| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 17.12.2013 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi bütçeleri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum bu vesileyle.
"Maliye Bakanlığı bütçesi" dedim, Maliye Bakanlığı demek devlet bütçesi demek, devletle ilgili olarak söz almış bulunuyorum bir anlamda. Çünkü maliye bakanlıkları yoksa devlet de yoktur, hatta maliye bakanlıkları devletten önce kurulan bakanlıklardır, çalışmaya başlayan bakanlıklardır, devletle eş değer olan bakanlıklardır.
Biraz önce, iktidar partisine mensup Değerli Milletvekili Sayın Demiröz dedi ki: "Siyasetten arındırılmış bir Maliye Bakanlığı." Evet, siyasetten arındırılması gereken bir Maliye Bakanlığı; ben de ona katılıyorum. Maliye bakanlıklarının siyasetten arındırılması gerekir ama maalesef bu dönem, Maliye Bakanlığının hem devlet olma niteliği yok oldu hem de siyasetten arındırılmadı. Maalesef siyasetin oyuncağı hâline getirildi, maalesef diyorum. Maalesef, bunu üzülerek söylüyorum, benim de içinden yetiştiğim bir Bakanlığın böyle olmaması gerekirdi. Bunun için Sayın Bakanı ve "staff"ını suçlamıyorum ama Başbakanlığın, genel olarak iktidarın bu konudaki tutumunu doğru bulmak maalesef mümkün değil.
Yani en başta yapılan, çok başarılı olan cumhuriyet kurumları olan Hesap Uzmanları Kurulunun, maliye müfettişliği ve gelirler kontrolörlüğünün kaldırılmasıydı. Bugün, Gelir İdaresi Başkanlığının denetim birimi yok, böyle bir şey olamaz. Gelir İdaresi Başkanlığı gibi bir kurumun denetim birimi yok, denetim yapamıyor. Bağımsız olması gereken bir kurum denetim yapamaz vaziyette. Böyle bir Maliye Bakanlığı, böyle bir Gelir İdaresi, böyle bir anlayış olamaz değerli arkadaşlar. Bu, çok önemli bir husus.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Denetlenince kokusu çıkacak, kokusu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Şimdi, birçok denetim yapılıyor. Bu denetimlerin ben Maliye Bakanlığından yönlendirildiğini düşünemiyorum, hepsi siyasi denetimler. Başarısız bir şekilde denetim yapılıyor ama iş dünyasına müthiş bir korku salınmış vaziyette. Maliye Bakanlığının böyle bir anlayışı, devletin böyle bir anlayışı asla olamaz, olmamalıdır. Yani sadece denetim birimiyle ilgili değil, geçen dönem gelir ve kurumlar vergilerini birleştiren bir kanun tasarısı, Sayın Bakanca Plan ve Bütçe Komisyonuna sunuldu. Biraz önce bahsettiğim gibi Vedat Bey de onun Alt Komisyon Başkanı. Alt Komisyon çalışmalarına başladık ama hâlen devam edemiyoruz. Büyük ihtimalle geri çekildi ama Maliye Bakanlığının bundan haberi yok, Başbakanlık tarafından geri çekiliyor ya da bekletiliyor. Yani, Maliye Bakanlığı böyle bir durumda olacak Bakanlık değildir arkadaşlar, olmaması gerekir.
Millî emlak kiralamaları veya satın almaları, Başbakanlığın iznine bağlı yani Maliye Bakanlığının gücü yetmiyor, Maliye Bakanlığı bu konuda yeteri kadar inisiyatif kullanamıyor. E tabii, bir yığın da kuyruk söz konusu, bir yığın bekleme söz konusu; vatandaşın, iş dünyasının mağdur edilmesi söz konusu. Maalesef bunları yaşıyoruz.
Varlık barışı yani en son yapılan... Galiba bu dönemde, bu iktidar döneminde sekize yakın af kanunu getirildi -ki Maliye Bakanlığının bunu kabul etmesi mümkün değil- bunlardan bir tanesi de varlık barışı. 70 milyara yakın bir beyan söz konusu; 10 milyar lira getirildi, 209 milyon lira Maliye Bakanlığınca alındı, tahsil edildi. 209 milyon lira için Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarıyla oynadık. Kimse para getirmedi demektir bu. 10 milyar lira için, 209 milyon lira için Maliye Bakanlığının vergi egemenliğiyle oynanmasını anlamak mümkün değildir, bunu kimse de savunamaz.
