| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 16.12.2013 |
CHP GRUBU ADINA VAHAP SEÇER (Mersin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2014 bütçesini görüşüyoruz. Gerçekten önemli bir bakanlık, bunu her zaman söylüyorum. Türkiye'nin ekonomisi, Türkiye'nin sosyoekonomik yapısı, tarım sektöründe çalışanların istihdamdaki payı, geçinenlerin; dolaylı, direkt vesaire vesaire.
Zor bir bakanlığı idare etmeye çalışıyor Sayın Eker, 2005'ten bu yana da bu bakanlığı idare ediyor.
OKTAY VURAL (İzmir) - Zor bir bakanlık mı, Bakanlığı mı zor idare ediyor?
VAHAP SEÇER (Devamla) - Bunu başlangıçta söylememin nedeni, AKP hükûmetleri sürecince en uzun Tarım Bakanlığı görevini yürüten Sayın Bakan, dolayısıyla bugün ortaya çıkan sonuçtan direkt olarak sorumlu olan Sayın Bakandır.
Değerli arkadaşlarım, peki, sektör bu kadar önemli; Türkiye'nin gayrisafi millî hasılasındaki payı yüzde 8, istihdamdaki payı yüzde 27. Yeterli derecede modern tarım yapabiliyor muyuz? Elbette ki bu anlamda sıkıntılar var. Bunu nasıl gerçekleştireceğiz? Elbette ki bu alanda üniversitelerimizde, ziraat fakültelerimizde, gıda mühendisliği fakültelerimizde, su ürünleri fakültelerimizde öğrencilerimizi yetiştireceğiz ve bunları Bakanlık bünyesinde çalıştıracağız. Bu şikâyetleri daha önceki konuşmacılar da dile getirdiler.
Atama bekleyen mühendis arkadaşlar var, meslektaşlarımız var, Sayın Bakanın meslektaşları var. 2013 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı personeli olarak 12 bin kişi alınıyor, emniyet teşkilatının son on yılda aldığı polis miktarı 110 bin ancak Tarım Bakanlığı son on yılda 17.607 mühendis ve veteriner hekim bünyesine katıyor. Tarım bu kadar önemli, sosyal yönü var, ekonomik yönü var; 17.607 arkadaşımız Bakanlıkta göreve başlıyor. Peki, bunun sorumlusu kim? Sayın Bakan "Bunun sorumlusu ben değilim, Maliye Bakanı." diyor. Maliye Bakanına soruyorsunuz, o da diyor ki: "Evet, böyle bir talep var ama Devlet Personel Başkanlığında, ben onların görüşünü bekliyorum." Ama, bu mühendis çocuklarımız da sizlerden görevlendirme bekliyor, atama bekliyor. Sizlere bunu Meclis kürsüsünden duyurmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, son günlerin en önemli konularından bir tanesi de hava koşullarından dolayı meydana gelen elektrik kesintileri. Hoş, Sayın Bakan "Kriz yok." diyor. Sayın Bakan, nasıl bir ortamda bunun adını "kriz" olarak koyacak? Yani, bugün enerji nakil hatlarında önemli problemler yaşanıyor, günde üç saat, beş saat, on saat elektrik kesintileri meydana geliyor; vatandaş üşüdü, üretim durdu. Bunun tarımsal üretime yansımaları da var. Kanatlı üretiminde önemli sıkıntılar yaşıyorlar elektrik kesintilerinden dolayı. Özellikle, Akdeniz Bölgesi'nde, narenciye üretim tesislerinde dondan korunma yöntemi olarak pervaneleri çalıştıramıyorlar, sulama sistemlerini çalıştıramıyorlar. İşte, Anamur'da afetten dolayı, dondan dolayı önemli zararlar meydana gelmiş. Üreticiler seralarını ısıtamıyorlar ama Sayın Enerji Bakanına göre bu elektrik kesintileri bir kriz değildir.
Değerli arkadaşlarım, narenciyeden söz açılmışken, biraz sonra Sayın Bakan kürsüye çıktığında, Türkiye'de gerçekten tarım sektöründe herhangi bir sorunun yaşanmadığından bahsedecek, üretimin arttığından bahsedecek, çiftçinin gelirinin arttığından bahsedecek, Avrupa'da, dünyada tarım ekonomisi olarak büyüdüğümüzden bahsedecek, ama, ben bugün güncel bir sorunu burada dile getirmek istiyorum. Narenciye henüz hasat döneminde ve özellikle benim bölgemde, Akdeniz Bölgesi'nde narenciye üreticileri narenciyelerini satamıyorlar; 30 kuruş, 35 kuruş, 40 kuruş bu ürünlerin fiyatları. Peki, bunun sebebi ne? Elbette ki yeterli ihracat yok. Üretimimiz tüketimimizden fazla, dolayısıyla ihracat yapmamız lazım, ihracat yapabilmemiz için devletin desteğine ihtiyacı var ihracatçının, devlet bu desteği yapamıyor.
