bayındırlık Bakanlığının görev ve yetkilerinde, Belediye Kanunu'nda pek çok değişiklikler yaptı AKP iktidarı ve biz bunlara itiraz ettik, TOKİ'ye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına imar düzenleme yetkileri verildi ve eleştirdik. Şimdi bu yapılan operasyonlardan ve ortaya atılan iddialardan da anlıyoruz ki AKP iktidarı TOKİ'yle ilgili bu imar düzenlemelerini, bakanlığa yetki veren düzenlemeleri demek ki bunun için yapmış şüphesi artık ayan olmaya başladı. Bir yerde imar, inşaat, rant varsa orada durmak gerekir.

On bir yıldır iktidarsınız. On bir yılda seçimleri kazanmanın rahatlığı, kibri ve hatta şımarıklığıyla maalesef AKP iktidarı, ülkenin tapusunu aldığı zehabına, vehmine kaptırmıştır kendisini. Savcılar değiştirilerek soruşturmanın seyri değiştirilmek isteniyor. Biraz önce öğreniyoruz ki bazı savcılar ilave ediliyor ve bu soruşturma sulandırılmak isteniyor. 3 bakanla ilgili fezleke hazırlığını duyuyoruz. Bu konu, bu iş, MİT Müsteşarını bir gecede burada soruşturmadan kurtarmaya benzemez, benzemeyecek.

Her şey elinizde, iktidar, tek başına iktidar, siz de kurumlar üzerinde her türlü imkâna ve tahakküme sahipsiniz. Ancak Sayın Başbakan diyor ki: "Bizim Allah'ımız var." Peki, bizim Allah'ımız da var. Savcıların, polislerin, hâkimlerin Allah'ı yok mu değerli arkadaşlar? Allah herkes içindir. Herkes kendisi içindir. Hiç kimse siyasi cambazlık yapmaya kalkmasın.

İstanbul'da Emniyet Müdürlüğü Mali Şube, Kaçakçılık, Organize Suçlar, Asayiş, Terörle Mücadele Şube müdürleri derhâl görevden alınıyor. Suçluluğun ve suçüstü olmanın telaşı vardır. Neden görevden alınıyor? AKP Hükûmeti çok ciddi bir şaibe altındadır fakat aynı Hükûmet, bu yolsuzlukları örtmenin gayreti içindedir.

Şimdi de eğer siz bu savcıları da değiştirirseniz ve soruşturmanın seyrini, yönünü başka yönlere çekip üstünü de örtmeye kalkarsanız, vallahi, bu da artık sizi kesinlikle kurtarmayacaktır. O nedenle, biraz önce sorum da da ifade ettiğim gibi, Adalet Kalkınma Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu da bu konuda sessiz kalmamalıdır, haksızlık karşısında susmamalıdır. Haksızlık karşısında susmanın kültürümüzde ne demek olduğunu hepimiz biliyoruz. 2 sayın bakan, çocuklarıyla ilgili "Bir şey çıkmaz." diyor. "Bir şey çıkmaz." demek bu soruşturulan konunun mahiyeti hakkında bilgi sahibi olduğunu gösterir. "Bir şey yok." diyemiyor, "Bir şey çıkmaz." diyor. Bilip bilmediğini de bilemiyoruz ama bu söz dahi görevlileri etki altına almaya yönelik mesajlardır. Şu anda hâkimler, savcılar, emniyet personeli, kamu görevlileri çok ciddi bir baskı altındadır. Ben Hükûmeti bu soruşturmalardan elini çekmeye davet ediyorum ve hakkında çok ciddi iddialar bulunan bakanları da derhâl istifa etmeye davet ediyorum.

Tabii, son yıllarda bu yolsuzluk artık ülkemizi saran bir virüs hâline geldi ve toplumsal ve ekonomik dokular ciddi olarak tahrip edilmektedir ve bu yolsuzluklar istikrarsızlık yaratıyor; güvenlik, iktisadi ve insani boyutun pek çok yönünü olumsuz etkiliyor. Birçok kurum ve kuruluşta meydana gelen yolsuzluklar, ülke ekonomisini tehdit ettiği gibi, kamuoyunda Hükûmete ve Türkiye Büyük Millet Meclisine olan güveni de sarsmaktadır.

Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)