GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:35
Tarih:18.12.2013

MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2014 Yılı Bütçe Kanunu'nun 6'ncı maddesi üzerinde grubum adına görüşlerimizi aktarmak üzere huzurunuza geldim. Bu vesileyle sizleri ve bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Bu madde, özellikle bazı konularda yedek ödeneklerin aktarılması, idare içerisinde fasıllar arası kaydırmanın yapılması, yatırımlar için kurumlar arası aktarmaların yapılması, her türlü bütçe ve muhasebe işlemleri için gerekli düzenlemelerin yapılması konusunda Maliye Bakanına yetki veriyor yani tabiri caizse "Ormanın kralı benim." diyor Sayın Bakan, "Her türlü yetki bana aittir; ben istersem olur, ben istemezsem olmaz." anlamında bir yetki alıyor. Hayırlı olsun. Olması da gerekir.

Diğer taraftan, ödeneğin yüzde 20'sine kadar aktarma yapılabilmesini ve bunu aşan durumlarda yine Maliye Bakanının yetkili kılınmasını öngören düzenlemeler var. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yapacağı işler için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesine aktarma yapılacağı hükümleri yer alıyor.

OKTAY VURAL (İzmir) - Önce Bakanını bir aktarmak lazım!

ALİM IŞIK (Devamla) - Evet.

Diğer taraftan, büyükşehir yapılan yeni bütünşehirlerde yine İçişleri Bakanlığına yetki veriyor. Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı arasında aktarmaların yapılabileceği hüküm altına bağlanıyor. Fazla gelirler, idarece ödenek olarak kendi idarelerine eklenebilecek. Ayrıca, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına da yine yetki veriliyor.

Bunlarla ilgili görüşlerimi biraz sonra açıklayacağım. Ancak, konuşmamın başında, dün Sayın Bakana Türkiye'nin gündemine gelen yolsuzluk operasyonlarıyla ilgili düşüncesini sorduğumda gayet samimi bir şekilde "Şahsımla veya yakın çevremde böyle bir olay olsa düşünebilirim." şeklinde cevap vermişti ve hepimiz de rahatladık yani sağduyunun hâkim olduğu kabine üyelerinin de bulunduğu konusunda. Ancak, bu sabah, eğer doğruysa, Twitter'dan sanki bunun cımbızla çekilip alındığı, başka anlamlara gelecek şekilde verildiği gibi bir mesajınızı okudum. Sayın Bakanım, sizin dürüstlüğünüze inandığımı zaten dün de söylemiştim. Bugün de bu dönüşün... Eğer doğruysa bu ifadeler medyada yer alan -ki Twitter'dan verdiğiniz mesajların size ait olduğunu düşünüyorum- o zaman, dünkü söylediğinizin bugün arkasında kalmanızın sizin açınızdan size yakışan olduğunu düşünüyorum.

Diğer taraftan, sadece bu olaylara adı karışan bakanlarla ilgili bir yorum yapmayı düşünmüyorum. Fakat siz bu bütçeyi, bu bakanlarla, nasıl bunlara emanet ederek yürüteceksiniz? Artık, bu, bulandı. Onun için, bir taraftan, evet, "Yargıya intikal etmiş bir konu, yorum yapmak istemiyorum." diyorsunuz, doğrudur, ben de aynı şeyi düşünüyorum ama aynı Hükûmetin bir gecede bu operasyonları yapan müdürleri görevden alması yargıya müdahale değil mi Sayın Bakanım? Yani, bu nasıl bir Türkiye, bu nasıl bir hükûmet anlayışı? Operasyonu yapan müdürleri görevden alacaksınız, Deniz Feneri'ndeki savcıları görevden alacaksınız, ondan sonra da "Yargıya intikal etmiş konuda biz herhangi bir yorum yapmak istemiyoruz." diyeceksiniz. Burada bir çelişki var, burada bir sıkıntı var. Onun için, özellikle sizin bu konuyu -düzeltecek ifadelerle, size yakışan şekilde- tekrar yorumlayacağınıza inancımı belirtmek istiyorum konuşmamın başında.

Değerli milletvekilleri, günümüzde meydana gelen olumsuzluklara baktığımızda altında rant kavgasının olduğu ortaya çıkıyor. Bu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yine bu maddeyle aldığı haklar dan -ödenek aktarması ve yetkilerin onda toplanması, büyükşehir yapılan yerlerde yeni bir düzenleme getirilmesi- yeniden kavgaların, hırsızlıkların, usulsüzlüklerin yaşanacağı bir 2014 yılını bize hazırlıyor. "Kentsel dönüşüm" adı altında yapılan düzenlemelere baktığınız zaman tamamen birilerini zengin etmeye yönelik ada ve parsel bazında özel uygulamaların yapıldığını görüyoruz.

