GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ASKERLİK KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:109
Tarih:22.05.2012

CHP GRUBU ADINA ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Evet, değerli arkadaşlarım, Askerlik Kanunu'nun değiştirilmesiyle ilgili yasayla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Ancak bu yasayla ilgili konuşmadan önce sizlerle paylaşmak istediğim birkaç mesele var.

Bunlardan birincisi: Değerli arkadaşlarım, yaklaşık altı aydır örgütün elinde kaçırılmış olarak bulunan askerlerimiz var, polislerimiz var, kaymakam adaylarımız var fakat Hükûmetten bununla ilgili çıt çıkmıyor. Değerli arkadaşlarım, eğer bu ülkenin Hükûmeti, ordusu, askeri, polisi örgütün elindeki çocuklarını geri almayı başaramıyorsa biz burada neyi konuşuyoruz, neyi tartışıyoruz? Ayrıca, bu çocukların ailelerine bu konuyla ilgili konuşmamalarıyla ilgili telkinde bulunulduğu söyleniyor. Şimdi, düşünün ki -hepinizin çocukları var- çocuğunuzu terör örgütü kaçırmış, siz kimseye bir şey söyleyemiyorsunuz, kimseye derdinizi anlatamıyorsunuz. Umarım ki Hükûmet bu konuda gerekli girişimlerde bulunur ve bu çocukların bir an evvel ailelerine kavuşmaları sağlanır.

Sayın milletvekilleri, çok yakında bir yargı kararı oldu. Ne denildi? "Evet, siz terör örgütünün başına `sayın' diyebilirsiniz, bu kişisel bir görüştür." denildi. Bir yargı kararıdır, tartışılabilir mi, ayrı bir şey ancak ben şunu size söylemek isterim: Daha üç gün önce Tokat Zile'de yirmi yaşında bir çocuğumuzu toprağa verdik. PKK'nın havan topuyla parçalanmıştı. Sayın Adalet Bakanı bunun normal olduğunu ve buna alışmamız gerektiğini söyledi. Sayın Adalet Bakanından da şunu rica ediyorum: Bir gün gelsin benimle Tokat'a, o çocuğun annesine, babasına "Buna alışacaksınız." desin, ben de kendisini tebrik edeyim. Biz buna alışmayacağız değerli arkadaşlarım, yirmi yaşındaki çocuklarımızın toprağa gömülmesine alışmayacağız, bunu net olarak söylemek istiyorum.

Evet, bugün askerlerin özlük haklarını iyileştirmek, asker alma yasasıyla ilgili birtakım değişiklikler yapmak için buradayız. Fakat, konuşmacı arkadaşlarımdan hiçbirisi, askerlerin ve polislerin sendikal haklarından bahsetmedi. Hani biz 12 Eylülle hesaplaşacaktık! Biz, doktorumuza güveniyoruz, mühendisimize güveniyoruz, işçimize güveniyoruz, sendika kurmalarına izin veriyoruz ama askerimize ve polisimize güvenmiyoruz. Neden? Güvenlik işi yapıyorlar.

Sayın milletvekilleri, herkesin yaptığı iş kendisine göre önemlidir. Asker niye sendikalı olamasın, polis niye sendikalı olamasın? Neden kendi haklarını kendileri korumasınlar? Mademki biz bu ülkede demokrasiden yanayız, özgürlükten yanayız, neden bu haklarını hiç konuşmuyoruz bu arkadaşlarımızın?

Evet değerli arkadaşlarım, gene, hekim olmam vesilesiyle bir kanun teklifi vermiştim, çünkü gerçekten bu noktada çok ciddi bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Sağlıkta çalışan askerî personele döner sermaye ödemesi yapılmıyor. Şimdi düşünün, askerî hemşiresiniz, sivilde çalışan hemşire arkadaşlarınız sizin haricinizde bir döner sermaye alıyor, yaklaşık sizin de iki katınız maaş alıyor. Fakat siz, askerî disiplin içerisinde çalışıyorsunuz, daha ağır, daha zor koşullarda çalışıyorsunuz, size döner sermaye ödenmiyor. Umut ediyorum ki, yüce Meclisimiz, bu kanun teklifi Meclisimize geldiğinde destek verir ve GATA'da çalışan hemşirelerin, sağlık memurlarının ve yardımcı diğer sağlık personellerinin de döner sermayeden ödenek alması sağlanır.

Yine değerli arkadaşlarım, bu yasa gündeme geldiğinden beri sizleri de mutlaka arıyorlardır, askerî personel olan arkadaşlarımız bizlere birtakım taleplerini ilettiler. Ben, Millî Savunma Komisyonu üyesi olarak burada bunları bir kez daha tekrarlayıp, bu arkadaşlarımızın daha iyi koşullarda çalışması için elimizden gelen gayreti gösterelim istiyorum. Mesela diyorlar ki: "Lojmanların dağıtımında çok ciddi bir adaletsizlik var." Rakamları da söylemişler: "Subaylar yüzde 55, astsubaylar yüzde 40, uzman erbaşlar yüzde 2,5, sivil memurlar da yüzde 2,5 oranında lojmandan faydalanıyor." Elbette ki askerî gereklilikleri vardır, subayların öncelikli olması belki doğal karşılanabilir ama bu sınıfların arasında bu kadar ciddi bir uçurumun olmasının çok ciddi bir adaletsizlik olduğunu düşünüyorum.

Yine, arkadaşlarım, Askerlik Yasas'ında biz yirmi dokuz yaş sınırı koyduk fakat bence hepimizin dikkatinden kaçan bir şey var: Tıp doktorlarını düşünün, tıp fakültesini yaklaşık yirmi dört, yirmi beş yaşlarında bitiriyorlar. Arkasından hemen apar topar mecburi hizmete gönderiyoruz biz bu arkadaşlarımızı. İhtisasa giriyor -artık ihtisas süreleri de uzatılıyor biliyorsunuz, dört yıl, beş yıl, altı yıl, yedi yıl ihtisas süreleri var.- ihtisası yaparken kolundan tutup askere göndereceğiz yirmi dokuz yaşında, geri geldiğinde ne öğrendiğini unutmuş olarak gelecek! Bu nedenle bu yirmi dokuz yaş sınırının tıp doktorları için mutlaka değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde bu arkadaşlarımız eğitimlerini doğru dürüst alamayacaklardır; onu da açıkça söylemeliyim.

Yine, değerli arkadaşlarım, 1979 ve 1992 yılları arasında emekli olan astsubayların 1'inci dereceden, göstergeden emekli maaşı almaları gibi bir talepleri var. Günlerdir bunu bize iletiyorlar çünkü bu insanlar çocuklarını okutamamaktan, evlerini geçindirememekten şikâyetçiler. Bu konuda da Meclisimizin vereceği önergelerle düzeltmeler yapılabilir diye düşünüyorum.

Ayrıca, uzman erbaşlarla ilgili doksan günlük bir hava değişimi problemi var. Hepimiz insanız, trafik kazası yaparsınız, bacağınız kırılır, üç ayda iyileşmez. Bu insanlar üç ay hava değişimi aldıklarında sözleşmeleri yeniden yapılmıyor, dolayısıyla işsiz kalıyorlar. Bunun da ben çok ciddi bir sıkıntı olduğunu düşünüyorum ve bu konudaki düzeltmelerin bu Mecliste yapılması gerektiğine inanıyorum.

Bu vesileyle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.