GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:34
Tarih:17.12.2013

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2014 yılı bütçe kanununun 3'üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve sözlerime başlarken değerli milletvekilleri, Ziya Paşa'dan bir beyit okuyarak sözlerime başlamak istiyorum:

"Ümmîd-i vefa eyleme her şahs-ı degalde

Çok hacıların çıktı haçı zir-i begalde"

Yani "Her hileci, alavere dalavereci kişiden vefa bekleme, çok hacıların koltuğunun altından haçı çıktı." diyor Ziya Paşa. Tabii, bunu da hangi amaçla söylüyorum? Vallahi, ben, gerçekten bilemiyorum, her nedense bu beyit aklıma geldi. Bunu da yüce Meclisle paylaşmak istedim.

Milletimiz, AKP'nin ekonomik ve mali politikalarından artık bunalmıştır. Hükûmetin ekonomi politikalarının güvenilirliği kaybolmuştur ve bu güven bunalımının tamir edileceği de görülmemektedir.

Muhterem arkadaşlar, sabahki konuşmamda da 2014 yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'ndaki vergi gelirlerini ve 2013 yılı gerçekleşmeleriyle ilgili bazı değerlendirmelerde bulunmuştum ve bu değerlendirmeler yarım kalmıştı. Ben kaldığım yerden devam etmek istiyorum.

Öncelikle, hatırlayacaksınız, pırlanta, elmas, yakut ve inciden ÖTV'nin kaldırılmaya çalışıldığını; halkın zorunlu harcamalarından, ekmek, peynir, zeytin, süt, yumurta gibi temel ihtiyaçlarının da KDV'ye tabi tutulduğunu ifade etmiştik. Yine, yat ve gemilerin deniz taşıtlarının akaryakıtından ÖTV almayan Hükûmet, çiftçinin kullandığı mazottan hem ÖTV hem KDV almaya devam etmektedir ve bunlardan da bir kuruş indirmeye yanaşmamaktadır. 2013 yılındaki vergi gerçekleşmeleri, Türkiye ekonomisinin kötü gidişatını göstermektedir ve 2013 yılı, Hükûmetin vergi eziyetinin arttığı bir yıl olmuştur. Daha yılın ilk gününe vergi zammıyla başlandı. Örneğin, 2012'de yeniden değerleme oranı 7,8 olarak belirlenmesine rağmen, damga ve harçlar yüzde 15 oranında arttırılarak âdeta yeni vergiler konulmuştur. Bununla birlikte, gelir vergisi vergi dilimi tarifeleri de yeniden değerlenme oranında artırılmayarak, düşük tutularak âdeta gizli ek vergi konulmuştur.

Sayın Maliye Bakanı, 2012 yılının son haftasında "Zenginden daha fazla vergi alınacak." açıklamasını yapmıştı oysa Hükûmet, zenginlerin faiz gelirleri üzerinden alınan gelir vergisi oranlarını yüzde 15'ten yüzde 10'a indirmiştir. 2013 yılında vergi gelirleri gerçekleşme tahmini 325 milyar liradır. Bu rakam, BOTAŞ ve TEDAŞ'tan gelen 13-14 milyar liralık borç ödemesiyle hesaplanmıştır. Nitekim, Maliye Bakanımız da geçen yıl komisyondaki konuşmasında, BOTAŞ'ın ve TEDAŞ'ın yükümlülüklerini yerine getireceği tahminini, varsayımını dile getirmişti. BOTAŞ ve TEDAŞ ödemeleri ile 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Kanunu kapsamında yapılan ödemeler, bütçenin suni gelirleridir. Bu ödemeler yapılmamış olsaydı, 2013 yılı vergi gelirleri de bundan 13-14 milyar lira daha az olacaktı veya bu vergi borçları zamanında ödenseydi, 2013 yılının gelirleri sayılamayacaktı.

Şimdi, 2014 yılına geliyoruz. 2014 yılı vergi gelirleri hangi esaslar, kriterler baz alınarak hesaplanıyor değerli arkadaşlar? Şunlar: 2013 yılı vergi geliri beklentisi, yüzde 5,3 enflasyon, yüzde 4 büyüme, yüzde 6 deflatör dikkate alınarak 2014 vergi gelirleri tahmin ediliyor ve 2014 vergi beklentisi 348 milyar lira. TEDAŞ, BOTAŞ ve 6111 sayılı Yasa kapsamındaki gelirleri de dikkate almazsak 2013'ten 2014'e 36 milyar liralık vergi artışı öngörüldüğünü görüyoruz. Bu rakamlar da 2014 bütçesinde tam yüzde 11,5'luk vergi artışına tekabül etmektedir.