Ben kendi ilim Kütahya'dan örnek vereyim. Küçük Sanayi Sitesi'nin bulunduğu ve ona yakın bir mahallemizde, Karapınar Mahallesi olarak bilinen mahallede, göçmen vatandaşlarımızın çoğunlukla bulunduğu parseller üzerinde sıvılaşma ve zemin sıvılaşması olduğu gerekçesiyle kentsel dönüşüm başlatıldı. "2 katlı binayı kaldıramaz." anlayışıyla yıktığınız mahallede 11 katlı, 12 katlı şimdi şehrin içerisinde ucube binalar dikiliyor. Ama, bir bakıyorsunuz gerçekten orada yaşayan vatandaşların evleri, arazileri ellerinden öldüm pahasına alınmış, itiraz edenlere akşamüzeri bir ekip geliyor, zorla ikna ediliyorlar, ertesi gün imza atılıyor, şimdi 40-50 bin liraya evler alınıyor, aynı yerde o evin bulunduğu yere 12 katlı apartmanlar dikiliyor ve apartmanın bir dairesi 150-200 bin liradan aşağı değil. Şimdi, yani bunun neresinde vicdan var? Bunun neresi bu milletin lehine?

Dolayısıyla, bu bütçede Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile ilgili aktarmaları derhâl kaldırmanız lazım. Artık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Türkiye'nin her yerinde bu konuda, maalesef, sicil olarak sicili bozulmuş bir Bakanlık durumuna gelmiştir. Onun için, ben bu bakan arkadaşlarımızın derhâl ama derhâl, yarından itibaren veya bugün bu görevi bırakmalarından yana olduğumu şahsi fikrim olarak ifade ediyorum. Bu Hükûmette bu yolsuzluğa bulaşan Bakan arkadaşlarımızın bu bütçeyi doğru dürüst uygulama şansı kalmamıştır. Doğru yaptıkları her işte dahi vatandaşın kafasında mutlaka bir soru işareti çıkacak, dolayısıyla bu, huzur getirmeyecektir. Bunu mutlaka sizlerle paylaşmak istedim.

Bir diğer konu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ilgili. Buradaki yetkililerle ilgili olduğu için konuşuyorum. Cari açığın önemli kalemlerinden birisinin enerji giderleri olduğunu biliyoruz, sizler de zaman zaman dile getiriyorsunuz. Fakat Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının sorumluluğunda olan TÜBİTAK'ın rapor verdiği ve Türkiye'de bazı girişimci mucit insanlarımızın ürettiği yakıt tasarruf cihazları, bir türlü, iki üç yıldır, müracaatları yapılmasına rağmen, Bakanlığınızdan ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından bir teşvik alamıyor. Ticari ismi "Eko 66" olarak Amerika'dan dahi yılın ödülünü almış bir belgeli yakıt tasarruf cihazı. TÜBİTAK'a soruyoruz, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına soruyoruz "TÜBİTAK'tan böyle bir rapor alınmamıştır." diyor ama vatandaşın elinde rapor var. "Yüzde 12-13 oranında yakıt tasarrufu sağlar." diye TÜBİTAK raporu veriyor ama Bakanlık böyle bir raporun verilmediğini ifade ediyor.

Şimdi, bu konuda, özellikle yerli mucitlerin desteklenmesi, yakıt tasarrufuna yol açan önemli buluşların teşvik edilmesi konusunda, enerji açığının kapatılması ve yerli girişimcileri motive etme adına önemli bir uygulama olacağını düşünüyorum. Özellikle bu konuyu sizlerden istirham ediyorum Sayın Bakanım yani enerji tasarrufu sağlayan yerli uygulamalara bu Hükümetin bir şekilde destek olması gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı arasındaki ödenek aktarmalarının doğru bir uygulama olacağını düşünüyorum. Ancak Sahil Güvenlik Komutanlığının uygulamaları ve orada gerçekleşen bazı idari görevlerdeki usulsüzlükler konusunu size buradan hatırlatmak istiyorum, belgelerini size ulaştırırım. Defalarca soru önergesi vermeme rağmen, bu konuda, maalesef, inandırıcı, doğru bir cevap alamadık. Fakat orada çok ciddi iddialar vardır, birkaç bürokrat koca bakanlığın adını lekeleyecek durumdadır; bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum

Diğer taraftan, yeni büyükşehir yapılan illere yapılacak ödenekler konusunda da İçişleri Bakanlığının çok dikkatli davranması gerektiğini düşünüyorum. Zaten burada çıkarılan kanunlarla büyükşehirlerdeki meraları imar alanına açtınız, bir de para aktardınız, her türlü yetkiyi bu bakanlıklara verdiğiniz zaman bu anlamda ciddi sorunların yaşanacağı bir 2014 yılı kaçınılmaz olur diyorum, bu duygu ve düşüncelerle tekrar 2014 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, sizlere de saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)