Ben buradan vatandaşlarıma seslenmek istiyorum. Lütfen, Hükûmetin yapamadığını siz yurttaşlarımız yapın, akşam eve giderken 1 kilogram portakal alın, 1 kilogram mandalina alın hem kış günü soğuk algınlığı için birebir, her derde devadır.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Para nerede, para?
VAHAP SEÇER (Devamla) - Ayrıca, Sayın Bakandan da rica ediyorum narenciye üreticilerinin adına: Sayın Bakanım, biliyorsunuz, bir Okul Sütü Projesi gerçekleştirdiniz. Niçin "okul narenciyesi projesi" olmasın? "Sağlığımı düşünüyorum, narenciye tüketiyorum." Slogan da hazır. Böyle bir projeyi Tarım Bakanlığı olarak pekâlâ hayata geçirebilirsiniz.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de tarımsal üretimi imkânsız kılan en önemli sorunların başında girdi fiyatları gelir. Bakınız, on bir yıllık AKP hükûmetleri -2002 sonu, bugün 2013'ü bitiriyoruz- girdi fiyatlarına bakıyoruz: Mazot fiyatları 1,25 TL'den 4,5 TL'ye gelmiş; gübre fiyatları -çeşitlerine göre değişmek üzere- yüzde 300'lere, yüzde 350'lere varan fiyat farklarına ulaşmış; tarım elektriği fiyatı yine yüzde 200, yüzde 300 fiyat artışlarına sebebiyet vermiş.
Şimdi, ürün fiyatlarına bakıyoruz aynı oranda büyümüş mü? Bir taraftan, yüzde 200, yüzde 300, yüzde 400 girdi maliyetlerinde artış ama tarım ürünleri fiyatlarında -2002 ile 2013'ü mukayese ettiğiniz zaman- aynı oranları yakalamamız mümkün değil. Buğday fiyatlarına bakıyorsunuz, 2002 sonunda 30 kuruş olan buğday fiyatları, bugün 60 70 kuruş seviyelerine gelmiş. Mısır, 25 kuruş seviyelerindeymiş 50 kuruş fiyatlarına gelmiş. İşte, portakal, mandalina dalında, satılmıyor. Üzüm, bu sene sezon yine kötü geçti. Üretici on yıl önceki fiyatları arar konuma geldi.
Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiçbir ülkede, tarımsal üretime devlet eli değmezse, tarımsal üretim devlet marifetiyle desteklenmezse üretim yapma şansınız yoktur, bunu herkes biliyor, Sayın Bakan da biliyor. Bakınız, 2006 yılında bir yasa çıkmış: Tarım Kanunu. Burada, merkezî bütçeden tarımsal desteklere ayrılacak oran olarak yüzde 1 şeklinde bunu kanuna geçmişiz. Bunu hep beraber yapmışız. Doğru mu? Doğru.
Peki, 2013 yılında gerçekleşmesi beklenen tarımsal destek miktarı ne? 9 milyar TL. 2014'te öngörülen ne? 9,670 milyar TL.
Peki, Türkiye'nin gayrisafi millî hasılası ne bugün? 800 milyar dolar civarında yani 1,6-1,7 trilyon TL. Bunun yüzde 1'i nedir? 16-17 milyar TL ama bakın, bugün, 6-7 milyar, çiftçiye verdiğimiz destek miktarı gerilerde kalmış.
Tarım Kanunu 2006'da çıkmış; 2007'yle 2013 arasında çiftçiye yaklaşık olarak 40 milyar TL eksik ödeme yapmışız.
"Efendim, çiftçiye gerekli desteği veriyoruz ama bunun karşılığında da çiftçiden pekâlâ vergi alıyoruz." Bakın, 3,5 milyon ton, çiftçinin bir yılda yaklaşık olarak tükettiği mazot miktarı. Buna ödediği ÖTV, KDV miktarı, merkezî bütçeden çiftçiye ödenen destekleme miktarıyla eşit.
Diğer taraftan, çiftçi her türlü girdisine, gübresine, ilacına, suyuna, havasına, her şeye KDV ödüyor, ÖTV ödüyor. Hale ürününü götürüyor, stopaj ödüyor, hal rüsumu ödüyor ama diğer taraftan çiftçiye bizim verdiğimiz 9 milyar TL, 10 milyar TL; Türkiye'nin bütçesi 400 milyar TL'nin üzerinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VAHAP SEÇER (Devamla) - Gerçekten, sanki çok devasa rakamlar gibi kamuoyuna sunulmaya çalışılıyor.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
VAHAP SEÇER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, tabii ki tarım için söylenecek çok söz var.
Her şeye rağmen, 2014 bütçesinin çiftçinin derdine deva olamayacağını bile bile hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)