Bu Sayıştay raporları bu birkaç senenin konusu. Bu konuda da Maliye Bakanlığının çok büyük bir ihmali vardır değerli arkadaşlarım. Düşünebiliyor musunuz, 5018 sayılı Kanun -Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu- 2005 yılında yürürlüğe giriyor, 2003 yılında çıkan bu kanuna iki sene de hazırlık süresi veriliyor. Diyor ki: "Maliye Bakanlığı, Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi bununla ilgili gerekli hazırlığı yapsın." Ama maalesef 2005'ten bugüne kadar bu hazırlıklar yapılamıyor. Bugün komisyonda yaşadık, Maliye Bakanlığı ile Sayıştay suçu birbirlerine atıyorlar. Hazırlanan yönetmelik, Maliye Bakanlığının bilgisi dışında hazırlanmış. Sayıştay diyor ki: "Hayır, biz kanuna göre hazırladık, her şey kanuna uygundur." Ve bugün denetim yapılamamasının, gerçek anlamda Sayıştay denetimi yapılamamasının bu ülkede sorumlularından bir tanesi de Maliye Bakanlığı olarak ortaya çıkıyor. Bu da çok çok çok çok üzüntü verici bir durum maalesef. Sayıştay denetimi sonuç olarak basit bir hadise değil, bir bütçe hakkı, sonuç olarak halkın iradesini gösterememesidir, basite alınacak bir konu değil ama maalesef, bu sorunu, sıkıntıyı yaşadık.
Tabii, sadece Sayıştay raporlarıyla ilgili değil, Maliye Bakanlığı, bütçeyle ilgili olarak da maalesef, burada iyi niyetli değil. Ödenek üstü harcama 15 milyar lira değerli arkadaşlarım 2012'yle ilgili olarak. 15 milyar lira ödenek üstü harcama var ve Maliye Bakanlığına yedek ödenekten verilen yetki 665 milyon lira olduğu hâlde 2012 Bütçe Kanunu'nda, ne kadar kullanmış Maliye Bakanlığı yedek ödenekteki yetkisini biliyor musunuz? 31 milyar lira olarak kullanmış. 665 milyon lira nerede, 31 milyar... Ama, yıl sonunda sıfırlamış. Yıl içerisinde, bunları personel harcaması, işte "Doğal afetlerde kullanıyorum." vesaire diye alıyor, her yerde kullanıyor, ondan sonra da yıl sonunda sıfırlıyor. Böyle bir bütçe olmaz, böyle bir bütçe anlayışı olmaz, böyle bir Maliye Bakanlığı olmaz. (CHP sıralarından alkışlar) Bu, ek bütçe yapılmasını gerektiren bir durumun istismar edilmesidir, tamamen böyledir, bunu Maliye Bakanlığının yapmaması lazım. Yani, herkes yapar ama Maliye Bakanlığı yapmaz. Bakın, birçok bakanlığı kaldırabilirsiniz, 20 küsur bakanlığın çoğunu kaldırabilirsiniz ama Maliye Bakanlığını kaldıramazsınız. Maliye Bakanlığı, baştan dediğim gibi, devlettir, devlet kurallarıyla çalışmak zorundadır, kuralı koydu mu uyması gereken bakanlıktır. Böyle bir şey olabilir mi? Kendisi, bütçeyi istismar eden bakanlık durumuna düşüyor.
Şimdi, bugün bir başka iktidar söz konusu olsaydı, 2012 yılının kesin hesabını bugün onaylamasaydı, bakanlık bürokratlarının durumu ne olurdu? Bir başka bakanlığın yani 2012 yılındaki iktidarın -bu sene bir başka iktidar varken- kesin hesabını onaylamasa ve soruşturma açsa ne olur Bakanlığın durumu, bürokratların durumu? Bunlar dikkat edilmesi gereken hususlar, bunlar boşlukta olan hususlardır. Bunları Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledik, "Bu boşluğun doldurulması gerekir." dedik, hâlen bunlar yapılamıyor.
Sayıştay denetimi cari yıl içerisinde yapılır değerli arkadaşlarım, yani zamanında yapılır. 2013'ün denetimi, 2013 yılında kurulacak olan bir komisyon tarafından veya Plan ve Bütçe Komisyonu içerisindeki bir alt komisyon tarafından Sayıştay denetçileriyle birlikte yapılır, onların çalışmalarına gözetmen olarak katılınır. Bütün dünyada da aşağı yukarı böyle yapılmaktadır, sonradan yapılmaz. Sonradan yapıldığı zaman, şimdi olduğu gibi "Efendim, yargıya intikal edenler var, Meclise göndermiyoruz. Efendim, kendilerine sorduk, düzeltecekler, onları da göndermiyoruz." denir.