Buradan da Hükûmete soruyorum: 2014'te büyüme beklentisi yüzde 4; enflasyon 5,3; deflatör yüzde 6; toplam tüketim artışı beklentisi 3,2; istihdam artışı beklentisi 2,1; ihracat artışı beklentisi 8,4; ithalat artışı beklentisi yüzde 4,1 ancak vergi gelirlerindeki artış beklentisi yüzde 11,5; bu nasıl gerçekleşecek? Demek ki vergi artışlarıyla bilhassa dolaylı vergilere yani fakir fukaraya yüklenecek Hükûmet. Buradan çıkardığımız sonuç bu. Neticede, ekonominin bu hasta hâli, mali yapının sağlıksız yapısı bütçeyi de sağlıksız hâle getirmektedir.

Bu çerçevede, 2014 bütçesini bir seçim ve zam bütçesi olarak niteliyoruz. Vergi gelirleri, faiz dışı fazla, harcamalar, bütçe dengesi gibi hedef beklentiler bu bütçenin bir seçim ve zam bütçesi olduğunu göstermektedir. E tabii, seçim bütçesi seçimden evvel kullanılır; peki, zamlar ne zaman yapılır? Elbette seçimden sonra yapılır. Yani "Seçimlerden önce zam yapacak kadar akılsız değiliz ya!" demişti bir zamanların eski başbakanı.

Değerli arkadaşlar, mali disiplinin yok sayıldığı bir anlayışla hazırlanan bu bütçe, milletimizin beklentilerini, devletimizin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Bununla birlikte, bu bütçe, atama bekleyen 300 bin öğretmenin, ziraat mühendislerinin, balıkçılık, su ürünleri mühendislerinin, veterinerlerin kadro taleplerine de cevap veremiyor. Bu bütçe, milyonlarca işsiz insanımıza iş ve aş vadetmemektedir ve anlaşılan odur ki 2014 yılı içinde, işsizlik, ekonominin en büyük tehditlerinden biri olmaya devam edecek.

Türkiye ekonomisinin ve maliye sistemimizin en önemli sorunlarından birisi de maalesef kayıt dışılıktır. Kayıt dışılık, haksız rekabetle gelir dağılımını bozmakta, ülke ekonomisinin büyümesini engellemektedir. Kayıt dışılık, vergi yükünü dar bir kesim üzerine bırakmaktadır. Kayıt dışı ekonomi vergi yapısını bozmakta, vergi adaletinin ve vergi bilincinin azalmasına neden olmaktadır yani bunlarda hemfikiriz. İktidarın da söyleyeceği, muhalefet olarak bizlerin de tespit edeceği hususlar bunlardır. Millî gelire oranı da yüzde 30'ların üzerindedir ekonomideki kayıt dışılığın ve millî gelirin üçte 1'ine tekabül etmektedir.

Peki, Sayın Maliye Bakanı da İzmir İktisat Kongresi'nde kayıt dışılığı bir iktisadi terör olarak, başlı başına bir terör olarak tanımlamıştı fakat Hükûmetin kayıt dışılıkla mücadele söylemlerinin vergi gelirlerine yansıması nedir, ona bakmamız gerekir ve bu anlayışın kayıt dışılıkla mücadele söylemlerinin vergi gelirleri açısından yansımasını dolaylı ve doğrudan vergilerde ancak görebiliriz. Bu verilerde de maalesef geriye gidiş söz konusudur.

2002 yılı sonunda, Türkiye'de 59,6 milyar Türk lirası vergi toplanmıştır. Bunun 19,3 milyarı gelir üzerinden, gelir ve kurumlar vergisi yani doğrudan vergi alınmıştır. Doğrudan vergilerin vergi gelirleri içerisindeki payı da yaklaşık yüzde 33'tür. Bu oran, 2013 Ekim itibarıyla yüzde 27,5'e düşmüştür, on aylık rakam. Gelir vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki payı büyük düşüş göstermiştir. Bu tabloda, kayıt dışılıkla mücadele söylemleri maalesef pek bir anlam ifade etmemektedir. Hükûmet başlı başına terör olarak tanımladığı olguyla başa çıkamamakta ve âdeta onu beslemektedir.

Diğer görüşlerimizi de bundan sonraki konuşmalarımızda ifade etmek üzere hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)