Bakın, Maliye Bakanlığıyla ilgili Sayıştay denetçilerinin yaptığı raporda 35 vurgulanacak husus var yani 35 eleştiri hususu var ama 14 tanesi Sayıştay raporuyla Meclise bildirilmiş, bize bildirilmiş. Onlar da kırpılmış vaziyette ve birçoğunda "Efendim, haklısınız ama 2014'te düzeltilecektir." diyor. Peki, o 2013'teki yanlışlık ne olacak? 2012'deki yanlışlık ne olacak? Bunlara değinilmiyor. Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir denetim anlayışı olabilir mi? Buna Maliye Bakanlığı seyirci kalabilir mi?
Bakın, Global Financial Integrity (GFI), Küresel Finansal Dürüstlük Örgütü diye bir örgüt var, bu bir rapor yayınladı geçen cuma günü. Bu örgütün, Küresel Finansal Dürüstlük Örgütünün amacı yolsuzluklara karşı uluslararası bir duyarlılık oluşturmak. Geçen cuma günü açıklanan verilere göre -bu, 2011'den beri bu çalışmaları yapıyor- 2011'de -en son 2011 verileri var- 10,2 milyar dolar Türkiye'den kaçırılmış vaziyette, tespit edilen rakam. 10,2 milyar dolar Türkiye'den kaçırılmış vaziyette ve Türkiye'den 2001'le 2011 arasında 37 milyar dolar para çıkışı var; 37 milyar dolar!
Biz diyoruz ki: "Doğrudan yatırımlar bu dönemde arttı." Hayır, bu dönemde doğrudan yatırımlar arttığı kadar Türkiye'den kaçırılan para da arttı, yani yolsuzluklar da arttı. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu da görmemiz lazım; yolsuzluklar arttı bakın ve buna seyirci kalıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, 2011'den beri küçülmeye başladık. Geçen sene 2,2; bu sene 3,5-4 civarında bir büyüme tahmin ediyoruz ki bu tabii, Türkiye için ihtiyaç olan 7'nin çok altında bir büyüme, büyük bir sıkıntı getirecek. Bunu, özellikle mükellef sayısındaki durum da net olarak gösteriyor. Maalesef, bazı sayıları vereceğim: Mükellef sayısında son yıllarda bayağı bir düşüş söz konusu. Gelir vergisi faal mükellef sayısı mesela 2002 Ekiminde 1 milyon 741 iken 2012 Ekiminde 1 milyon 765 bin, 2013 Ekiminde de 1 milyon 800 bine ulaşmış. Bir artış yok. Bu, düzeltmelerle beraber dikkate alındığında hiçbir şey değil.
Kurumlar vergisinde de aynı şekilde; hatta bir düşüş var kurumlar vergisi faal mükellef sayılarında. 2002 Ekiminde 583 bin olan faal mükellef sayısı 2012 Ekiminde 663 bine çıkmış, 2013 Ekiminde düşmüş, 662.380'e düşmüş. Yani büyük sıkıntılar var.
Bir de çok acele olarak şunu söyleyeyim, Maliye Bakanlığının dikkat etmesi gereken bir husus: Sayın Bakan da sunumunda millî eğitim harcamalarının artırıldığını söyledi. Millî eğitim harcamaları artıyor ama öğrenci sayısı arttığı için öğretmen sayısı da artıyor, bina sayısı da artıyor, ona paralel olarak önemli bir artış var ama ben size bir rakam vereyim; Bu dönem özellikle MİT ve Emniyet harcamaları artıyor. Bakın, MİT'in -2006'dan sonra Başbakanlık bütçesinden çıkarıldı- 352 milyon lira olan 2006'daki rakamı binde 20'ymiş, şimdi 0,24'e çıkmış. Emniyetin 2002'de 2 milyar 430 milyon olan bütçesi, yüzde 2,48'den 2014'te 3,79'a çıkmış. Bu, enteresan değil midir? Askerî harcamalar azalıyor nispeten ama Millî Savunma ve Emniyet harcamaları artıyor ve buna Maliye Bakanlığı da seyirci kalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Hâlbuki bütçenin dağılımıyla ilgili olarak Maliye Bakanlığının çok daha fazla etkili olması gerekir. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Maliyeyle ilgili olarak söylenmesi gerekenler çok ama şimdilik bu kadarla iktifa edelim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)